Elveda
Balkona çıktı. Gökyüzü masmavi. Karşısındaki denizden hafif bir rüzgar esiyor, denizin kokusunu getirerek. İçindeki kıpırdanmaya engel olamadan ölümün acı tatlı sarhoşluğunu hissediyor ruhunun ta derinliklerinde. Güzel olduğu söylenen şu dünyaya "elveda" diyebilir miyim, diye düşündü. Derin derin nefes alıp balkonun parmaklıklarına çıktı. Dengesini sağlayıp ellerini iki yana açtı ve kafasını gökyüzüne kaldırdı. Anlaşılmaz bir uğultu kulaklarında yankılanıyordu, martı çığlıklarıyla karışık. Yeter artık! Hayat, seni hayatınla baş başa bırakıyorum, deyip kendini beşinci kattan aşağı bırakıverdi. Hayalleri, üzüntüleri, sıkıntıları ve hiç tadamadığı mutluluk da peşinden...
Bir "hiç" olarak yaşadığını düşünüyordu. Sevgiden yoksun. Belki de sevgiyi öğretmedikleri için. Sokakta yaşayan bir sarhoşun neşesine muhtaç, yeni bir ayakkabısı olan bir çocuğun sevincine hasretti. Bitmek bilmeyen sorular, sorunlar içinde nefes almak onu hayli bunaltmıştı. Anne ve baba desteği de olmayınca. Trafik terörüne kurban iki hayat... Yıllar önce kaza haberiyle sarsılan ruhu hâlâ depremlerde. Onları özlüyordu ve bu yüzden serüveninin sonuna yaklaştığını hissediyordu.O gece, rüyasında, kendini bir ormanda görmüştü. Sık ağaçlar arasındaki küçük bir kulübenin önünde yere yatmış, üstündeki kurumuş yaprakları temizliyordu. Ayağa kalkıp kulübeden yayılan ve gözleri kamaştıran ışığa doğru yürüyordu. Kulübenin kapısı açıktı ve sanki onu çağırıyordu kulübe. Ellerini gözlerine siper edip içeriye adımını attı.
O anda uykudan uyanmıştı. Bu rüyayı kendince yorumlamaya çalıştı ve bir cevap buldu sonunda.Balkona çıktı.Gökyüzü masmavi.Karşısındaki denizden hafif bir rüzgar esiyor, denizin kokusunu getirerek.Sonrası....Sonrası yok artık. Bir hiç olarak yaşamaktansa sevdikleriyle buluşacaktı. Ve mutluluğu yakalamak için....
(1997)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.