SABAH DÜŞLERİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sabahın ilk ışıkları…
Çiğ düşmüş çimenlerin üzerine, tane tane ve özenle. Yakınlıklarına rağmen, saygıda kusur etmemek için, bir o kadar uzak durmuşlar birbirlerine. Dudaklara düşen öpüşler gibi. Taşıyor çimenler kanatlarının üzerinde, her bir çiğ tanesini. Aşkın ağırlığına inat.
Sabahın ilk ışıkları…
Kuşlar sessiz. Bir neden olmalı susmayı tercih etmelerinde. Biri söylesin bana, neden kuşlar vazgeçmiş bu sabah cıvıltılarından? Dünya susmuş kuşlarla el birliği edip. Her şey uykuya heves ettiriyor yeniden.
Sabahın ilk ışıklarının pencereden girişinde, son dem uykulara dalışlar. Yorganı yüzüme çekerek, direniş başlattım uyanmaya. Biraz daha sokulsam koynuna. Biraz daha ısınsam teninde. Gitmesek hiçbir yere.
Emekliliğimizi istesek bu genç yaşımızda “aşk haddi”nden. Ya da sevda malullüğü maaşımız bağlansa bir yerlerden.
Birlikteliğin tadı dolsa odamıza, yatağımıza. Yastığımıza geçse aşkımızın resmi. Yüzümüze yastığın kıvrımları iz bırakmasa. Tembelliğin tadını çıkarsak, günün ilk ışıklarında.
Sen olsan gecelerimde olduğun gibi, günlerimin içerisine de nakşolsan. Acıkmasak bile. Duyulmasa hiç karnımızın gurultusu. Tek telaşemiz biz olsak, birlikteliğimiz olsa. Nazarlar hep hayra dâhil olsa. Ayrılık korkuları sarınmasa iç fanilamız gibi tenimize.
Sabahın ilk ışıkları…
Düşlerin en güzelini anlatsak birbirimize.
Desem ki gülümseyerek: “düşümde seni gördüm. Bir dere kenarında diz çökmüş, dalgın bekliyordun. Su akıyordu berrak bir huzurla. Suyun akışında düşüncelerin akıyordu. Beyaz kloş eteğimi giymiştim. Üzerimde sevdiğin o kırmızı bluzum. Yanına geldiğimde gülümsedin önce ve sonra sitemle başını yana çevirdin. “Nerede kaldın? Görmüyor musun su nasıl hızla akıyor. Geldiğimde elimi soktuğum damlaları bulmak ne kadar zor artık.” deyiversen. Uykum kaçıverir o dakika düşümden çıkarım. Gözlerimde iki damla birikiverir o zaman. Bana küstüğünü anlar gözlerim. Sana birikir pınarlarım damla damla. Sonra sen de üzülürsün, düşümde üzülüşüme.
Sabahın ilk ışıkları sevgilim…
Bırak akan suyun hesabını bile muhasebeciler tutsun. Ne işimiz var bizim hesaplı kitaplı aşklarla…
Sabahın ilk ışıkları Yûsuf’um…
Çek yorganı sende başına. Bırak akacaksa aksın önümüzde akmaya kararlı ne varsa. Güzelliğinden başka bir şeyine bakmak zorunda olmadığımız ırmaklar, akıp gitsinler. Irmağın yüzüne yansısın ayışığının gölgesi ve içine aksın sevgiye dair yaşanacak ne varsa buluşmalarında.
Sabahın ilk ışıkları…
Birazdan gökyüzü mavi entarisini de giyer. Sonra güneş soldurur maviliğini. Rengi atar, beti benzi solar gökyüzünün. Yine bembeyaz bir gelin olur göğün bize aşina yüzü.
Sen varsın ya… Ne güzel senin gündüz vakti düşlerinde karşılamak sabahı.
Sabahın ilk ışıklarında kur yalandan yan yana hikâyelerimizi. Akşam olduğunda sözü var hayatın, yıkacak yeniden gerçeğe dair ne varsa önümüze koyarak… Sabahın ilk ışıklarında kilitledim kalbimi, gülüşlerimi. Geceler sensiz hiç olmayacak…
YORUMLAR
Birazdan gökyüzü mavi entarisini de giyer. Sonra güneş soldurur maviliğini. Rengi atar, beti benzi solar gökyüzünün. Yine bembeyaz bir gelin olur göğün bize aşina yüzü.
Sen varsın ya… Ne güzel senin gündüz vakti düşlerinde karşılamak sabahı.
kırmızı kurdelayı hakedecek kadar güzel bir yazı okudum sayenizde. tebrikler.
hoş ve ilginç betimlemeler şiir tadı vermiş yazınıza. teşekkürler yüreğinize ve dilinize.
bu güzel yazını bana ilk sesli okuduğunda çok etkilenmiştim...
ama sesli dinlemekle yazıyı okumak farkılıdır bilirsin...
bennnn çokk beğendimm çokkk...çokkkkkk...
kız sen benim içimimi okuyorsun yoksammmm..(((:
anlatımın öyle sürükleyici ki...işte bu dedirtiyorsun ve gel devam et sen bu işe ...iş edin derimmm ...işin bu olsun derim...güzelliğim benim...
öncelikle yazdıklarımın dostlukla alakası yok...ınan bana nefis bir yazı olmuş...bilirisin ki bende düz yazıya daha yatkınım...ve çok beğenmeden de beğendim demem...ellerine sağlık...
iyiki varsın portakal çiçeğim...