- 1830 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Müfide'cik
Balıkesir’in Balya kasabasında üzüm kütükleri olan bahçeli çok güzel bir evimiz var idi çocukluğumda.
Önde bir küçücük bahçesi vardı ki Babaannemin yetiştirdiği çeşit çeşit çiçeklerle dolu idi.Akşam sefaları sarmaşıklar.
Bir de bu çiçekler arasında eli ile yaptığı bir küçük topraktan fırın.Ekmek kurabiye börek vs her bir şeyler yapardı o fırında.
Nur içinde yatasıca.Amin.
Çok mutluydum babaannem ile birlikte olmaktan.
Ne çok severdim onu.Beni bir buçuçuk yaşımdan itibaren,annemle babam resmen ayrılınca bakımımı babaannem üstlenmiş.Beni o büyüttü.Hatta ölünceye kadar yanımda idi.
Annemle babam ayrıldıklarında annem bir de şimdi hayatta olmayan tek ana baba bir erkek kardeşime de hamile idi.
Kardeşimin adı Mesut idi.On iki eylül zamanları yirmi sekiz yaşında vefat etti.
Bu yüzden büyük acı duydum.Hala aynı acı derinlerimde durur.
Ay canım kardeşim,bir tanem.
Her hali ile Rahmetli Kemal Sunal benzeri idi.
Öyle denirdi.
Annemle babam ayrılar iken onu dünyaya getirmiş annem.
Annem babamdan aldığı nafaka ile kardeşimi büyüttü.
İki odamızın içe bakan geniş pervazları vardı.Yağmur yağdığında minderler koyup pervazlara oturur tek tek sarı kuru üzüm yerdim.
Hala da öyle yaparım.Alışkanlık işte.Alışkanlıklarıma epey bağlıyım ben halen öyleyim.
Biraz mola verip yağmur yağıyor seller akıyor arap kızı camdan bakıyor nağmeleri dökülüyor dudaklarımdan.
Nakaratım devam ediyor.
Ama ben arap kızı değilim.Dünya güzeli olduğumun da hemen farkındayım zaten.(Çocukluğumda)
Yanlız hafif bir kusurum var.
Babaannemle annem iş yapalım diye beni evde bir yere bağlayıp mutfakta işe dalmışlar.Evde mangal varmış mangalda ateşin üzerinde kaynak su dolu kazan.
Emekleyip gelip bir anda kaynar kazanı üzerime çekmişim.
Yanmışım,kazanın kapağı yüzüme sağ yanağıma bere vermiş.
Nanıl yandığımı ne büyük acı çektiğimi o yaşımda olmama rağmen hala hatırlarım.
Babam tarafından hastaneye götürülüp ilaçlar sürüldüğünü hatırlamıyorum.
Ancak babamın kucağında bahçemizi çitleri uzantısında bir o tarafa bir bu tarafa volta attığımızı çok iyi hatırlıyorum.O ızdırap nasıl geçti bilemiyorum.
Yüzümde hala çok belli olmayan yanık izi bulunmaktadır.
Bu olay da geçti bitti çoktan.
İlk okula geldiğimde okulda derslerimde mükemmel başarılı olduğumun bilincindeyim.Tabi öğretmenim ve arkadaşlarım da bunun bilincindelerdi.
Bilhassa Türkçe dersinde çok başarılıyım.(O zamanlar Edebiyat Kitabı değil,kitabın üzerinde Türkçe Kitabı yazardı)
Okumada öyle iyiyim ki tüm sınıfta çıt çıkmaz ben okurken.
Ses ahengim sesim çok güzeldir.
Ben bir dinlemek ile Türk Sanat Müziğinin tüm şarkılarını o yaşta daha hatim etmiş birisiyimdir.
Rahmetli babacığım hep durumumun farkında idi.
-Kızım konservatuara git kaydol demeye başladı hep devamlı bana sonraları.
(Orta ikide okulu bıraktıktan sonraları idi dediği zamanlar)
İçimden derdim,konservatuar da neymiş,ayıbıma gelirdi utanırdım,gitmedim.
(Oysa en büyük bir aşkım da TSM idi.
Dikkat çeken bir tiptim.
Babamın yanından ayrılamıyordum.
(İnsanlardan rahatsızdım çok karşı cins beni yalnız görse asla rahat bırakmıyordu.Bu olağan üstü bir bunaltımdı benim.
Güzelliğim başıma dert olmuştu,yıllar yılı.Güzelliğinden bıkan bir ben oldum sonunda. Seni memure yapacağım kızım.
Zaten yanında adliyeye gidip gelmekte idim.
