- 1137 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İbretlik Yaşananlar
İbretlik Yaşananlar*
* Olay Kırşehir- Kaman’ ın bir köyünde anlatıldığı şekilde yaşanmıştır.
Sonbaharın sonları yaklaşmakta. Güneş ışıkları gönülsüz gönülsüz etrafı aydınlatıyor ama ısıttğı söylenemez. Duvar dibine çömelmiş köylüler güneşe bakan tarafta sigara içip yarenlik ediyorlar. Köylünün işlerinin en az olduğu günlerden biri.
Köyün hemen alt tarafından karşı köyleri kasabaya bağlayan bir yol geçmekte. Tozu eksik olmaz bu yolun. Her araba geçişinde adam boyunu geçer toz bulutu. Hele rüzgar varsa.
Telaşla yürüyen birinin yaklaşmakta olduğunu gördüler hep birlikte. İçlerinden biri atıldı ön tarafa hemen.
Oğlum yapma, yeter senin densizliklerin dedi ak sakallı ihtiyar.
Sen karışma dedi, genç irisi delikanlı. Şurada biraz eğlenelim değil mi?
Diğer köylüler de homurdanarak bir şeyler söylediler ama delikanlının ipe sapa gelir tarafının olmadığını da biliyorlar.
Yan taraftaki odun yığınından bir lobut seçti kovalaklık eden delikanlı.
Göz ucuyla, biraz da küçümseyerek kalabalığa dönerek baktı.
Şimdi gidiyorum, bu sopa biraz sonra ne işler görecek hep birlikte göreceksiniz. Siz oturun ve keyifle izleyin. Ancak sopa inip kalkıyorsa mesele yok, durduğu zaman gelin diyerek tembihledi ve kendilerine yaklaşmakta olan yabancıya doğru koşar adım gitti.
Her zaman ki zevzekliğini bildikleri için kimse yerinden bile kalkmadı. Sadece beklemeyi yeğlediler.
Biraz sonra bir patırtı koptu ama ne patırtı. Gerçekten de sopa bir iniyor bir kalkıyor. Epeyce de sürdü doğrusu. Merak içindeki köylüler pür dikkat bekliyorlar delikanlıyı. Her zaman ki gibi bire bin katarak anlatmasını. Az sonra üstü başı yırtılmış birinin kanlar içinde kendilerine yaklaştığını görürler. Önce pek hayra yormazlar ama; o da ne! Bizimkisi değil mi gelen. Herkeste bir şaşkınlık. İçten içe de bir sevinme ki sormayın. Delikanlı perişan bir halde geldiği gibi söylenmeye başlar;
Yazıklar olsun size, sizin gibi insanlara, size güvenip yola çıkanlara… daha neler neler.
Höst dedi ihtiyar; höst ulan. Sen değimlisin bize sopa inip kalkıyorsa mesele yok bakın keyfinize diyen. Oğlum biz de buradan sopanın sürekli kalkıp indiğini gördük. Köylülere dönerek;
Değimli arkadaşlar diye de tasdik ettirdi.
He ya öyle oldu valla. Hepimiz gördük sopanın inip katlığını.
Bir taraftan da ufak ufak gülmeler başlamıştı ki; delikanlı söylene söylene uzaklaşmaya başladı.
Nerden bilirdim ki adamın bu kadar kuvvetli olacağını. Daha bir sopa vuramadan elimden aldığı gibi sopayı kırılmadık yerimi bırakmadı. Sizden de yardım gelecek diye boşuna bekledim. Utanın, utanın diyerek uzaklaşırken arkasından kahkahalar arasından ;
Sopa inip kalkıyordu, sopa inip kalkıyordu diye kulaklarını tırmalayan seslere aldırmadan evinin yolunu tuttu.
Gün görmüş ihtiyar köylülere dönerek; “evdeki hesap her zaman çarşıya uymaz” dedi.
Güneş de artık arkasında bir kızıllık bırakarak kaybolmaya yüz tutmuştu, evlerinin yolunu tutan köylülerle beraber.
Çanakkale 07/02/2010