- 531 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AYKIRI
Oh ya, nedir şu ussumdan zihnimden çektiğim benim,her fasıl,her saniye her salise,mütemadiyen…
Nedir bu çektiğim kendi elimden…
Çocukluğumda bile,emsallerim balon,düdük,bilye,çember ve oyuncak tren gibi çocuksu ve basit şeyler düşünüp hayal ederken,benim ussum asla ve kat’a beni rahat bırakmaz ve o yaşlardaki kimsenin aklına hayaline gelmeyecek gizler kurcalatırdı.
Yok şu neden şöyle,bu niçin böyle?Şu şöyle değil de böyle olsaydı gibi daha nice enteresan sorular ve muamma düşünceler…
Ömrümüz neden birkaç yüzyıl değil de sadece elli-altmış sene, neden bir saat yüz değil de altmış dakika neden ağaçlardan meyve koparır gibi ekmek koparamayız ,Yüce yaradan ölen insanlara niçin ikinci bir şans tanıyıp da yeniden dünyaya göndermez?Diyeceksiniz ki Ahiret alemini gören bir insan neden bir kez daha dünyaya gönderilsin adam dünyadakilere ahireti anlatırsa öte alemin ne anlamı kalır?
Ama ben küçükken böyle düşünmüyordum.Tanrı ölen insanların belleğini silerek geri yollayabilirdi ve kişi dünyaya ilk kez gelmiş ve ilk kez görmüş gibi olabilirdi hani…
“Neden liman deyince,hatırıma direkler gelir.Ve açık deniz deyince yelken? Mart deyince kedi,Hak deyince işçi,Ve neden ihtiyar değirmenci
Allah’a inanır düşünmeden?”
Bu dizeler Bizim gibi bir şair olan ama inancı düşünceleri bize 360 derece ters olan ORHAN VELİ’ye ait…
İnançtan ve maneviyattan nasibini almamış bir şair olan Orhan Veli,
İçindeki korkunç hezeyanları inançsızlıkla sıvayarak bir ömür boyu çaresizlikler içinde bocalamış bunun faturasını da bir gün kör kütük sarhoş bir halde bir sokak çukuruna ve haddizatında bir ebedi pişmanlık GAYYE’ sine yuvarlanarak çok acınacak şekilde ödemişti...
Neyse,konumuz Orhan Veli değil zaten.Benim anlatmak istediğim çok geniş bir perfekstifte düşünüp gördüklerimi ve hissettiklerimi tahlil edip yargılamama rağmen çocukken bile Orhan Veli gibi düşünüp de “Neden ihtiyar değirmenci,Allah’a inanır düşünmeden?” demedim ve öyle düşünmedim çok şükür…
Müslüman doğduğu için dinsel ve geleneksel bir Allah inancını benimseyen dindaşlarımdan öte,AKLIMI KULLANARAK VE DÜŞÜNEREK ALLAH’IN VARLIĞINA İKNA OLDUM VE ONA ÖYLE İMAN ETTİM…
Sonra şu ebediyet kavramı… Alemlerden alemlere sıçramak veya defalarca yaratılıp öyle yola devam etmek ürkütmezdi beni ki fanilik de öyle.Faniliğin tuhaf ürküntüsü ebediyetin nasıl bir uzunluk olduğu hissi tüylerimi diken diken ediyor ve uykularımı kaçırıyordu Çocukluk günlerimde…
Şimdi ne değişti diyecek olursanız eh biraz farkı var tabii öncekinden
Ebediyet’in beni fazla sarmasına fırsat vermeden ve o bucaksız çizgiyi takibe ömrümün yetmeyeceği bilinciyle gene de HİÇBİR NETİCEDEN TAM OLARAK TATMİN OLAMADAN,BELKİ HİÇ KURCALANAMAYACAK BİR OLGUYU,EBEDİYETİ BİLE KURCALAMAYA DEVAM EDİYORUM…
Zaten BİR ŞAİR OLARAK ASLİ İŞİM BU…
Neyse kafanızı fazla karıştırıp gözlerinizi yormadan bu faslı buna uygun bir şiirimle noktalayayım…
BEN
Ben tatmin olmayan nefs,hiçbir netice ile,
Ben her şeyi dürten asa,ebediyeti bile…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.