- 2042 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
“MÜNEVVER” TÜRKÜSÜ’NÜN HİKÂYESİ
Ana kız, evin önünde konuşuyorlar. Anne, Münevver Türküsü’nü mırıldanmaya başladı. Kızı bu türküyü çok severdi.
- Ana bu türküyü ne zamandan beri söyler durursun, bazen de söylerken gözlerinden yaşlar süzülür. Acıklı bir hikâyesi olmalı.
- Var tabi, olmaz mı? Bayramşah’daki halasının oğluna gelin giden, Yağbastı Köyü’nün güzel kızı Münevver’in türküsü bu.
- Anlat hadi ana, ne olursun anlat da dinleyeyim!
- Münevver, halasının evine gelin gittiği için fazla yabancılık çekmez, Mehmet’i de çok sevdiğinden aile ile çabuk kaynaşır. Köylerde sıkça rastlanan gelin-kaynana tartışmaları yaşanmaz, gül gibi geçinir giderler. Köyde güzel Münevver’e göz koyanlar, yoluna çıkanlar olur ama o asla kimseye yüz vermez, namusunu korur. Köyde, asılsız dedikodular başlar, bunu duyan kayınbaba gelinini ve oğlunu birkaç defa uyarır ama sonuç alamaz.
- Mehmet, oğlum sen Münevver hakkında söylenenleri hiç duymuyor musun? Yahu insan içine çıkamaz oldum! Şu karının terbiyesini versene artık!
- Baba, ben karımı bilmez miyim? Yalan bunlar, yalan!
Gittikçe hırçınlaşan ve kuşkulanan kayınbaba, bir gece hayvanları yemlemeye giden Münevver’i gizlice takip eder. Hayvan damının alt yanındaki yoldan geçmekte olan birisinin öksürdüğünü duyar. Eline baltayı alır, ahıra girer.
- Seni namussuz seni, demek elin adamıyla fingirdiyorsun ha?
- Yok baba! Ben hayvanlara yem veriyordum, onlarla konu-şuyordum baba! Ne adamı, sen ne diyorsun?
Öfkesinden gözü dönmüş olan kayınbaba, gelinini dinlemez,Baltayı başından indirir ve Münevver’i oracıkta öldürür. Başka söylentiler de var ama!
- Nasıl? Hikâyenin tamamı bu değil mi?
- Bir başka rivayete göre; kayınbabanın gelininde gözü varmış.
Bir gece, hayvanları yemlemek için ahıra giden Münevver’in peşinden gitmiş, ona saldırmış. Gelin, onu tanımış tabi.
- Baba, sen ne yapıyorsun? Utanmıyor musun?
- Yok kızım, ahırda korkarsın diye geldiydim…
- Vay namussuz, vay! Sonra?
- Kayınbaba telaşlanır, olayın köyde duyulmasından korkar ve ele geçirdiği balta ile gelinini öldürür ve samanların içine gömer. Sabah olur, gelin yok. Aranır, taranır bulunamaz. Öğleye doğru, evlerindeki Karabaş, samanlıkta yas tutar gibi havlamaktadır. Hemen oraya koşarlar ve Münevver’in cansız bedenini bulurlar. Jandarmaya haber verilir ve kısa bir soruşturmanın ardından kayın-baba yakalanır, Gördes’deki mahkemeye çıkarılır. Adam suçunu itiraf eder, idama çarptırılır. Darağacı kurulur ve asılır. Hakimin ve savcının sorularına karşılık şu cevabı verdiği söylenir.
- Gelinim hakkında çıkan dedikodulara dayanamadım. Oğlum karısını öldürmeye yanaşmayınca, onu ben öldürmek zorunda kaldım!
Münevver’i tanıyan ve çok seven arkadaşları bu ağıtı yakarlar, sonra türkü olur, dilden dile söylenerek bugünlere gelir.
MÜNEVVER
Adım Münevver’dir gülmedi başım,
Bu cihanda yoktur emsalim, eşim.
Pınarın yolunu ben bulamadım,
Bulup da testimi dolduramadım.
Halam evi deyip gönül bağladım,
Yârelerim koygun ondan ağladım.
Münevver giydiğin jarsedir jarse,
Bütün emsallerim yanıma gelse.
Bayramşah’la Yağbastı’nın arası,
Pek mi koygun Münevver’in yarası.
Gördes’den savcılar, hakimler gelsin,
Yaralı koluma kelepçe vursun.
Haberim ahbaplarıma duyuruldu,
Gelinimi kestim.
Gördes’de tez mahkemeler kuruldu,
Sorgu sual soruldu.
Meydanlara dar ağacı kuruldu,
Gelinimi kestim.
Duyun dostlarım, ahbaplarım duyun
Gelinimi kestim.
Kaynak: Ali Aksakal.Salihli Hikâyeleri-Salihli: Sanayi ve Ticaret Odası,2008.96 s.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.