- 645 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇETİN DOĞANLAR YAŞARKEN YUMUŞAR MI?
Sözlük anlamına baktım, “çetin” ne demek diye.
Sert, haşin, yaklaşılması zor gibi anlamları varmış…
Doğarken içinde bulunduğu çevre, ya da doğuştan sonra yetiştirilme tarzından dolayı çetinleşmiş insanları düşünün. Sert mizaçlı, kendi doğrusundan başka doğru olabileceğini anlamayan, bilmeyen ve kabullenemeyen bir kişilik. O’nun doğru olduğuna inandığı esasların dışında olan ve yaşayanları, insan olarak bile kabul etmeyen, onların da bir takım hak ve hürriyetlerinin olabileceğine ihtimal dahi vermeyen bir yapı. Kısaca buna çetin doğmuş bir insan yapısı demek mümkün. Böyle yapıdaki bir insanın eline imkan geçmişse, emrine insanlar verilmişse ve elinde fırsat ve silah da varsa, artık ondan güçlüsü ve tehlikelisi yoktur.
Böyle çetin doğan birisi, kendine verilen bu imkanları kullanırsa, kendini dünyayı değiştirmeye namzet biri olarak görmeye başlar. Artık onun için, kurumların itibarı, insanların hak ve hürriyetleri, insan hayatı, tarihi eserlerin değeri, ülke kaynaklarının harcanması, gibi kavramlar yoktur. Varsa yoksa, kendisi gibi düşünmeyenlerin ve yaşamayanların ne pahasına olursa olsun yola getirilmesi ideali vardır. Bunun için yapmayacağı şey yoktur.
Faraza böyle çetin doğan birisini bir üniversiteye başkan yapmış olsanız, artık orada ilim irfan, eğitim öğretim gibi şeylerin yok edilmesi pahasına, aklındaki insan tipinin hayata geçirilmesi için kanun, yönetmelik, hak, hukuk gibi şeylerin hiç önemi kalmaz. Kendi idealinin gerçekleşmesi esastır. Böyle bir üniversite, kendisi gibi yaşamamış, ama yaşayışı ve birikimiyle insanlığa ışık olmuş birisinin ismini almışsa, önce bu ismin kaldırılması için mücadele verir. Bu isim, Mevlana olmuş, Hacı Bektaşı Veli olmuş, Ahmet Yesevi olmuş, hiç ama hiç önemi yoktur. Derhal değişmesi gerekir. Burada çetin doğanın kendi sahip olduğu fikirler öğretilmelidir. Bu fikirlerin doğruluğu yanlışlığı dahi tartışılamaz.
Çetin doğanlar yaşarken yumuşayabilirler mi?
Tarih sayfalarını çevirdiğimizde bir çok örnek görüyoruz:
Mesela Firavun da çetin doğan birisi idi. Toplumu kendi istediği şekle sokmak için ne zulümler yaptı. Dünyaya piramitler gibi kazıklar diktirdi. Onun yaşarken yumuşaması için Allah Resulü Hazreti Musa, çok büyük çabalar harcadı. Ama muvaffak olamadı. Kızıldeniz’in, ordusu ve kendisi üzerine kapanmaya başlaması ile birden bire yumuşadı ama, artık geç kalmış, bu yumuşama işe yaramamıştı. Bu gün müzelerde secde halinde kalıntısı ibret olarak durmaktadır.
Mesela Nemrut… O da çetin doğmuştu. Çok çabaladı, insanlığa kendi tanrılığını kabul ettirmek için. Dev ateşler yakıp kendisine gerçekleri haykırmaya çalışan Halil İbrahim Peygamberi bu ateşte yakmaya kalkıştı. Nice zulümler işledi. Ama Allah’ın kendisine musallat ettiği bir sivrisineğe mağlup oldu. Kafasını parçalattırarak öldü gitti. Gerçekleri değiştirmeye muvaffak olamamıştı. Ve de yaşarken gerçekleri anlayıp yumuşayamamıştı.
Ama bazıları da çetin doğmuş olmalarına rağmen yaşarken yumuşamaya muvaffak olmuşlardır. Bunlardan bir tanesi de, Hazreti Ömer’dir. O da çetin doğan birisi idi. Allah düşmanı idi. Kızlarını diri diri gömen bir zalim idi. Başkasının hiçbir fikrini kabul etmez, aklındakini hayata geçirmek için çabalardı. Ama bir gün kendi fikirlerin dışında fikirler aşılamaya çalışan Allah Resulü Hazreti Muhammed’i öldürmek ve fikirlerini yok etmek için giderken, Allah’ın ayetlerini gayrı ihtiyari de olsa duydu, katı ve çetin kalbi yumuşadı. O çetin doğmuştu ama, yaşarken yumuşamaya muvaffak olmuştu. Sonraki yaşantısında, yaptıkları 1500 senedir hala dillere destan bir insanlık abidesi olarak anılmaktadır.
Zamanımızda da çetin doğanlar mevcuttur.
Diliyoruz ve dua ediyoruz ki, yaşarken gerçeği görsünler, yumuşasınlar, düşünce yapılarındaki çetin yanlışların farkına varsınlar. Değiştirmeye çabaladıkları inançların, insanlığın ihtiyacı olduğunu ve asla bunların değiştirilmesinin mümkün olmadığını, değiştirmeye kalkanların akıbetlerinin ne kadar elim olduğunu görsünler ve kendilerini bu yanlıştan kurtarsınlar…
Ancak bunun da bir hidayet meselesi olduğunu unutmamak gerekir.
ekremsama