DÜŞSEL OYUN
Anlatmak kolay değil seni. Sen, evet sen muammalı bir gözden dökülen bir damla mı yoksa Hızır’ın bile aradığı bengisu musun?
Sevgili gönlün nisan incisi, yüreğin güzide misafiri.. Hayat kadar gerçek yoksa bir düş kadar hayali misin?
Aramak seni bir bahar şarksında, aramak seni bir yaz yağmurunda yoksa aramak seni bir yediveren gökkuşağında...
Dağlar arkasında, kuş yuvasında yoksa bir yürek burkulmasında mısın?
Sevgil! sevilen sen, sevdiren sen, beklenilen sen, bekleten sen. Izdırap mısın yoksa sevinç mi? Hayır hayır belki de sigara dumanısın kaybolup giden.
Yaklaşıyorum galiba seni bulmaya. Yaklaştım derken uzaklaşıyorum da. Seni buldum derken bir buluta atlayıp el sallıyorsun. Biraz daha gayret; bulacaksın diyorsun.
Peki, devam ediyorum seni aramaya. Sen bir çöl serabı, bir zambak beyazı, bir su damlası mısın?
Bir efsanesin bilinmeyene dair, bir nişanesin bilinene dair. Aslında bir şiirde gizlenmeye çalıştığını da düşünüyorum; fakat epeyce yaklaşımışm bulamıyorum...
Büyülü ormanın kuytuluğunda mısın yoksa çölde bir kum tanesinin sarılığında mı? Evet evet bir yaprak hışırtısında, bir insanın kalp çarpıntısındasın. Bir lisan-ı hâfî misin yoksa bir kır çiçeği mi?
Kolay değil... Bir yalan mı yoksa bir düş müsün?
Sevgili, sırılsıklam bir bakışta mı yoksa sevinçli bir ağlayışta mı; bir yaraya basılan tuzda mısın?
Uğur böceğinden daha uğurlu olan sen, yoksa gizlenmek için uğur böceğinin kırmızılığını seçip ona da mı uğur getirdin? Belki de bir çocuğun küçük yüreğindeki sevgi tahrını seçtin, kim bilir...
’Seni anlatabilmek seni halden bilmeyene’, bilene...
Aramak seni ey sevgili! Yangınlı bir sevdada mı, büyülü bir duada mı yoksa buruk bir tebessümde mi? Belki de geceye inat ışıldayan yıldızda belki de mazinin tozlu bir sayfasında aramak seni...
Ve bulmak...Ve anlatmak... Sayfalar dolusu satırlara...Sığdıramamak seni kalemden dökülen kelimelere... Tüketmek tüm mürekkepleri ama yine de anlatamamak seni..
Belki de çoban yıldızından sormak seni. Zühre yıldızına sorsam kıskanır seni.. En iyisi Kaf dağında aramak izini
Biliyorum benimle oyun oynuyorsun. Ben nerede gizliyim diyorsun. Neden ipucu vermiyorsun? Ha gayret iyi tanırsın beni diyorsun..
Tanıyorum seni, tanımıyorum da! Yoksa yanlış adreslerde mi dolaştım? bilmiyorum da..
Eveeet! Buldum... buldum... Nasıl mı; ’ Kalpten kalbe bir yol vardır’ bilirsin...
Yüreğine danış görürsün...