- 662 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ünlü Rehberlik Uzmanı Abdullah yılmaz ile Dil Zekasi Kitabı Üzerine Söyleşi
ÜNLÜ REHBERLİK UZMANI ABDULLAH YILMAZ: “ İÇİNDE İLETİŞİM KELİMESİ GEÇEN HER ŞEY İNSANLARIN İLGİSİNİ ÇEKER” DEDİ
Ünlü rehberlik yazarlarından M. Abdullah YILMAZ’la yeni kitabı üzerine görüştük. Dilin sihirli gücünün farkına varacağınız bu kitabı bizzat yazarının dilinden tanımaya çalışalım. Yakında tüm kitapçılarda göreceğiniz bu kitabı hocamızla yaptığımız röportajdan sonra mutlaka okuyacağınızı düşünüyor; hepinizin dilin sihirli gücü ile nice başarılara imza atmanızı diliyoruz.
SORU-Hocam sizi birçok okuyucumuz yakından tanıyor ama yine de kendinizi biraz tanıtmanızı istesek?
M. Abdullah YILMAZ-1967’de Adana’da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Adana’da, üniversite eğitimimi SÜ Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde tamamladım. Öğrencilik dönemimde “Türkiye’de Yarın”da güncel konularda yazdım. Bazı gazetelere muhabirlik; bazı yayın evlerine yayın danışmanlığı yaptım. Devlet okullarında, özel okullarda, sınava hazırlık kurslarında öğretmen, Hacettepe Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu’nda öğretim görevlisi olarak çalıştım. Hızlı Okuma, Öğrenmeyi Öğrenme Teknikleri ve NLP ve iletişim alanlarında kendimi geliştirmeye çalıştım. Sınava hazırlık konusunda değişik yayın evlerinden kitaplarım yayınlandı. Eğitim alanında (eğitim amaçlı bulmaca, CD, enteraktif eğitim siteleri… vb.), Alternatif Düşünme Teknikleri, Soru Çözüm Teknikleri ve sınava hazırlık çalışmalarında farklı yaklaşımlar geliştirdim. Bu alanda birkaç kitabım da yayınlandı. Son dört beş yıldır iletişimde dilin rolü üzerinde çalışmalar yaptım. Bu kitap da zaten bu uğraşıların bir ürünü olarak ortaya çıktı. Halen çeşitli kamu kuruluşlarında ve özel kuruluşlarda uzmanlık alanlarımda seminerler veriyor; çeşitli dergilerde ve gazetelerde okuyucularımla birikimlerimi paylaşmaya çalışıyorum. Evli ve bir çocuk babasıyım.
SORU-Sayın M. Abdullah Yılmaz, bu kitap nasıl ortaya çıktı?
M. Abdullah YILMAZ-İletişimle ilgili birilerini anlama ve birilerine meramını anlatma konusunda sorun yaşamayan kimse yoktur sanırım. Ben de yıllardır bu sorunu yaşadım. Eşimle, oğlumla, anne-babamla, akrabalarımla, arkadaşlarımla, iş dünyasında, sokakta, sinemada, tiyatroda, bir otobüs durağında, trafikte birilerini anlama konusunda, birilerine dileğimi anlatma konusunda sorunlar yaşadım, sorunlar yaşandığını gördüm. Bu alanda okudukça, çalışmalar yaptıkça eksikleri/eksiklerimi daha iyi görmeye başladım. Yaptığım çalışmaları ulaşabildiğim herkesle paylaşmak istedim. İşte bu kitap böyle çıktı ortaya.
SORU-Hangi yayıneviyle çalışıyorsunuz, neden sevgili Hocam?
M. Abdullah YILMAZ-Kitabımız Akis Yayıncılıktan çıkacak. Neden Akis Yayıncılık, diye soruyorsunuz. Akis her şeyiyle çok aktif, çok çalışkan insanların uğraşılarıyla her geçen gün büyüyor ve hemen hemen ulaşamadığı hiçbir yer yok. Bütün titizliği ile en iyi ve en hızlı şekilde bu kitabı okuyucuyla buluşturacak nadir yayınevlerinden birinin de Akis olduğuna inanıyorum.
SORU-Hocam bu kitabı kimler okumalı?
