3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1703
Okunma
Nehre düşmüş yaprak gibiyim. Mecburi yolculukların pençesindeyim. Hayallerinle avunmak vardır, şu hayatta sadece.Bilmemki, Bazen tutunmak isterim kalbine. Ama ne fayda, ayrılık beni çoktan beni denizine düşürmüştür. Yüklemişsin sırtıma ayrılık acısını, ve de buseni. Beklerken bu yürek ay karanlığa boğmuştur beni. Gitme vakti gelmiştir. Kalbinden tutuşturmuşsun elime bavulumu, yollarsın beni şu gönül dağına. Şu zoraki tebessümler. Gülerken ağlamanın ne demek olduğunu benden başka kim bilebilirki. Ayrılık başlı başına bir ölümdür.
Bunu hiç bir doğa olayı örtmez. Çoğu insanlar derki yaşanır ancak doğru derler. .Gün geldi, vakit tamamdı. Gönül limanına götürdün. Bavulumu verdin elime. Karanlıktı korkuyordum. Mecalsiz sallanan ellerim havadaydı. Gözyaşlarım kirpiklerime zoraki tutunmuştu. uzun satırlar yazacak kadar yaşanmışlıklarımız olmadı elbette. Ama en çok hüzün yakıştı bize. Yaşadıklarımıza nokta koyma vakti gelmişti elbette, ama koyamadıkhep virgülle geçiştirniştik. hep hayallermize ’mesela’ mesela derdik. ihtimaller üzerine kurduk düşlerimizi. Gerçekleşemeyeceğini bile bile......
Yürek yangınlarımızı aldık elimize düştük yollara. Bütün çıkmaz ları gezdik. Kendimle aradım seni. Uzatamadım ellerimi sana. Tutamadım yürek yangınını. Bir off çekmedikmi uzayan mesafelere. Ürktük mesafelerden. Hoşçakal zamanı geldi artık sevgilim. Limandan uğurladın beni. bıraktım bedenimi yüreğinin denizine. Gitmeden hoşçakal dedim ey sevgili. son gemi kalkıyor bu akşam limandan.
seni seviyorum.