- 689 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
yaprak dökümü
Dostluk üzerine kurulmuş arkadaşlığımın yanı sıra ,
Aşklarına duyduğum saygıdan arta kalan bir anekdot benden
Sağlığım keyfim yerinde bir akşam üstü p.c. adresimi bilen arkadaşlarım hatta
Derken senede bir tatil kaçamağı yaptığımız bizimkiler artık onlar
Aile dostum gibi kendini bilen dörtlüyüz biz
Ne güzeldir ki netten karşılıklı görüşme yapıyoruz aklımız Bursa sahil kıyılarında
yüreklerimiz balkondaki kurulu çilingir soframızda
işte bu diyorum istediğim hayat
yaşanılası
sonrasın da
içinde dostluk barındıran hatırası …
ilerleyen konuşmalar- sorgulamalar sonundaacı gerçekler Rahşan arkadaşım ve sevgilisi İlhami birbirlerinin telefonunu açmıyor
neden açmasın ki
sorun yaşanıyor belli ki
Metin diyor
beni de aramıyor Dilşah
beni de diyorum
ama sonra boşver onlar birbirini arasında bizi de ararlar diyorum
hayır
Dilşah’la la görüşmüyorlar
Bitti diyor
Hadi canım demekle geçiştirmeye çalışıyorum
Bakıyorum durum ciddi
Gerçekten diyor İlhami
İkisini de görüyorum ekranda
Bir dışarı çıkayım geliyorum diyor
Gözleri sulanıyor sanki
Arkadaşını başkasının kollarında gördüm diyor
Ben böyle mi görecektim diyor
Metin de aldatmış hepimizi kalıbının kızı değilmiş o*** çıktı diyor
Yok canım arkadaşıdır diyorum
Aslında biliyorum
Ama bu kadar ileri gidebileceğini iki adamın da koynuna girebileceğini almıyor aklım ve kadın yüreğim
Evet İlhami vardı hayatında biliyordum en saklı yanlarıyla
onun benim özelimi bildiği gibi saygı duyuyorduk birbirimizin hayatlarına
Diğeri karşılıklı oturabildiği-konuşabildiği diye düşündüm hep
Yine de bu yıl son tatilimizde İlhami’yi hep uyarmak istemiştim
Kaç kere geldi ağzıma yutkundum; iki insanın arasına girilmez ki karı kocaydı onlar resmi nikahları yoktu sadece
neyse
söylemedim işte ama
bu insanlar çok iyi kalpleri temiz –
Vicdanı sızlayabilen-anılarına sadık –masum yürekleri olan
Haramı helali ayıran insanlar
Kıyamıyordum o yüzden İlhami’ye Dilşah telefonlarda saatlerce annemle-ablamla konuşuyorum diye yumuşatıyordu ortamı
İlhami kızıyordu
Bu sefer anladı-anlayacak diyordum içimden hep
Ama kışa kadar sürmüş yine de baksana kasımın onu
Hemen olayı anladım ama bilmemezlikten gelmeye çalıştım.
