- 570 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
artık çok geç...
Geçen zamanı anlatıyorlardı birbirine el eleyken…
Yaşamındaki Fırtınaların ortasında azgın dalgaların içindeyken tanımıştı kız onu…. Bir limandı o…. Şefkatli bir liman… kızın dünyası olmuştu tek gecede delikanlı … gözleriyle anlaşmaya başladılar bir süre sonra… aşkları öylesine büyümüştü ki ikisi de dünyaya kafa tutabilecekti… tuttular da herkese…bu ilişkiye karşı gelen aileleri bile olsa karşı durdular…
Ne anlatacak söz vardı aşklarını ne de tarif edecek tek bir kelime Aşıklardı hemde çılgınca…
Tek bir hayalleri yoktu yalnız kurdukları… tüm hayalleri iki kişilikti… hep bi oğlu olsun istiyordu genç kız sevdiği adama benzesin diye…delikanlı ise kızı taptığı kızın aynısı olsun diye… daha evlenmeden isimlerini bile bulmuşlardı… kız olursa masal… erkek olursa mert koyacaklardı… ne zaman bir araya gelseler nereye gitseler ellerini hiç bırakmadılar… her yerde el ele göz gözeydiler… kıskanırdı herkes onlardaki bitmek tükenmek bilmeyen aşkı…
Gittikleri düğünlerde gelin ve damat sanırdı herkes onları…
Korkardı ikisi de bir gün bitecek kaybedecekler birbirlerini diye… dua ederlerdi her hece ayırmasın Tanrı bizi diye.. her şey rüya gibi giderken… bir gün…
Delikanlının ihanetini öğrendi genç kız…ondan gelen sevdiğin kızın yerinde olmayı çok isterdim mesajını gördü delikanlının telefonunda… yıkıldı…parçalandı tüm umutları… kaybetti yarınlarına dair hayallerini… sustu…konuşamadı günlerce ağladı… kimse duymasın hıçkırıklarını diye bastırdı yüzüne yastığını… uyumayı unuttu gözleri…
Pişmandı delikanlı.. yada pişman olduğunu sandı ve buna genç kızı da inandırdı… yalvardı gecelerce… kimi zaman kapısında yattı kızın…ağladı ve inandı genç kız… eskisi gibi olmasa da devam ettiler… delikanlı kızı yeniden kazanmaya çalışırken, genç kız geçmişi unutmaya çalışıyor… ona inanmak istiyordu…Ya gerçeklerden kaçıyor yada kendini kandırıyordu… ama hiç belli etmiyordu sevdiği adama ona artık güvenmediğini… ve o zaman öğrendi.“gül rüzgarı affetse bile, dalı kırılmıştır çoktan” sözünün anlamını….
Zaman geçerken eskiye döndüklerini zannederken aslında bir çok şey değişmişti… delikanlı telefonunu saklar olmuştu genç kızdan… ve eskisi gibi bakmıyordu kızın gözlerine… kırıyordu kızı sürekli… bağırıyor, acıtıyordu kızın canını en çok ta yüreğini… ve bir gün dayamandı genç kız bütün olanlara… ağlayarak bitsin dedi bu aşk adını kendine isim yapmış gizli işkence… bitsin…
Gururuna yediremedi delikanlı… onu kazanmak yerine tek gece darmadağın etti her şeyi… rezalet üzerine rezalet çıkardı… bitirdi kızın gözünde ve yüreğinde kendini.... delikanlının tehditlerinden bunalan genç kız kendini ifade verirken buldu adliye koridorlarında… sevdiği adamı şikayet ediyordu hiç tanımadığı insanlara… … aylar sonra mahkemede görüştüler ilk kez… genç kız delikanlıyı ilk gördüğü an titredi… ayakları yerden kesildi… belki de koşmak istedi yanına… sarılsa boynuna geçecekti yüreğinde aylardır biriktirdiği o sancı… saatlerce karşıdan baktı ona genç kız kimseye belli etmeden… ne kadar yakışıklı dedi içinden yaşadığı kabus dolu günleri bir an unutup… isimlerini çağırdılar mahkeme salonunun kapısında genç kız babasına baktı ve utandı… size bunca acıyı çektirmeme neden olan adamı hala seviyorum galiba dedi içinden… babacan bi adamdı aşıkları sorgulayan hakim… karşılaşmadan daha 1dk öncesine kadar onun en ağır cezayı almasını isteyen genç kız konuşamadı salonda…. Delikanlının ben onu hala seviyorum hakim bey sözüne “benim şerefimin bedeli ne?” diyebildi genç kız… hakimin ceza almasını istiyormusun kızım? Sorusuna ise “Allahından bulsun” diyebildi sadece… dakikalar süren mahkemede sadece 2 cümle kurabildi genç kız… ve yüreğindeki acı 2ye katlanmıştı mahkeme salonundan ayrılırken…
Günler sonra duydu ki mahkemeden 1 hafta sonra ayrılmalarının temelini elleriyle kazıyan o kızla nişanlanmıştı delikanlı…onun yerinde olmak isterdim sözünü yerine getirmiş delikanlıya sahip olmuştu artık… sonra evlendi delikanlı nişanlısıyla… genç kız ise tanıdığı hiçbir limana sığınamadı yeniden delikanlıdan sonra… hep içinde aynı şüpheyi yaşattı… ya ihanet ederse…??? Evlenmedi korktu evlilikten… hep delikanlının ona kol kanat gerdiği aşklarının başladığı o tepeye baktı… orda ölmek istiyorum dedi kendi kendine…
Aradan uzun yıllar geçti ve karşılaştılar bir gün…. İkiside yaşlanmış saçlarına aklar çoktan düşmüştü… delikanlının çocukları olmuştu… genç kızın ise gün be gün tükenen umutlarından kaybettiği hayallerinden başka hiçbirşeyi kalmamıştı eskilerden yaşadığı güne bıraktığı…
Aşklarının başladığı tepe çay bahçesiydi artık… yine şehir ayaklarının altındaydı… başladığı noktadaki masalardan birine oturdular… çekinerek tuttu kadının ellerinden… Senin kadar kimse sevmedi beni… Kimse katlanmadı bana dedi… yine genç zamanlarındaki gibi sihirli tüm sözcükleri arka arkaya sıraladı elini sımsıkı tuttu kadına…
Yavaşça çekti elini kadın…ve baktı gözlerine bir zamanlar ölürcesine sevdiği adamın…. Tıpkı mahkeme salonundaki gibi 2 cümle kurabildi…
Ben seni sensiz yaşamaya alıştım…ARTIK ÇOK GEÇ….