- 1003 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
İNSANDAN BAŞKA
İNSANDAN BAŞKA
Tek başına dünya turuna çıkan zengin bir Amerikalı ateist iş adamının teknesi Bermuda “ şeytan Üçgeni” diye bilinen mevkide kaybolmuş.
İş adamı bir plajda kendine gelmiş. Başında bekleyen orta yaşlı ama çirkin adama; “ ne oldu bana, neredeyim?” diye sormuş. Çirkin adam; “ teknen battı. Ömrün bitmediği için seni kurtardım. Burası cennettir. Ben de rabbinim. Hani o inkâr edip durduğun Rabbin.” Demiş. İnançsız Amerikalı;
- Sen de benim gibi mahsursun burada. Bu nasıl cennet? Hani huriler? Hani her çeşit meyveler? Hani eğlenceler? Hani senin Tanrısal kudretin?” Diye birazda alay ederek sormuş.
- Bütün bunlar olursa, beni Rabbin olarak kabul edecek misin? Sihirdir, büyüdür demeyecek misin?”
- Bunları ancak ilahi bir güç yapar. Elbette İlahlığına inanacağım.
Ellerinde yemekler ve meyvelerle huri kızları dizi dizi gelmeye başlamış. Ortalık gül bahçelerine dönmüş. Müzikler çalıyor, şarap içerken, huri kızları aynı sıcak havuzda çırıl çıplak yıkanıyormuş ateistle.
Amerikalı günlerce yalancı cennette sefa sürmüş. Üç gün sonra büyük bir törenle Rab’bine secde edecekmiş. Huzur içinde uyumuş o gece. Fakat sabaha yakın uyandırılmış. Odasında gayet yaşlı ve aksakallı bir adam görmüş. “ Sen de kimsin, ne istiyorsun?” diye sormuş. “ Kalk ve secde et” diye emretmiş yaşlı adam.
- Benim Rabbim beni kurtarıp, nice nimetler verdi. Sen ise sadece istiyorsun. Ne bileyim senin Rab olduğunu?
- O tek gözlü çirkin şeye Rabbim mi diyorsun? O en büyük sahtekâr olan Deccal’dır. Onun yetenekleri çok sınırlıdır. Rabbin benim.
Denendiğini düşünen ateist “ Rabbim de sana secde ederse inanırım” demiş.
Cümlesi bittiği anda çirkin adamın yeni Rabbin önünde secdede olduğunu görmüş.
“Süre ver ay yaşlı adam. Senin Rab olduğuna kendimi alıştırayım” demiş.
Yalancı cennette günlerini sefa içinde geçiren ateist, bir yandan da duruma kafa yoruyormuş. Yaşlı adamı Rab olarak kabule hazırlandığı bir sırada ormanda genç bir adamla karşılaşmış. Çok şaşırmış;
- “Sen de kimsin? Ben burada kendimi yalınız sanıyordum” demiş.
- “Ben senin rabbinim.” Demiş genç adam.
- Suyunu çakardınız bu işin.
- Deccal ve şeytan seni kandırmış. Ama artık biliyorsun ki Rabbin benim. Bana secde edeceksin.
- Beni onların zararından koruyabilir misin? Nimetleri elimden hiç almaz mısın? Beni daha fazla rahat ettirebilir misin?
- Ey kulum, onlar benim verdiğimin dışına çıkamazlar. Şu andan itibaren rahatın iki misli olacak. Seni ve elindeki nimetleri ebediyen koruyacağım. Onlar gerçek bir insan yaratamaz, benden çalmaya çalışırlar. Unutma onlar senden vaz geçmez. Seni kandırmaya çabalarlar. İstersen onlara secde eder, istersen aklınla onlara secde ettirirsin. Nefsinle değil aklınla düşün. Atan Âdem gibi hata yapıp nimetleri tepme.
- Seni Rab olarak kabul etmesem sen ne kaybedersin ki?
- Şeytan ve deccal gücümü sarsmış olur. Üzülürüm bir kulumu kaybetmekten. Zarar ederim senden gelecek inançlı nesilleri.
- Biraz düşüneyim.
Aradan yıllar yıllar geçmiş ateist yaşlanmıştı ve ölüm meleği Azrail ile karşılaşmıştı.
- Ey fani, bunca yaşadın. Şu an ölüyorsun, Rabbin kim? Tanıyabildin mi?
- Ben inanmazdım ama Onu tanıdım ve gizledim içimde.
- Genç adam mıydı rabbin?
- Rab, kardan kar zarardan zarar etmez ki. Yarattığına hiçbir suretle ihtiyaç duymaz ki. Genç adama hiç inanmadım. Rabbim Hz. Âdem’in rabbiydi.