Sevdiğini sanmıştım hiç beklemezdim diyor ikisi de
Ben de seni çok seviyor o vazgeçmezdi senden öyle biliyorum dedim
Öyleydi ama tutarlı bir evlilik de olsa hayatında özeliydi İlhami onun
Nasıl vazgeçti bu duruma geldiler
Hala anlayabilmiş değilim aslında
O gece yazıştık biraz netten ben çıktım
Uzaklaşıp kafamı toplamak istedim
İnanmak istemedim ben bile
Ortada bir sevda masalı var çünkü
Bitmiş olamaz
Yazık yani
Kıyamam hem aşka hem Dilşah’a hem İlhami’ye
İlhami’nin gözleri doluyor da arkadaşım Dilşah hiç mi acı çekmiyor vazgeçtiği için
Vazgeçmek daha yürek kanatıcı değil mi aslında vazgeçilmekten
Karar vermek dünyanın en zor meselesi değil mi severken
Hemen aradım Dilşah’ı defalarca yanında olmak istedim
dönmedi bana –aramadı sormadı
anladım ki; ben ona İlhami’yi hatırlatıyorum
Beni de sildi bu yüzden
Olsun canı sağ olsun
Ertesi gün p.c. açtığımda küçük bir not
İlhami bugün Eskişehir de görüşmek istersen
Numarası altta
Bu kadar ne bir rica ne gel ne git
Gurura bakar mısın İlhami de
Düşündüm ikisinin meselesi çözsünler araya girilmez
Sonra dedim ki
İlhami’nin evinde kaldın sen
Adam seninle sofrasını paylaştı
Evini açtı,yatak açtı, bir dediğimiz iki etmedi
yüreklerini ortaya koydular
en saklı yanlarını paylaştılar
diğer adamlara karşı göz kulak oldular
erkek sineklerden bile kıskandılar
haklarını nasıl öderiz biz
diye düşündüm
ve bana düşeni yapma sırası gelmişti şimdi gitmeliyim
acısını dinlemeli
yüreğine olabildiğince su serpmeliyim
dost canlısı kimseler için dünyada nadir kalmış insanlık için
oturup bir kahve içmeliyim
en doğru olan bu benim için
Dilşah görse bizim ilişkimizi kurtarmak sana mı kaldı
dese ben attım onu bırak gitsin dese
düşüncem bundan işte
ama yok benim vicdanım el vermedi
öylece onu Eskişehir’e gelmişken bir başına yaralı
tel açtım önce şimdi gördüm notunu
arabamı satmak istiyorum da müşteri gelecek çıkabilirsem dedim
ısrar etmedi sen bilirsin dedi
hala onurlu gururlu
kendimden utandım kapattım hemen hazırlanmaya koyuldum
4 ‘de gideceğim Eskişehir den dedi
Saatlerle yarıştım sanki zaman hızla geçiyordu
Neyse attım kendimi kapıdan dışarı şimdi çıktım
Eskişehir de nereyi biliyorsun geliyorum dedim
Çünkü onlar Bilecik ‘li biz Eskişehir’li ortak Bursalı -yız
Hiç Eskişehir’de görüşmedik daha önce
Serdivan’a gelir misin dedi
Tabi dedim
Hızlı adımlarla yürüyorum
Duştan yeni çıkmışım saçlarım hafif ıslak
Alnımda ter –yüreğimde ser
Gittim
Son masada tek başına
Alışmamışım ki onları birbirinden ayrı görmeye
Yürek yıkıcı, dudak bükücü
Yanına geldim elimi verdim öptü çekinerek usulen
benim alnım terli onun yanakları ıslak
böyle başladık konuşmaya
bütün yolar sevgiye çıkıyordu
yaşanmış sevdalara-unutulmayacak aşklara –sarılamayacak yaralara
hak edilmemiş liklere
hak edecek ne yaptım ben Rahşan’a Hülya dedi
yürek paralarcasına
sevdin dedim
sevdin
ama oda seni seviyor
senden vazgeçmeyecekti böyle konuşuyorduk dedim
evet dedi
bana da öyle diyordu
inanmıştım ona
bir gün başkasıyla evlenirsem bile senin çocuğunu doğurmak istiyorum diyen bir insan nasıl o kişinin evine gitti
dedi
bilmiyorum kadın yüreği yapmaz dedim
seninle yaptıkları rol olamaz ben şahidim dedim
oturacaklardır arkadaşıdır dedim
hayır dedi yanağından öperek girdiler içeri
ben gördüm hülya dedi
