Yazmak, Yaşamaktır Biraz da
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yazmak, yaşamaktır biraz da! (Hürışık’ta çıkmıştı 2000 li yıllarda)
Sohbeti çok seven bir milletizdir maşallah.. Birileriyle bir konu üzerinde saatlerce sohbet, muhabbet ederiz de yahu şunları bir yazalım dediğimizde bütün bildiklerimiz uçuverir sanki belleğimizden. Sanki büyüsü bozuluverir o kendiliğinden olanın. O samimi muhabbetin üstüne bir limon sıkılmıştır sanki. Hayır belki de tam tersi canımız sıkılmıştır bu teklife de biz öyle zannederiz. Çünki yazı; bir zahmet, bir zorluk yüklemiştir bize. Bir mükellefiyet işidir. Düzen ve kompozisyon ister, plan ve proğram icabettirir. Sohbetin seyri gibi gelişigüzel değildir.
Peki ikisini birleştirmek ve orta bir yolda buluşmanın mümkünü yok mu? Nasıl yani? Mesela sohbet eder gibi samimi bir tavırla okuyuculara kalbini, içini açarak halleşmek, dertleşmek.. Ne bileyim içinden geldiği gibi yazmak işte?
İşte kıymetli okuyucular! Burada sizlerle bu şekilde bir sohbet muhabbet edip samimi bir üslupla söyleşmek istiyoruz kısmetse. Sohbetin konusu mu? Vallahi onu ben de tam bilmiyorum. Ama genellikle şiirden, sanattan, edebiyattan olacağını söyleyebilirim bu sohbetlerin konusunun. Böylece sohbeti seven şarklı bir millet olarak gönlümüzü siz sevgili okuyucularımız için açıp arada bir hasb-i hal ederiz. Salt bir konuyla kayıtlı kalmak değil gönlümüzün götürdüğü yere beraber gideriz sizlerle.
Bu gün ne mi konuşalım. Sözü Haşim’le açsak ondan birkaç şiir okusak nasıl olur bilmem ki! Hani canım şu bizim Ahmed Haşim; hani başını çirkin bularak beğenmeyen, sevmeyenleri ve düşmanlarının onu “Arap” diye aşağıladıkları..
Akşam yine akşam yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam.
dediği şiiriyle o zamanlarda bol bol karikatürleri çizilen meşhur Haşim. Hani
Seyreyledim eşkal-i hayatı
Ben havz-ı hayalin sularında
diyerek hayatın şekillerini bir havzun sularında seyreden ve
Bize bir zevk-i tahattur kaldı
Şu sönen gölgelenen dünyada
diyen Haşim..
Hayır hayır onun rengarenk musiki dolu şiirlerini anlatmak için şiirlerin manasını deşmeyeceğiz. Çünkü rahmetlinin ruhu muazzeb olur bundan. Çünkü ona göre mana araştırmak için şiiri deşmek, bülbülü eti için öldürmeye benzer. Öyleyse bugünlük ondan insan ömrünün faniliğini derinden hissettiren bir şiir, bir nağme dinleyerek kapatalım sayfayı olur mu?
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı.. Yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta..
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller.
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta..
YORUMLAR
Her konuda rasgele konuşanlar, yazmaya gelince duruverirler.
Çünkü yazı kalıcıdır. Yazan dilimden kaçtı gibi bir bahaneye sığınamaz.
Yazı yazanı eleverir.
Noktalama işaretleri ve cümle yapısı bile yazanın hakkında bir fikir oluşturabilir.
--------------
Tebrik ederim.
Saygı ve selamlarımla.
Ahmet Haşim kadar benim ruhuma sirayet eden ve hasar veren şair az..Onu okumayı kendime men ettiğim zamanları hatırlarım, ciddi sağlık endişeleriyle..Belki de bu kadar içten duyumsuyor, yaşıyor olması anlattıklarını; büyüklüğünün anahtarıdır diye düşünürüm...Hiç bir ortak noktanız olmasa da bir şairin hayatı duyumsayıp aktarması paralellik arzedebiliyor sizin frekansınıza..Bu düşüncelerle kutlarım değerli düşünceler içeren ifadelerinizi...
merhaba arkadaş, aslını sormak gerekirse yıllardır sadece düz yazı okudum. Şiire yaklaşmadım bile. Şiiri tanıdıktan sonra gerçek sevdalı olduğum ama farkına varamadığım şeye kavuşmuş oldum. ben nesirin de şiir diline yakın olması ve bir sohbet havası içinde geçmesinden yanayım. diğeri sadece yüzü asık bir öğretmenden ders dinlemeye benziyor. okuyorsunuz ama zevk almıyorsunuz. sanırım bu yazıyı önceden yazmıştınız değil mi, bence tekrar deneyin güzel olmuş.tabi ki bir edebiyatçı aynı şeyi demeyebilir, ama biraz da bizlere yani halkın içinden olan çok da bilgili olmayan insanlara hitap etmelidir yazılanlar.başarılar dilerim.
NOT: annem telefonda yazdırdı bunları şu anda burada değil daha sonra tekrar okuyacakmış. iyi geceler.
Gönlünüze sağlık...
Sohbette hemfikirim sizinle... Lakin ne zaman alışır parmaklarınız sohbet etmeye tüm kompozisyon sıkıntısı kalkıyor aradan inanın. Şimdilerde kaygısızya parmaklarımızla sohbet etmeye alıştık bizler. Yeniyim ilk gördüm sizi. sohbetlerinizi nesirlerde bekleyeceğim inş. Zira son derece zevk aldık bugünkinden.
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı.. Yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta..
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller.
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta..
eyvallah dedik...
saygı ve hürmetlerimizi kabul buyurunuz...