KALAYCI
Eskiden sokak aralarında “-Kalaycı, kalay”, diye bağıran sesler günümüzde nasıl da tükeniyor. El emeğinin, göz nurunun değdiği bakır kaplardaki lezzeti maalesef makineleşen ve hepsi aynı düzende üretilmiş mamuller alıyor.
Hanemize baktığımızda belki de hiç bakır olmadığını rahatlıkla fark edebiliriz. Bir bakır cezvedeki heyecanımız tek varlığımızdır veya! Alıp da kalaylamaya götürdüğümüzde, ateşler içinde çoğu Samet Ustamın elinde gümüş rengine kavuşur bakırımın.
Rahatlıkla söyleyebilme imkânımız var ki kalay ustaları tükenmekte ve git gide yok olan bu bakır tüketiminde kimse de “-kalaycı olacağım” diye bir arzuda değil... ! Bildiğiniz gibi rağbet yok, geçim zaten zor. Ekonomik şartlar başka mesleklere yöneltirken gel de kalaycı ol! Peki, Samet Ustamın eskiye oranla işleri pek de rast değil ama o, bunu severek ve zanaat işçiliğinde büyük bir hazla yapıyor. Mahalle aralarında sokak dolaşan kalaycılar da yok artık. Belki adresini sora öğrenebileceğiniz kuytu bir köşede eski yazıyla yazılmış pek de süssüz “kalaycı” tablosu karşılar sizi. İçinde ya Samet Usta ya Haydar Usta ya Ali Usta… Gelecekte tükenmeye yüz tutan bir meslek “Kalaycılık” …
Gelin de değerlerimize sahip çıkalım!
Bakırın leziz tadı, çocuklarımıza da tattıralım. Bir nebze de olsa kendimizde başlayalım zanaatın inceliğinde, hayranlığımıza bir dil de şu bakır cezve olsun. Ateşin yumuşattığı bakırın parlaklığında buluşalım! Bir bakır kapta bakır kaşıklarımızı tokuşturalım.
28 Temmuz 2009_ SALI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.