dizlerim tutmadı yığılacaktım dedi
daha öncesinde de konuştu benle ağabeyim görmüş bizi birini gönderecek konuşacak senle dedi
sadece arkadaşız de paylaştıklarımız anlatma dedi bana
inanmak istedim ona bir zarar gelmesin diye sustum dedi
bana kendi eliyle komplo kurdu hülya dedi
sonra çocukla çektim konuştum
ben bir haftadır buradayım belki bitti der Rahşan benle konuşmak ister diye
ama tel. bile açmıyor dedi
sen ne iş yaparsın dedim adama Rahşan la nesiniz dedim diyor
benden daha iyi olsa içim yanmayacak
git dr. Bul –av. Bul.- mühendis bul-
git ben şöforum dedi o okudu
ama barda güvenlikçi biriyle yapma 11 yılımı verdim ben sana
artık evleneceğiz diye son model eşya temin ediyorum ona
en iyisine layıktı gönlümce
bunu niye bana yaptın diye ağladı
erkekler de ağlar ewet
eh Rahşan nasıl yaptın hakiketen
ikisini niye idare ettin
söylesene niye aldattın İlhami yi
yazık değil mi en sevdiğin adam mahvoldu
çünkü o cin fikirli bir insan değildi
bir yudum bir şey alsa paylaşmadan yemeyecek-içmeyecek bir insan
aileci-evine düşkün bir adam olacaktı
ben senin adına da üzülüyorum arkadaşım
kaybettin
adam senin kıçına pantolon almış- harçlık göndermiş
senin yaptığına bak
neyse
bunlar beni ilgilendirmez
haddime düşmez
ama nasıl hakikaten nasıl vazgeçtin
bense vazgeçemediklerime
aynı zamanda yazık ettiğim aşkıma ağladım bütün gün
belki ondan daha çok ben ağladım
o konuşabiliyor sonuçta arada gözleri doluyor ama ben
durmadan gözyaşı döküyorum
günah çıkarır gibi
İlhami -ben ve bizim gibiler
Sevgi üzerine işleyen yaşamlarını ,dostlukla gergefleyen
Nasıl da bulduk birbirimizi
Ta uzak yollardan –tanınmadık –bilinmedik yüzler
Nasıl da bir aradayız
Bazen kimin ilacı kimde bilmiyorsun
Hem de hiç
Ama biz şimdi gerçek dostuz aslında
Kim ne derse desin
İnşallah mutlu olursun dedim
Mutlu bir yuva diliyorum senin için
Sen evine düşkün bir adam olacaksın dedim
Dilşah Almanya da yetişmiş belki
Öyle gördü suçlama onu da dedim
Hayır dedi
Hakkımı helal etmiyorum
Görsün dedi
Yüreğimle söylüyorum bunu
Ah aldı benden iki yakası bir araya gelmesin dedi
Görür dedim usulca gözyaşları arasında
Dr. Sevgilime ettiklerimi görmedim mi ben şu on yıl içinde
Gördüm tek tek çıktı
Demek ki haksızlık etmişim
Suç benimmiş
O yüzden görür dedim
Sen üzülme
Kıyamıyorum sana İlhami
Evet kıyamadım ağabeyim gibi olmuş
Dünya ahret ağabeyim o benim
Biz öyle biliyoruz birbirimizi
Dünya hali işe bak be
Ne olacak şimdi baharda
İlhami var metin var ben var
Dilşah yok
Niye yaptın Dilşah ben bile kıyamadım o yazlara
Balkonumuza vuran denizin dalga sesine
Kahvaltımıza İlhami’nin getirdiği mis kokulu patates kızartmasına
Metin’in gazete hışırtısına
Kızarken güldüğümüz adamlara
Niye yaptım niye
O adam çok mu mutlu etti Dilşah’ı sahi dedi bir de
Bu kadar mı susadı ben sabrederken ihtiyaçlarıma
Deseydi dayanamıyorum
4 günde gel yine gelirdim
Ama benden vazgeçti belli ki dedi
Vazgeçtiii….
Kalktık yürüdük adalar da porsuk suyunun kenarından
Üstümüzde sararmış dökülmeye yüz tutmuş yapraklar arasından
köprüler geçtik
vedalaştık
göz göze gelmekten kaçınarak gitti adamın
sen daha iyi bilirsin
demek ki
şimdi
yaprak dökümü ….
15 kasım 2009 saat 22*50
Hülya Bayazlar
********
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.