İzler, Yaslar ve Yaşlar
İZLER, YASLAR VE YAŞLAR
Bakışlarında soru yoktu artık. Sadece hüzün vardı. Beklemekten yorulmuş bir yüreğin hüznü ve derin sitemi. Sorularınla beraber umutların da tükenmek üzereydi. Ama o bakış delip geçti bağrımı… Söyleyebileceklerini duymayı hem istedim, hem istemedim. Kopuş adım adım başlarmış, ilk adım ne zaman atıldı bilemiyorum. Yaşamdan kopmuş kara gözlerini çevir başka tarafa, görmek istemiyorum.
Kara saçların gibi kara mı bahtın? Yoksa güneşi görmemek için kapattın mı perdelerini, hapsettin mi kendini kendi içine? Çalıyorum kapını, duysana, açsana. Elini uzatsana… Sen kendi yoluna ışık olmalısın ve beni duymalısın. Başka yönlere bakma, yolun ortasındasın. Geri dönme. Sadece yürü, korkma. Yoldaşın, sırdaşın olmaya geldim, beni içeri alsana. Kapıda kaldım, üşüyorum, gece ayaz.
Sahte gülücüklere, sahte alkışlara kanmışsın… Onlarla beraber hayallere dalmışsın. Uyan artık. Hâlâ bekliyorum. Az daha bekler giderim, kalbimi bırakarak. Bana söyleyemediklerini ona anlat bari. Ve sende kalsın, geri gönderme. Başka suallerimiz olmalı, yolları beraber yürümeliyiz. Kendini dev aynasında görenler olsa da arkalarını döndüklerinde ve sana baktıklarında küçülecekler. Bak ve gülümse sadece onlara.
Maziden kurtulabilmek için ne yaptın? Terk etmek isteyip de edemediğinde ne dedin kendine. Seni bırakıp gittiklerinde istediğin bu olsa da acı çekmeyi tercih ettin. Suçladın. Ama gitmelerini isteyen sendin. Gitmeleri gerektiğini biliyordun. Sadece söyleyen ve “ Git! “ diyen sen değildin. Öyleyse bu acı niye?
Kendine idi en büyük yalanların. Veda vakti geldiğinde “ Gitme!” dedin. Yine en büyük yalanı kendine söyledin. Çaresizlik ve imkânsızlıktı seni besleyen. Yaşananları bırak artık geride. Acılar yaşamış olsan da yaşadığın güzel anlar hatırına hakkını helal et geçmişe. Ve sar artık yaralarını. Deseler ki “ o kadar kolay olmamalı, geçmiş bizden hesap sorar. Biraz bekletip sonra affedelim.” Sen aldırma onlara. Demlenmeye bırakıp, acıların dibe oturmasını beklerken sızıların artar. İlişkiler sürüp giderken dikkat edenlerden isek, kırmaktan çekiniyor isek, acı çektiğimiz zaman bir dakikayı, bir günü bir yıl gibi, on yıl gibi yaşayabiliriz. Sen de yaşadın, gözlerinde okudum. Acının karasıydı gördüğüm.
Yaşama tutunmaya çalışırken, elinden geleni yaparken birden kendini bir boşlukta bulabilirsin. İşte o anlarda zaman geçmek bilmez. Takılıp kalırsın o anda. “ YAS” lanınca aynı zamanda “ YAŞ” lanıverirsin. Ama yenilenme zamanın gelecek elbet. Yeniden çiçekler açacak gülüşlerinde, gönlünde.
Hâlâ büyümedin mi? Bunca ayrılığa karşın… Neydi istediğin? Yeniden sor kendine. “ Aşk”a âşıktın sen. Her gelende gördüğün, görmek istediğin; bulduğun, bulmak istediğin aynıydı. Sen bir rüyada idin. Bir gün uyanacaksın. Yaslarını bırak artık, unut. Beraber büyüyelim, beraber yaşlanalım. Gözyaşlarımız mutluluktan olsun, silelim karşılıklı…
Kalk, geldim kapına, çalıyorum, açsana. Uyan artık… Vakit geldi. Elimi tutsana. Az daha bekler giderim. Yoksa beklediğin bu mu yine? Peki, öyle olsun. Gidiyorum. Hiç olmazsa kalbimi al yanına. O anlatır sana. Yağmurlu bir gecede, bir umut trenine binip gideceğimi biliyor.
Gecenin bir yerinde bir yalnız adam
Ve başka bir yerinde bir kadın,
Uzatmış elini umuda…
Önünde madde madde serilmiş bir hayat
Sessizlik hâkim sokaklarda
Ruhların çığlığı sarmış her yanı,
Bekliyor yolculuk saatini…
Seni de bekleyeceğim istasyonda. Belki gelirsin, belki de gelmezsin… Biraz bekler giderim. Haberimi alırsın birilerinden. Yine de gel, geç olsa da bekleyeceğim gittiğim yerde. Gel, uzak da olsa, yakın da olsa… Silinsin izler, bitsin yaslar, kurusun yaşlar…
Müşerref ÖZDAŞ
02.02.201
YORUMLAR
"Yaşama tutunmaya çalışırken, elinden geleni yaparken birden kendini bir boşlukta bulabilirsin. İşte o anlarda zaman geçmek bilmez. Takılıp kalırsın o anda. “ YAS” lanınca aynı zamanda “ YAŞ” lanıverirsin."
İz bırakan sevdalar,ayrılık,hüzün...
Yaslanıp kalırsan,yaşlanırsın da
ve yenilenmemek değil mi yaşlanmak...
Selam,saygı.