M. Abdullah YILMAZ-Kitap her ne kadar bir kişisel gelişim kitabı gibi düşünülse de bu kitap üç saç ayağı üzerine oturtulmuştur. Dil – Psikoloji – Sosyoloji. Ama dili etkili kullanma becerileri ve iletişim stratejilerinin, üniversitelerde akademisyenlerin kendi aralarında konu edindiği bir durum olmaktan çıkması gerekiyor düşüncesini taşıyan biri olarak özellikle ilgili herkesin anlayabileceği bir dil kullanmaya çalıştım. Özellikle teknik terimlerden uzak durdum. Pratiğe çok önem verdim. Herkesin rahatlıkla anlayıp uygulayabileceği teknikler üzerinde yoğunlaştım. Onun için bu kitabı, ilgi duyan herkes okuyup içindeki pratik bilgileri hayatlarında uygulayabilirler.
SORU-Hocam biraz da kitabın içeriği hakkında bilgi verir misiniz?
M. Abdullah YILMAZ-Bu konuyu işlemek için iletişim aracı olan dili, birçok yönüyle ele almak gerekiyor. Dil – birey/toplum ilişkisi, harita – bölge ilişkisi, barkot – barkot okuyucu – asıl ürün ilişkisi gibi konulardan tutalım da çerçeveleme, sonuç odaklı düşünme, eleştiri, niyet, empati, anlamlandırma, gerçeği algılama, değer ve kriterler, inanç sistemi, beklentiler, neden – sonuç ilişkileri, inancın meta yapısı, düşünce virüsleri gibi birçok konu üzerinde durduk. Bu konuları ele alırken bugüne kadar yapılan ulaşabildiğimiz bütün kaynakları değerlendirdik. Birçok konuda aslında yeni olarak söylenecek çok fazla bir şey olmadığını gördük ama yapılan çalışmaları, tozlu raflarından çıkarıp herkesin yararlanabileceği bir hizmet haline getirmek için de üslubumuza, dilimize çok dikkat ettik.
SORU-Hocam bu alanda birçok eser verilmedi mi? Neden, siz de iletişim alanında bir eser verme ihtiyacı duydunuz?
M. Abdullah YILMAZ-Evet, bu alanda çalışma yaparken ben de birçok yabancı ve on –on beş de yerli kaynakla karşılaştım.
Çoğunu okudum. Bazılarına da şöyle bir göz atma fırsatım oldu. Bu noktada ben size katılmıyorum. Alan öyle bir alan ki… Bence yapılan çalışmalar az bile. Özellikle bize ait diyebileceğimiz bu alanda o kadar az eser olması da üzdü doğrusu beni. Bir de bu çalışmaların çoğunun, daha önce de söz ettiğim gibi, akademik çalışmalar olması, akademik olmayanların da yetersiz ve özentisiz olması düşündürdü beni. Ben de bu alana emek vermiş üstatların hoşgörüsüne sığınarak ve elimden geldiğince faydasını ön planda tutarak bu çalışmayı koydum ortaya.
SORU-Hocam, biraz da kitabın formatı üzerinde durabilir misiniz?
M. Abdullah YILMAZ-Kitap tamamıyla uygulamaya yönelik olduğu için değişik bir format kullandık. Kişinin rahatlıkla okuyup kavrayıp hemen uygulamaya dökebileceği bir çalışma çıktı ortaya.
Kişi hangi bölümü açarsa açsın, önce konuyla ilgili bir görselle karşılaşıyor. Görsellik üzerinde dururken ardından gene konuyla ilgili bir ileti okuyor. Tabi konu başlığını okuduğunda kişinin zihninde oluşanlar anahtar sözcüklerle destekleniyor. Özellikle anahtar sözcükleri okuyan biri, o bölümü okumaya başladığında anahtar sözcüklere odaklanıyor. Ama bölümü okumaya başlamadan önce bir de ipucu diye bir bölüm var. O bölümü okuyan kişiyi bir anlamda yönlendirmiş oluyoruz. Yani, görsel, söz, anahtar sözcükler ve ipucu ile okuyucuya bir anlamda kılavuzluk ediyoruz.
Okuyucu, bölümü bitirdiğinde hemen ardından kendine sorular yöneltmek zorunda. Bu soru yöneltme aşamasında da okuyucuya bir hizmet sunuyoruz. Ardından her şey bitmiyor. Bu sefer de okuyucuyu tek başına bırakmıyoruz. Okuyucunun bir uygulama yapmasını istiyoruz. Bütün bunları yaparken tablolarla, anekdotlarla, tarihten örneklerle, konuyla ilgili öykülerle okuyucuyu zenginleştirmeyi amaçlıyoruz.
