17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3472
Okunma
Dikkat ettiniz mi ne kadar çabuk harcıyoruz sevgileri. Hangi siteye girsem o kadar çok sevgiden bahseden var ki. Duvarlarda, ağaçlarda, defterlerde, mesajlarda ne çok “Seni seviyorum” haykırışlarınız var.
Her yere yazıyorsunuz. Herkese söylüyorsunuz. Her zaman kullanıyorsunuz.
Bence bu sözü vakit geçirmeden sevdiğinize söyleyin. Ama bu kadar da yozlaştırın, basitleştirin, her önünüze gelene “Seni seviyorum.” deyin de demiyorum.
Sevgiler mi basitleşti, duygular mı yozlaştı? Çok çabuk sevip, hemen de bıkıyor muyuz acaba? Şimdiki “Seni seviyorum!” sözlerinin ömrü bir kelebeğin ömründen daha kısa gibi gelmeye başladı bana.
Sevginizi saklayamıyorsunuz, evet de... Fakat özelliğini de kaybettiriyorsunuz sevginizin. Sanki her mesaj sonunda mecburiyetten yazılması gerekiyormuşçasına (S.Ç.S.) yazılıyor.
Bu söz özel olmalı. Her anda söylenmemeli ki anlamı olsun.
Sevginizi saklamayın, içinizde de yaşamayın, “Seni seviyorum.” demekten korkmayın derken yüzünüze maske takın, o da size kalkan olsun da demiyorum.
Sadece sizin ve sahte sevgilinizin değerini düşürmüyorsunuz; sevmenin değerini de yerle yeksan ediyorsunuz.
Öyle bir cümle kuruyorsun ki, sanki buz tutuyorsun O “Seni seviyorum” dediği anda. Bütün cazibesi, bütün karizması yok oluyor. Sanki bana değil de başkasına söylüyormuş gibi hissediyorum.
Senin duygularının bir anlamı var. Bu kadar basit olamaz. Sen, severken yüreğine yazmışsın bu aşkı. O, sadece bu sözü söyleyeni seviyorsun zannedip aklınca seni mutlu ediyor. Duygularını sana adıyor! Bu kadar basit mi? Sana sıradan bir “Seni seviyorum” diyerek üzerine düşen bir görevi sanki yerine getiriyor. Senin yüce duygunu ne kadar da hafife alıyor.
Bu sözü söylerken o kadar içten olmalı ki, kış güneşinde bile yüreğinde ılık rüzgârlar estirmeli.
Kalp şekilleri arasında yazılması neyi değiştirir ki? Taş gibi soğuk, gülümseyerek söylemeniz ne fark eder ki? Takım elbiseden daha resmî. Buğulu gözlerle telaffuz etseniz ne yazar? İçten olmadığı besbelli…
Tamam, yüreğinizde bir yerlerde sevmeye karşı bir iştah, bir açlık var. Ama bu açlığın reçetesi bol bol “Seni seviyorum.” demek mi? Kalp resimleri mi? Hüzünlü şarkılar mı? Ayrılık ağıtları mı?
Yok yok almayalım. Dağlara taşlara yazdınız ama yine de sevmiyorsunuz değil mi? Sevginizin anlık olduğunu diyemiyorsunuz. Bunu bile kendinize itiraf edemiyorsunuz.
“Seni seviyorum.” sözleriniz bol… Herkese yetip de artacak kadar bol…
Tutunamıyor kalbim böyle yapmacık kaygan zeminlerde.
Neden sevgiler bu kadar sahte, bakışlar anlamsız? Neden gerçek sevgiler can çekişmekte? Her sevginin altında bir çıkar var... Can çekişiyor aşklar. Çok kızıyorum sahte sevgilerini bize gerçekmiş gibi yutturmaya çalışanlara.
Belki dil ile değil kalp ile sevginizi söyleme vakti gelmiştir.
Sözüm, gerçekten sevenlerin meclisinden dışarı
Sahiden seviyorsanız “Seni seviyorum.” deyin.
Sahte olmasın sevginiz. Sahte olmasın “Seni seviyorum.” deyişiniz.