- 2167 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇÖP ADAM
Küçüklükten alışmıştı en ağır işlere. Belki de o yüzden sırtı kambur, vücudu gelişmemiş, elleri nasırlarla bezenmişti. Hayatı yaşıyordu en olmaz biçimde. Nasıl yaşanabiliyorsa o tek nefeste. Bazen umutla, bazen yılgınca soluyordu. Ama sebebi vardı yaşaması için. Çünkü ona göre sokaklar serüvenlerle eşdeğerdi. Her kaldırımın ayrı bir dansı, her sokağın ayrı bir hikayesi vardı. O hikayeleri dinlemek istercesine değişik sokakları arşınlıyordu. Bir de işi vardı. Çöp bidonlarını karıştırıyor, ekmek parasını arıyordu. Yaşam az da olsa onun yemeğine tuz serpiyordu. Mutlu muydu, onu kendisi de bilmiyordu. Çünkü, hiçbir zaman karnı tıka basa doymamış, kuş tüyü yataklarda uyumamıştı. Gazeteler yorganı, kuru ekmek aşı olmuştu.
Yaşam böyle de yaşanırdı. En kötüsü kara kıştı. Hiçbir zaman ısıtamadığı bedeni iyice soğurdu. Ne çetin geçerdi bu zamanlar. Gençliğinde daha bir dayanıklıydı. Yaş geçince yorgun bedenini taşıyamaz oldu sert kışa karşı. Öksürük nöbetleri peşini bırakmıyordu. Yırtık ve soluk renkli paltosu onu korumakta zorluk çekiyordu. Ama hep inandı. Bedenini yıllara teslim etse de umudunu hala saklıyordu.
Bir gün yaşlı çöp adam çöpte bir oyuncak buldu. Saçları kesilmiş, elbisesi yırtılmış, bir kolu kopmuş bir bebekti bu. Çıkardı, sevinçle, dikkatle baktı. Sonra uzun süre çevirmediği gözlerini kendisiyle buluşturdu. Elleri nasıl da kirliydi. Sert parmaklarını yüzünde gezdirdi. Bu buruş buruş yüz kendine mi aitti? İşte yıllar ona da imzasını atmıştı. Bir kolu kopuk bebeği sardı kollarında kokladı. Tıpkı kendi gibi kokuyordu. Hoşuna gitti gülümsedi. Serüvenlerin sonu gibi bir koku vardı burnunda. Usulca eğildi bebeğin kulağına “kızım ol Ayşe, hadi kızım ol. İkimiz de serüvenciyiz. Bir sokak senin olur, bir sokak benim” kahkahalara boğuldu. Kara kışa inat serüvenci ruhu yalnız değildi. Ayşe vardı kollarında. Onun kahkahaları sokakların müziği oldu. Mutluluk çöp adamı eski bir bebekte buldu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.