SORU-Hocam, kitabın formatı çok ilginç… Anlattığınıza göre kitabı okuyup da kendinde verimli hale getirmemek mümkün değil. Şimdi, anladığım kadarıyla kitap bir anlamda etkili iletişim stratejileri üzerinde duruyor. Bunu yaparken de dil kalıplarını kullanıyor. Kitapla birlikte hediye olarak verilecek bir de dil Zekâ Kartları olacak, değil mi hocam?
M. Abdullah YILMAZ-Evet, Dil Zekâ Kartları. Bu arada teşekkür ederim. Sizlerle, okuyucularımızla sohbet etmekten ben de çok zevk alıyorum. Süper Beyin Dergisi yeni olmasına rağmen iki üç sayıda kendini gösterdi. Büyük bir okuyucu kitlesine ulaştınız.
SORU-Hocam, biraz bu Dil Zekâ kartlarından söz eder misiniz?
M. Abdullah YILMAZ-Bu Dil Zekâ Kartları, bir anlamda kitabın tamamlayıcısı niteliğinde. Aslında kitapta bir bölüm olarak da kullanabilirdik ama okuyucularımızın daha rahat etmeleri, sürekli yanında taşıma imkânı sağlamak için bu bölümü kartlar haline getirdik. Aslında bu kartlar bir anlamda çok da yeni sayılmaz. Hipnozla ilgilenen, NLP ile ilgilenen ve telkin verme amacıyla kullanılan bu kalıplar, hem yurt dışında hem de ülkemizde birçok kişi tarafından kullanıldı, bir sistem haline getirildi ve isteklilere sunuldu da. Ama bu formatta değil. Hipnoz ve bu Dil Zekâ Kartları konusunda Türkiye’nin nadir emektarlarından biri olan dostum Adil Maviş’in bana kazandırdıklarından dolayı ona çok şey borçluyum.
Soru-Hocam sizin bu kartlarda ne gibi farklılıklar göreceğiz?
M. Abdullah YILMAZ-Her şeyden önce benim hazırladığım kartlar, sadece hipnozla, NLP ile ilgilenenlerin yararlandığı kalıplar olmaktan çıktı. Herkesin, iletişimin her alanında kullanabileceği bir hal aldı. Kişinin kendini ve çevresini tanımada, karşısındakinin savunma mekanizmasını harekete geçirmeden, harekete geçmişse de onu durdurarak, ona istediğimizi yaptırmak, en dirençli insanları ikna etmek için kullanabileceğimiz teknikler olarak tekrar ele aldım ve yeniden düzenledim. En güzeli de bu kartları eline alan kişi bu dil kalıplarını niçin kullanacağını, nasıl kullanacağını örnekleriyle görecek ve rahatlıkla uygulayacak.
SORU-Ve böylece sizin tabirinizle “Dilin Kara kutusu” çözülüyor, anlayamamak ve anlatamamak kader olmaktan çıkıyor ve herkes birer iletişim sihirbazı oluyor öyle mi hocam?
M. Abdullah YILMAZ-“Dilin Kara kutusu çözüldü” aslında çok iddialı bir ifade. Hatta bu alanla ilgilenen uzmanlar tarafından eleştirilse de; bazı okuyuculardan ciddi tepkiler alacağım beylik bir ifade gibi görünse de… İnsanlığın iletişime geçtiği ilk dönemlerden bu yana en çok üzerinde durulan, en geniş, en çok deneyim kazanılmış ama bir o kadar da boşluk olan bir alan... İçinde “iletişim” sözcüğü geçip de insanların ilgisini çekmeyecek bir cümle olduğunu sanmıyorum. Önemli olan kitap görüldüğünde yapılan değerlendirme değil; okunduktan sonra, teknikler uygulandıktan sonra yapılan değerlendirmedir. Beni ilgilendiren de bu.
SORU-Sevgili hocam, şimdiden beyninize, yüreğinize sağlık… Bizi kırmadınız. Yakın bir zamanda yayınlanmış “Dil Zekâsı” adlı kitabınızı bize tanıttınız, ne iyi ettiniz. Bütün ekibim adına çok teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyoruz.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Yazınızı okudum. Büyük bir emek ürünü.
Biraz reklem kokuyor ki eksik yanı.
İçerik olarak yazılanlar beni tatmin etmedi. Bu tür kitap ve çalışmalara abartılı oldukları için itibar etmiyorum.
Yine de Hayırlı işlerinde Allah yardımcıları olsun derim.
Selamlar.
Engin Tatlıtürk tarafından 2/9/2010 9:51:58 PM zamanında düzenlenmiştir.