Okuldan uça uça ayrılmamın nedeniydi bu.
Beni memure yapmadı.
Kendisine ufak tefek yardımım olduğunu sanırım.
O ise bu dünyadan tez gideceğini çoktan hissetmişti.
Kendisi hayatta iken benim düzgün bir evlilik kurmamı çok istedi,isterdi.
Lakin hemen olmuyor ki bu işler.Kader.
Babam altı mart bin dokuz yüz yetmiş beşte vefat etti.
Ben haziranın ikisi bin dokuz yüz yetmiş beşte evlendim.
Annelerimizin babaları kardeş.
Mecburi isteksiz kesin akraba zorlaması ile bir evliklik yaptım.
Ve yıllarca çok mutsuz olup bin dokuz yüz seksen yedi aralık son günlerinde resmen İzmirde boşandım.
Lakin eşimden yine kurtulamadım.Beni rahat veya rahatsız.Bırakmadı.Bırakmalıydı.
Evliliğimiz Balıkesirde olmuştur.
Annemin babası yani dedem eşimin annesinin babası yani dedesi bizler anne tarafından Sertoğulları silsilesiyizdir.Anne tarafından akrabayız.
Eşimin babası İstanbulludur.
Benim babamın babası Sivas Divriği_Decde köylüsüdür.
Babam ve ben Balıkesir_Balya doğumlıuyuzdur.
Ben babama çekmişimdir.
Eşim annesine çekmiştir.
(Huyca bu benim özel fikrimdir.)
Babam tabi ki yıllar önce bu silsileden yani annemden boşanmıştır.
Ondan sonra aynı kaderle aynı olaylar benim başıma gelmiştir.Babam çabuk tuttu elini bitirdi .
Ama ben kimsesiz kalışım nedeni ile acılardn sıyrılamadım.Hatta tek oğullarımız uğruna içine dalma durumunda kaldım.
Çok hastayım artık.Ama yeneceğim.Def olsun kanser.Bitip gitmeli.
Ağaçlar ayakta ölür.Ata sözünün mimlisiyim ben.
İnşallah Allahım duamı kabul eder.
Kısa bir yaşam hikayesidir bu yazım.
Saygılar
M.DECDELİ
İzmir
YORUMLAR
Balıkesir’in Balya kasabasında üzüm kütükleri olan bahçeli çok güzel bir evimiz var idi çocukluğumda.
Önde bir küçücük bahçesi vardı ki Babaannemin yetiştirdiği çeşit çeşit çiçeklerle dolu idi.Akşam sefaları sarmaşıklar.
Bir de bu çiçekler arasında eli ile yaptığı bir küçük topraktan fırın.Ekmek kurabiye börek vs her bir şeyler yapardı o fırında.
Nur içinde yatasıca.Amin.
Çok mutluydum babaannem ile birlikte olmaktan.
Ne çok severdim onu.Beni bir buçuçuk yaşımdan itibaren,annemle babam resmen ayrılınca bakımımı babaannem üstlenmiş.Beni o büyüttü.Hatta ölünceye kadar yanımda idi.
Annemle babam ayrıldıklarında annem bir de şimdi hayatta olmayan tek ana baba bir erkek kardeşime de hamile idi.
Kardeşimin adı Mesut idi.On iki eylül zamanları yirmi sekiz yaşında vefat etti.
Bu yüzden büyük acı duydum.Hala aynı acı derinlerimde durur.
Ay canım kardeşim,bir tanem.
Her hali ile Rahmetli Kemal Sunal benzeri idi.
Öyle denirdi.
Annemle babam ayrılar iken onu dünyaya getirmiş annem.
Annem babamdan aldığı nafaka ile kardeşimi büyüttü.
İki odamızın içe bakan geniş pervazları vardı.Yağmur yağdığında minderler koyup pervazlara oturur tek tek sarı kuru üzüm yerdim.
Hala da öyle yaparım.Alışkanlık işte.Alışkanlıklarıma epey bağlıyım ben halen öyleyim.
Biraz mola verip yağmur yağıyor seller akıyor arap kızı camdan bakıyor nağmeleri dökülüyor dudaklarımdan.
Nakaratım devam ediyor.
Ama ben arap kızı değilim.Dünya güzeli olduğumun da hemen farkındayım zaten.(Çocukluğumda)
Yanlız hafif bir kusurum var.
Babaannemle annem iş yapalım diye beni evde bir yere bağlayıp mutfakta işe dalmışlar.Evde mangal varmış mangalda ateşin üzerinde kaynak su dolu kazan.