- Pekiyi genç adam kimdi?
- Şeytan ve deccaldan de büyük olan Nefsim di.
- Gelmeye hazır mısın?
- Nereye?
- Kabir’e.
- Nefsim razı olur mu cennet gibi bir yerden kabir’e girmeye.
- Ey fani, hiçbir nefis kendisine ilah muamelesi yapılırken kabir’e girmeye razı gelmez. Fakat Allah’ın emri ile her nefis ölür ve kabir’e girer.
- Ruhumu alırken acı duyacak mıyım?
- “Nefsini şımartana kadar iradeni güçlendirseydin keşke. Baskın nefisler sancılı kabzolunur.” Dedi ve Ateistin ruhunu eziyet verici bir yolla aldı ölüm meleği.
Amerikalı milyonerin bulunan teknesinde cesedi bulunamamıştı. Kayıplar listesine alınmıştı. Öleceğini bile bile çılgınlık yapan ve gülebilen bir canlı daha yoktu dünyada. Gafletti bu.
YORUMLAR
Aslında hepsi kendine göre inandırıcı sebepler sunup, kandırmak için uğraş gösteriyorlar. Eh gerçekte de böyle değil mi zaten. Biz insan olara nefsimizi bir kenara koyup, aklımızı kullanabilirsek, doğruyu bulabiliriz diye düşünüyorum.
Sevgili Engin, böyle ilginç öyküleri nereden buluyorsunuz böyle ya:))
Çok güzel bir yazıydı kutluyorum... sevgiler...
Ben hangisine inanırdım acaba diye düşündüm bir an. Sanırım kendi bildiğim gerçeklere ianamk ve her türlü hile ve gözboyamaya karşı çok daha bilgili ve çok daha gerçekçi düşünmek gerek. Nefis en büyük düşmanımızdır bunu kabul ederim ama ona gem vurmak da yine akılımızın ve yüreğimzin gücü ile olur. O zaman aklımızı ve yüreğimizi güçlendirmek olmalı hayatta en büyük emelimiz diye düşünüyorum.
Yine çok farklı ve yine düşüncelere itn bir yazı idi. Uzun bir zaman yoktum aranızda geldiğimde de güzel yazılşar ile karşılaşmak mutlu etti beni.ç Ktluyorum kaleminizi vaygılar yüreğinize
İnsanın Rabbini lüksle bulamayacağını düşünür hiçbirinin rab olduğuna kanaat getirmezdim...Verilip alınarak bulunan Rab daha çok verenle yer değiştireceği için RAB olamaz...Ömer hayyamdan bir rubai yazarak eşlik etmek isterim yazınıza...
Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
Tekkede manastırda eremezsin
Bir kez sevdin mi bu dünyada
Cennet cehennem üstündesin.!
Engin Tatlıtürk
Sevgi her şeye kadir mi?
Rahman da sevilir şeytan da.
Ömer Hayyam zaten tartışmalı bir isim.
Sanatı değil anlayışı tartışmalı.
Rabbimiz de bize sayısız lutuflar sunmuş.
Sayısız nimetler vermiş ve veriyor.
Güneş ışığı, hava ve su hayatın kaynağıdır ve Rabbimiz her saniye bize vermektedir.
Alakanıza ve yorumunuza teşekkürler.
Nilgün Akçay
Elbette Mevla vermiş ve veriyor…Güneş hava ve su bunlar insanların ve diğer canlıların hayatlarını nidame ettirebilmeleri için sunulması gerekenler…Bütün bunlar Allah’ı bulmak adına büyük deliller.Hatta insan vücudu yeterli bir kanıt, yaratıcının olduğuna,Görmek gerekir bu bağlam da.Görmek için de ruhunuzla bütünleşmeniz lazım maddeden uzaklaşıp…Sizin konuya maddeyi hakim kılmanız biraz üzdü galiba beni.:) Ruhsuz bir beden ne ifade ederse maddey’le bulunan Rab da odur bana göre…
Uzadı biraz, lakin demek istediğim;Yaradanı vermek sıfatıyla sınırlandırmak ne kadar doğru…İlk inananlar Hz Hatice,HZ Ebubekir,HZ Ali,HZ Bilal-i Habeşi verildiği için inanmadılar…Yaradan’ın Varlığını; onlar, almadan bildiler doğrusu da bu diye düşünüyorum…Sevgiyle kalın yüreğinize sağlık hatam oldu ise af ola…
Nilgün Akçay
"Öleceğini bile bile çılgınlık yapan ve gülebilen bir canlı daha yoktu dünyada. Gafletti bu."
