- 586 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KURTULUŞUMUZ BAYRAMIMIZDIR
KURTULUŞUMUZ BAYRAMIMIZDIR
Hayatımızın içinde, sık sık, nerdeyse her gün kullandığımız öyle kelime ve kavramlar var ki, üzerlerinde pek düşünmesek de, hem zahiri, hem de batıni, yani, hem görünür, hem de görünmez mânâlar içerirler. Biz günlük hayatta bu kelime ve kavramları daha çok görünürdeki mânâları itibariyle kullanırız. Kurtuluş ve Bayram. İşte bu kelime ve kavramların başında gelir. Her ikisi de hem zahiri, hem de batini mânâlar içerir.
Kurtuluş ve Bayram, aynı zamanda çok güzel bir uyum ve çok ahenkli bir ikili de oluştururlar. Bunun gibi, birlikte ikili bir uyum oluşturan başka güzel kelimeler de var. Mesela “Allah (cc) ve Kul”. Mesela, “İman ve Hakikât”. Mesela, “Muhabbet ve Muhammed (sav)”.
Bu yazıda, “Kurtuluşumuz Bayramımızdır” başlığı altında, gelin “Kurtuluş ve Bayram” üzerine bir fikir turu yapalım.
İşte siz kısa bir tur. İnşallah bu seyahatin faydası olur.
Kurtuluş ve Bayram, asalet ve onur dolu. Kurtuluş ve Bayram, heyecan ve umut dolu. Kurtuluş ve Bayram, huzur ve mutluluk dolu.
Kurtuluş iki yerde olur. Bayram da iki yerde olur. Kurtuluş Dünyada’dır. Kurtuluş Ahirette’dir. Bu dünyada insan nasıl kurtulur? Maddi olarak düşünecek olursak, bir insanını işi-gücü, ev-barkı, eşi-çocuğu olması onun için kurtuluştur. Bu durumdaki insan madden kurtulmuştur. Bu yeter mi yetmez elbette. Bu nimetlere gereğince şükrediyorsa, ibadetini eda ediyorsa, Hak ve Sabır’dan ayrılmıyorsa, maddi kurtuluşunun yanına mânevi kurtuluş da eklemiştir ve tamamen kurtulmuştur. Bu durumu hayatımızın tümüne teşmil edersek, yani hayatımızda maddenin yanına mânâ eklersek, Allah’ın izniyle hem bu Dünyada, hem de Ahirette kurtulanlardan oluruz. Bu durumda, huzur ve mutluluk bizi bekler. Maddenin yanına mânâ değil de, hep madde eklemeye kalkarsak, Allah korusun felaketler, mutsuzluklar, umutsuzluklar bizi bekler.
Şahsın kurtulması yanında, tabi Kurtuluşun en bilenen ve en büyük mânâsı elbette, Milletler için, vaki bulan bir işgalden kurtulmaktır. Zaten, kurtuluşun en zahiri mânâsı da budur.
Bayram iki yerde olur derken de, elbette yine açıklamaya dahi lüzum yok ki, birinci ve zahiri mânâda, Dünyada yaşadığımız Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı gibi Dini Bayramları ya da Milli Bayramları kastediyorum. Bayramın en büyüğü elbette bu Dünyada değil. Bayramın en büyüğü elbette Ahirettedir. Söylemeye dahi gerek yok ki, bu en büyük Bayrama iman edip, Salih amel işleyenler ve Hak ve Sabır üzere yaşayanlar nail olacaktır İnşallah.
Ahiretteki kurtuluşu ve bayramı bir tefekkür etse insanoğlu, elbette var gücüyle, zahiri kurtuluş ve bayramlara değil, o gerçek kurtuluş ve bayramlara büyük bir iştiyak duyar ve hatta bir an önce ulaşmak ister. Aynı Yusuf Peygamber (as) gibi. Biliyorsunuz ya da biraz sonra bileceksiniz, Yusuf Peygamber (as), Dünya’daki Kurtuluşunun, Dünyadaki Bayramının zirvesindeyken ahireti istemiş ve vefatını temenni etmiştir. Bu husus, Yusuf Sûresi 101. ayette şöyle beyan edilmektedir. (Yusuf Peygamber) “Ey Rabbim, Sen bana mülkten bir nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Gökleri ve yeri yaratan Rabbim, dünya ve Ahirette benim velim Sensin! Benim canımı Müslüman olarak al ve beni iyiler arasına kat!"dedi.
Yusuf Peygamber (as), büyük cefa ve eziyetlerden sonra, zindan hayatından sonra, haksızlıklardan sonra kurtuluşa ermiştir. Anne, Babası ve Kardeşlerine ve tüm Sevdiklerine kavuşmuştur. Dünyada sabır göstermiş ve Bayram üstüne bayram yaşamıştır. Fakat, o bütün bu kurtuluş ve bayramları küçük görerek (hatta kurtuluş ve bayramların zirvesindeyken onları küçük görerek) en büyüğüne, yani Ahiretteki kurtuluşuna, Ahiretteki bayramına yönelmiştir. Kim, Dünyadaki umutluluğun zirvesindeyken, ölümü isteyebilir. Ve “Rabbim! Benim canımı Müslüman olarak al ve beni Salihler arasına, iyiler arasına kat” diyebilir. Bunu ancak Peygamberler dileyebilir. Nitekim, Sevgili Peygamberimiz (sav) de dilemiştir. Azrail (as) geldi ve Sevgili Efendimiz(sav)e sordu: “Ey Allah’ın Resulü! Yüce Allah, senin her emrine itaat etmemi bana emretti. İstersen ruhunu alacağım, istersen sana bırakacağım.” Bu soru karşısında Sevgili Peygamberimiz “Melei Âlâ”yı istemiş ve vefatını tercih etmiştir.
Evet, bir insan için en büyük kurtuluş ve bayram “Müslüman olarak can vermektir.” Biz bunu isteriz ve Rabbim (cc)den bunu dileriz.
Kurtuluşumuz Bayramımızdır. Bu Dünyadaki Kurtuluşumuz Küçük Bayramımızdır. Ahiretteki Kurtuluşumuz Büyük Bayramımızdır. Vesselam.
Ahmet SANDAL
Şair Yazar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.