- 2051 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Hayır!/lısı
İnsan bazen terkediliyor karanlıklara. Bazen de doğuştan mahkumdur yalnız olmaya.
Sevgilim, sende böyle yapabiliyorsan bana, ruhumu parçalayıp sofrasına meze yapanların hiçbir suçu yok, öfkeli olmamalıyım onlara.
Büyükanne masalları kadar masum koşmuştum sana oysa, aslına bakarsan seni sen yapanı saklamıştım hep adının yanına yüklediğim anlamlarda.
“Her şey çok güzel olacak” dediğim zaman, inanmış gibiydin sanki. Sahiden inanmalıydın da.
Ruhumu çıkartırken üzerimden, üzerindeki bütün karanlıkları silkelemiştim üzerini örterken, tenin lekelenmesin, hiç kimseler seni üzemesin diye.
Küfürler savurup, lanetler yağdırmıştı ruhum seni üzebilen adamlara. Aslında yüreğin o adamlarda atıyormuş hala benim yanımda olduğun zamanlarda. Bir insanı kazanabilmek için ona değer değil eğer vermek gerekiyormuş, bunu öğrendim içimi sızlatan bir acıyla.
Yapılacak birçok şey vardı daha, gerçekleştirmem gereken hayallerin, tebessümlerinde adım yazacaktı, mutlu olacaktım.
Kendi hayallerimi rafa kaldırmanın hüznü hiç yansımayacaktı yüreğime ve bedenime. Çünkü mutlu olacaktım, her şey çok güzel olacaktı.
Bunun için koşmuştum sana doğru, bunun için hiç canım yanmamıştı dizimdeki yaralardan. Haberim vardı yandığın yangınlardan, anlayışlıydım da. Çünkü her şey çok güzel olacaktı, mutlu olacaktın. İçindeki yangını söndürebileceğimi sanıp, vurdum sırtıma bütün ferah hislerimi.
Sana doğru koşarken hiç yorulmadım. İnsan sevdikleri için yorulmaz, hüznü eritmesini bilir. Sorun yok gidişinde, gelişinde olmadığı gibi.
Sorunsuz geldin, sorunsuz gidiyorsun. Sadece biraz acı. Onu da ben sorun etmiyorum. İlk değilsin yüreğime çentik atan ama sondun.
Çünkü ben artık yoruldum, çünkü ben artık inanmıyorum. Huzur yok, güven yok. Bunlar sadece aptalları avutmak için uydurma masallar.
Sen... Sen yine de her şeye değiyorsun. Uğrunda acı çekilesi, ızdıraplara boğulunası bir insansın. Sen, masumiyetin ne olduğunu anlayamayacak kadar aptalsın. Acı bürümüş gözlerini, alışkanlıkların kör etmiş bütün hislerini. Sen, bir yüreği, büyük bir özveriyle gerçekleştirilmeye çalışılan hayalleri ve hiç bulamayacağın değerleri ezip geçecek kadar hislisin. Artık unutulmaya yüz tutmuş bir coğrafyada, terkedilmiş bir benzin istasyonu gibiyim. Her gelen yolcu bir çentik atıp duvarlarıma, devam ediyor yoluna son sürat. Arkasında kaldırdığı toz bulutuna bakarak. Noktaları çalınmış sesli bir harf gibi kalakaldım koskoca alfabenin ortasında. Sessiz harfler kadar gri çığlıklarım var.
Anlıyorum ki bu tiyatroda yerim yok, anlıyorum ki bu sahnelerin oyuncusu değilim ben. Elim kolum bağlanıyor her sahte alkışta.
Her sahte alkışın sonunda kanıyorum. Artık “Hayırlısı böyleymiş”leri de istemiyorum. Bu “hayırlısı”lar yüzünden üzülmeyi de.
Ruhum beni kırıp geçiren “hayırlısı”lar ile dolup taştı. Artık huzur denilen uyduruk masalı istiyorum, yanında şer bile olsa.
Artık "Hayırlısı"nızlarınıza hayır!/lısı diyorum.
Ve usul usul çekiliyorum yalnızlığıma, karanlığıma, mezarıma...
YORUMLAR
Sanki çarpıcı bir öncesi var.
İllaki var. Yoksa bu kadar içten sitem ve pişmanlık olmazdı.
İşte o önceyi de azıcı nakşetsen
GÜNÜN YAZISI diye gönül rahatlığı ile yazcaktım.
9 Puan veriyor ve tebrik ediyorum.
Vallahi buton olsa verecektim.
Engin Tatlıtürk tarafından 2/17/2010 11:20:49 AM zamanında düzenlenmiştir.