- 9635 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Gül Yüzlü Sevgiliye 16
Issız gecelerde titreyen, bir yanı yetim, bir yanı öksüz yüreğimle sevdim seni. Ben seni görmeden sevdim. Beni hakiki sevdama ulaştıracak olan gerçek yolu gösteren sevdamın adı sensin. Bu hasret ve aşkına susamışlığım ne zaman bitecek.
Ellerimde güller ile hayallerde seni beklerken görürüm kendimi gül yüzlü sevgili sultanım. Hayallerde senin gül kokunu alıp yandım. Medine de hicret sabahı yolunu beklerken gördüm kendimi seni özlerken. Ebu Bekir binmişti deveye ve sen yürüyordun Medine sokaklarından o mübarek devenin Mescidi Nebevi’nin yerine doğru yürürken.
Hayalde olsa, düşte olsa değdir gözlerini gözlerime efendim. Sevmeyi senden öğrendim, Yunus Emre’nin yaratanı yaratandan ötürü sevmesi de senden öğrendiği ve seni sevdiği içindir yaratılan her şeyi sevmesi. Sevilmesi gereken her şeyi senden öğrendik biz ya rasülallah.
Bizi hakikate götürecek hayat suyunu içtik senin sevgine ve sana sevgimize mazhar olup, aydınlık yolun yolcuları olduk. Ya da en azından öyle olduğumuzu zannediyoruz. Şefkat ve merhamet seninle mana buldu. İnsanlar arasındaki kin, nifak ve düşmanlık duyguları sembolize eden buz çölleri seninle eridi ve biz çölleri senin tebliğ ve ilhamların ile aştık. Sevgi iklimi senin sayende yeniden yeşerdi ondört asır öncesinde gül yüzlü sevgili!
Bahar yüzlü insanlar öğrendik onlar sana öylesine bağlıydılar, bir dediğini iki etmeyen insanlardı onlar etrafında pervane, ne sevgi ve iman dolu insanlardı onlar, imanları uğruna her şeylerini feda edecek kadardı sevgileri. Onlardan biri olmak isterdim her emrine amade. Senin zamanında yaşayıp seni görmek dünya gözüyle, o güzel ve fedakar insanları görmek isterdim.
Seninle birlikte ibadet etmenin huzuruna ermek, seninle kaybetmiş ve günaha girmiş günlerime ağlamak, seni görmek ve seninle yaşamanın sevinciyle tebessüm etmek isterdim. Seninle aynı sofrayı paylaşmak ya da hiç olmazsa aynı odanın farkı sofralarında, ya da aynı evin diğer odalarından birinde benim verebildiğim bir davetin sofralarında olmak isterdim canı gönülden gül yüzlü sevgili!
Ama en çok seni, seni görmek isterdim. Veysel Karani sabrı ve sevgisiyle büyüttüm sevgimi, hasreti ve hüznü yoldaş ettim kendime. Yemende çöllerinde sana esen yeller gibi esen Veysel gibi Balıkesir dağlarında bende sana estim. Gül yüzlü sevgili ben seni görmeden sevdim. Ecel kapımı çalıp geldiğinde, ansızın kim bilir ne zaman nerde, yalancı dünyanın hangi kuytu köşesinde, sana sevgimi ve bağlılığımı söyleyeceğim ve Allah’ım Muhammed Mustafa’ya salat ve selam olsun diyeceğim. Çünkü gül yüzlü sevgili sultanım ben seni çok sevdim. Sevgili önderim ben seni görmeden sevdim.
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
YORUMLAR
Ünlü bir şiir bu size ait olduğunu bilmiyordum. Üstelik bazı yerleri değiştirilmiş. Eğer orjinalinden değiştirip yazdıysanız çok ayıp. Emeğe saygısızlık, hazırcılık...
Eğer size ait şiirden nesir olarak yeniden yazdıysanız özür dilerim.
Ben Seni görmeden sevdim...
