- 1057 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HATİCE İLE YAKUP’UN HİKÂYESİ
Hacılar Köyü halkının en önemli geçim kaynağı, tütüncülüktü. Tütünün kalitesini ve miktarının belirlenmesi için, Tekel Eksperleri (Uzmanları) tarafından tespit yapılmaktadır. Hacı Mustafa’nın kızı Hatice ile Tekel Eksperi Yakup arasında yakınlaşma olur, birbirlerini severler. Gizli gizli buluşmaktadırlar.
- Yakubum, biz birbirimizi seviyoruz ama bu işin sonu yok! Babam beni, Kale Köyü’nden İsmail Çavuş’un oğlu Hasan’a vermek istiyor. İsmail Çavuş ile babam asker arkadaşıdır, birbirlerini hiç kırmazlar!
- İyi de senin fikrini soran olmaz mı? İstemediğin, sevmediğin birisiyle nasıl evlendirirler seni? Senin mutlu olmanı istemezler mi?
- Sen babamı bilmezsin, Nuh der de peygamber demez! Tek yolu var, kaçmak! Yakup, beni kaçır!
- Ne diyorsun Hatice, anlı şanlı düğün yapmak varken?
- Vallahi sen bilirsin, ben söyledim söyleyeceğimi! Beni gerçekten seviyorsan, kaçırırsın!
İki genç sözleşirler ve gece yarısı birlikte kaçarlar. Kızın annesi uyanır, kış günü “Açılmıştır, üşümesin “ düşüncesiyle üstünü örtmek için Hatice’nin odasına girer, olayı fark eder ve eşine koşar.
- Adam kalk, kalk! Hatice yok, Hatice yok! Kalk çabuk, kalk!
- Nasıl yok, nereye gitmiş? Ulan yoksa o eksperle mi?
- Ne bileyim ben canım, odasında yok işte!
Hatice’nin kaçtığı anlaşılınca, silahlı adamlarını alır yanına
onları takibe başlar Hacı Mustafa.
İki genci, köyün ilerisinde sıkıştırırlar, silahlı çatışma çıkar, Yakup kolculardan birini vurur, ardından da kendisi vurulur.
- Haticem, ben vuruldum kaç canını kurtar, kaç hadi kaç!
- Olmaz, ben seni bırakamam! Ölürsek birlikte ölürüz!
Sonunda ikisi de vurulur, birbirlerine sarılmış olarak bulunur.
Olay jandarmaya, sonra da adliyeye intikal eder. Hacı Mustafa’nın adamlarından birisi olayı üstlenir. Kolculardan birisinin de ölmesi nefsi müdafaa sayılır, az cezayla kurtulur. Ancak, Hacı Mustafa sonradan çok pişmandır ama iş işten geçmiştir.
ÖTME BÜLBÜL ÖTME,
GÖNLÜM HOŞ DEĞİL
Ötme bülbül ötme, içim kan ağlar,
Hacılar Köyü’nde ateşim yanar,
Ellerin dağına bülbüller konar.
Ötme bülbül ötme, gönlüm hoş değil,
Oy deyin de bizim dallar boş değil.
Bileydim ben Hacılar’a varmazdım,
Tütüncü Hacı’nın kızın almazdım,
Gelen belâlara karşı durmazdım.
Ötme bülbül ötme, gönlüm hoş değil,
Oy deyin de bizim dallar boş değil.
Bir kurşun attım da kolcuya çarptı.
Bir sevda ateşi içime aktı,
Mavzer kurşunları ciğerim yaktı,
Ötme bülbül ötme, gönlüm hoş değil,
Oy deyin de bizim dallar boş değil.
Gelin ahbaplarım gelin yanıma.
Sebebim tütünü basın kanıma
Kaynak: Ali Aksakal.Salihli Hikâyeleri-Salihli: Sanayi ve Ticaret Odası,2008.96 s.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.