Emekleyip gelip bir anda kaynar kazanı üzerime çekmişim.
Yanmışım,kazanın kapağı yüzüme sağ yanağıma bere vermiş.
Nanıl yandığımı ne büyük acı çektiğimi o yaşımda olmama rağmen hala hatırlarım.
Babam tarafından hastaneye götürülüp ilaçlar sürüldüğünü hatırlamıyorum.
Ancak babamın kucağında bahçemizi çitleri uzantısında bir o tarafa bir bu tarafa volta attığımızı çok iyi hatırlıyorum.O ızdırap nasıl geçti bilemiyorum.
Yüzümde hala çok belli olmayan yanık izi bulunmaktadır.
Bu olay da geçti bitti çoktan.
İlk okula geldiğimde okulda derslerimde mükemmel başarılı olduğumun bilincindeyim.Tabi öğretmenim ve arkadaşlarım da bunun bilincindelerdi.
Bilhassa Türkçe dersinde çok başarılıyım.(O zamanlar Edebiyat Kitabı değil,kitabın üzerinde Türkçe Kitabı yazardı)
Okumada öyle iyiyim ki tüm sınıfta çıt çıkmaz ben okurken.
Ses ahengim sesim çok güzeldir.
Ben bir dinlemek ile Türk Sanat Müziğinin tüm şarkılarını o yaşta daha hatim etmiş birisiyimdir.
Rahmetli babacığım hep durumumun farkında idi.
-Kızım konservatuara git kaydol demeye başladı hep devamlı bana sonraları.
(Orta ikide okulu bıraktıktan sonraları idi dediği zamanlar)
İçimden derdim,konservatuar da neymiş,ayıbıma gelirdi utanırdım,gitmedim.
(Oysa en büyük bir aşkım da TSM idi.
Dikkat çeken bir tiptim.
Babamın yanından ayrılamıyordum.
(İnsanlardan rahatsızdım çok karşı cins beni yalnız görse asla rahat bırakmıyordu.Bu olağan üstü bir bunaltımdı benim.
Güzelliğim başıma dert olmuştu,yıllar yılı.Güzelliğinden bıkan bir ben oldum sonunda. Seni memure yapacağım kızım.
Zaten yanında adliyeye gidip gelmekte idim.
Okuldan uça uça ayrılmamın nedeniydi bu.
Beni memure yapmadı.
Kendisine ufak tefek yardımım olduğunu sanırım.
O ise bu dünyadan tez gideceğini çoktan hissetmişti.
Kendisi hayatta iken benim düzgün bir evlilik kurmamı çok istedi,isterdi.
Lakin hemen olmuyor ki bu işler.Kader.
Babam altı mart bin dokuz yüz yetmiş beşte vefat etti.
Ben haziranın ikisi bin dokuz yüz yetmiş beşte evlendim.
Annelerimizin babaları kardeş.
Mecburi isteksiz kesin akraba zorlaması ile bir evliklik yaptım.
Ve yıllarca çok mutsuz olup bin dokuz yüz seksen yedi aralık son günlerinde resmen İzmirde boşandım.
Lakin eşimden yine kurtulamadım.Beni rahat veya rahatsız.Bırakmadı.Bırakmalıydı.
Evliliğimiz Balıkesirde olmuştur.
Annemin babası yani dedem eşimin annesinin babası yani dedesi bizler anne tarafından Sertoğulları silsilesiyizdir.Anne tarafından akrabayız.
Eşimin babası İstanbulludur.
Benim babamın babası Sivas Divriği_Decde köylüsüdür.
Babam ve ben Balıkesir_Balya doğumlıuyuzdur.
Ben babama çekmişimdir.
Eşim annesine çekmiştir.
(Huyca bu benim özel fikrimdir.)
Babam tabi ki yıllar önce bu silsileden yani annemden boşanmıştır.
Ondan sonra aynı kaderle aynı olaylar benim başıma gelmiştir.Babam çabuk tuttu elini bitirdi .
Ama ben kimsesiz kalışım nedeni ile acılardn sıyrılamadım.Hatta tek oğullarımız uğruna içine dalma durumunda kaldım.
Çok hastayım artık.Ama yeneceğim.Def olsun kanser.Bitip gitmeli.
Ağaçlar ayakta ölür.Ata sözünün mimlisiyim ben.
İnşallah Allahım duamı kabul eder.
Kısa bir yaşam hikayesidir bu yazım.
ÇOK HARİKA AKICI DİZELERİNİ ZEVKLE HAZLA OKUDUM TEBRİK EDERİM SAYGILAR.