Çok sevdiğim bir takvim arkası yazısı vardır, kim söylemiş bilmiyorum lakin çok güzel söylemiş ağzına sağlık, "Cehennemde ateş yoktur, her insan kendi ateşini bu dünyadan götürür" diye.
Kimileri emniyeti elden bırakmaz, tedariklidir, ne olur ne olmaz, ateş söner möner Allah korusun diyerek bir bidonda benzinle bir parça eski gazete kağıdı götürür yanın da. Tutuşturmak için biraz çalı, çırpı veya çıra parçaları götürür. O teleşta nerden arayıpta bulacak. Kesmezzz, bir de ateşi yellemek için kalın bir karton parçası, faraş falan kor sepete. Bir yedek çakmak, çakmak taşı ve çakmak gazı, tamammmmm.
Ee ne diyelim artık "hade hayırlı traşlar". Yok, yok öyle değildi "sihhatler olsun", yok oda değildi yahu, "afiyet olsun" ı-ıh.
"Kolay gelsin" oda değil. Ne bileyim yahu "Allah ıslah etsin".
Hah tamam buydu işte. Allah ıslah etsin, Allah kurtarsın
Selamlar
Engin Tatlıtürk
Ha burada teşekkür ederim. Aha hercez şahittur.
Selam ve saygılar.
Sevgili nafiyezübeyde gizli vurguyu tesbit etmiş.
Eser hanım hiç birine inanmamakla keskin bir zeka örneği gösterniş. Çünkü ben, genç adama inanabilirdim bir ateist olsam.
Sevgili üzümkarası'da neden inançlı biri değil mevzuuna takılmış. Şeytan hizmet bekler, sapkınlık yaptırabilmeyı ve asi olmayı ister. İmanlı bir olsaydı kahraman bunları yapabilir miydi? Şetan yaradanı gördüğü için bilir tabii. Ateist ise "Allah yoktur, onu insanlar uydurdu" der. Şeytan inancı çok güçlü insanlarla daha fazla ilgilense de, ilgilenmediği ve ilgilanmeyeceği bir kul olmaz. Cinlerle bile ilgilenir onların da sapkın olması için çaba harcarır. O nedenle yazıda bir çelişki yok.
Nefsimiz ise bir aşamadan sonra kendini İlahleştırır. Ateist olmayan biri sürekli nefsini terbiye halinde olur. En azından onu tamamen azdırıp kendini Tanrılaştırmasına müsaade etmez.
Okuyan ve yorumlayan bütün arkadaş ve dostlarıma ayı ayrı selamı borç bilirim. Allah'a emanet olunuz.
Saygı, sevgi ve baki selamlar.
Kurgu çok güzel ama bir ateist yerine inançlı biri diye başlasaydı daha taşlar yerine oturacaktı diye düşündüm. Yanılıyor muyum ? Ateistin yanında, şeytanın deccalın ne işi var ki ? O daha çok imanlıların peşindedir. Şeytan Yaradanını bilir,inkar etmez. O sadece kibirinden dolayı lanetlenmiştir. ( İlk insan yaratıldığında Rab, tüm meleklerden secde etmelerini istemiştir. Bir tek şeytan: Ben ateşten yaratıldım; Topraktan yaratılana secde etmem diye karşı çıkmıştır). Bu bağlamda ateist şeytanı çoktan geçmiştir. (Ayetin devamını da zaten bilirsiniz .) Helede ıssız bir yerde şeytanın ateistle hiç işi olmaz. :)
Engin Dost, bu detay haricinde konu çok güzel işlenmiş. 9 puan
Harikasınız. Selamlar
(Gecikmişim puanlama butonu yok )
ÜZÜMKARASI tarafından 2/9/2010 8:50:51 AM zamanında düzenlenmiştir.
Onlar gerçek bir insan yaratamaz, benden çalmaya çalışırlar. Unutma onlar senden vaz geçmez. Seni kandırmaya çabalarlar. İstersen onlara secde eder, istersen aklınla onlara secde ettirirsin. Nefsinle değil aklınla düşün.
Şeytan ve deccaldan de büyük olan Nefsim di.
en büyük düsman nefsimiz evet
aklimiz beynimiz inancimiz olsa da nefse yenilmemek icin cok güclü irade lazim evet.
nefsine hakim olani binlerce seytan etkileyemez.
güzeldi.
yüreginize saglik
saygilarimla
evet tek insanoğlu öleceğini bile bile hem gülüyor,çalışıyor,kazanıyor,geçimini sağlıyor...belki yarına çıkmayacağız...bu dünya da yaşarken ölümü de düşünebiliyorsak nefs dizginlenir.hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarsak nefs zaptedilmez..tabi yaradanın varlığına ve vereceğimiz hesap gününe inanıyorsak...