Ben Seni görmeden sevdim...
Yorgun gecelerde titreyen bir yanı yetim, bir yanı öksüz yüreğimle sevdim seni.
Ey gönül bahçemde büyüttüğüm Nazlı Çiçek...
Ey sevdamın adı, aşkın gerçek anlamı...
Bu hasret bu gurbet söyle, söyle ne zaman bitecek...
Ben Seni görmeden sevdim...
Yolunu gözledim bir Medine sabahı.
Ellerimde güller, güller ki kokunu aldığım...
Kokunu alıp yandığım, yanıp yanıp ağladığım...
Ben seni görmeden sevdim...
Gözlerini gözlerime değdir Efendim.
Ellerini ellerime...
Sevmeyi Senden öğrendim ilkin...
Sevilmesi gereken her şeyi Senden...
Şefkat seninle mânâ buldu.
Buz çöllerini Seninle aştım...
Ab-ı hayat sundun sıcak ikliminle...
Gözlerini gözlerime değdir...
Ellerini ellerime Efendim...
Ben Seni görmeden sevdim...
Bahar yüzlü insanlar bildim etrafında pervane...
Onlardan biri olmak istedim hep.
Her emrine amade...
Seninle yaşamak...
Seninle ölmek...
Seninle ağlamak...
Ve Seninle tebessüm etmek...
Aynı sofrayı Seninle paylaşmak istedim.
Ama en çok Seni, Seni görmek istedim.
Göremesem de,
Ben Seni görmeden sevdim...
Veysel Karani sabrıyla büyüttüm sevgimi...
Hüznü yoldaş ettim...
Kâh yeller gibi estim Yemen'de...
Kâh Mecnun gibi düştüm çöllere...
Bil ki, ölüm kapımı çalıp geldiğinde,
Ne zaman, nasıl, kimbilir nerede,
Ben Seni görmeden sevdim
Ben Seni görmeden sevdim...
Rüyalarım var Sana dair...
Özlemlerim var Sana...
Al yüreğim Senin olsun Sultan'ım...
Uyandır beni Aşk'a...
Ey Gül-i Vefa...
Ey Rahmet Sağanağı...
Yağmur yağmur, tane tane düştünde gönlüme,
Kurak topraklarım hayat buldu gelişinle...
Ben Leyla çölünde seraplar gördüm çok zaman...
Boş hülyalara daldım, kayboldum...
Su içtiğim pınarlara ateşler dokundu...
Ben aşkımın hicranını sırtımda taşıdım...
Ben Seni görmeden sevdim...
Seni görmeden seven milyonlarca sevdalı gibi...
En berrak duyguları besledim Sana...
En nadide hisleri...
Gel Efendim, al götür beni uzaklara...
Düşmeden gülün tuzaklara...
Gözlerimde yaş akar durur...
Bu ayrılık beni yakar vurur...
Gözlerini gözlerime değdir...
Ellerini ellerime Efendim...
ÜZÜMKARASI tarafından 2/6/2010 10:26:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
feyzullah924
Hz muhammed S.A.V. olunca konu veysel karani hasreti gelir akla, görmeden sevdiğimiz gelir. o nun tebessümü gelir. misafir perverliği ve hiç bir isteyeni geri çevirmediği gelir. insanları sevmesi ve sevgiyi öğretmesi gelir. dünya hayatımızı kurtarmak için geldiği ve insanlığa sıratı mustakımi göstermek için geldiğinden bahsedebiliriz. medinede beklendiği ve mekke de huzur bulamayıp medineye hicreti gelir dillere. sevgi ve şefakati onun gibi yaşamak düşüncesi gelir. çok hoş görülü ve düşmanını bile affedebildiği gelir.
sahabenin onu çok sevdiği ve müminlerin bir dediğini iki etmedikleri, müşriklerin bile yalan söylemediği, güvenilir olduğu için ona muhammedül emin dediği gelir aklımıza.