insan denilen olgu..
çadırını kurmuş meydanın sığıntı yerine
okumuş, üflemiş, çıkarmış içinden stratejik nefesini
dayanışma özüm közüm körüm
sıkıntı yapmasan iki gözüm
iplik geçmez oldu iğnesinden
renk renk boncuklarım yerlere saçıldı
söktüm söktüm yine diktim aynı yerinden
iz kaldı da iplik kalmadı deseninde
iki kaşık daha eklemeseydin ısrarla
aşk ile bana bana yermiydim gül reçelini
sıyırırmıydı kara yazmasını kara saçlarından
sevişirmiydim hiç bir çuval kömüre cehennemde yanacağımı bile bile
tutsak olmuş sözlerime kendimce tarih yaratmasaydım
bulduğum ilk yolcuya hangi yöne diye sorarmıydım yoksa
ben sen yok biz ve bereber yok yok cümle çok
aynı dile aynı özne konmuyor ki mübarek
seviyorum seni ey Tanrının meleği
yalnız kalmışız hancısı yok bu hanın
dünya dediğim kefen sarıyor da ısıtmıyor hiç
bir türlü çözemedim insan denilen olguyu
ne felsefe ne tarih ne de edebiyat yazıyor
şahsiyetin şah damarından süzüldüğünü
taparcasına sevdiğim gözler yüzler
her birinde tebessümün yetim kalmış
not: paylaşmak istedim..
sevgiler ve saygılar..