- 1502 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Gidişinden Öpüyorum Seni
__Sen gecenin kaç rengi var biliyor musun ? Dur, söyleme...
Renkler kalp duvarlarına göre değişirler. Bazen bir ayrılık aynası , bazen de kavuşan iki kanatlı penceredirler.
Sen, kalbimi grilikler içinde hayırsız bir sevdaya aldığından beri ,vefasızlığın canıma diken olmuş batıyordu.
Çok güzel başlayan herşey gibi aşk’ta bir gün iştahla bitiriliyor.Tıpkı lezzetli bir yemeğin tabakta çabuk tüketilmesi gibi...
Aşk ne içindir, kimler aşkı yaşamalıdır?Soruma cevap bile veremezsin zaten... O halde sen susmaya devam et, bende söylenmeye ...
Kaç yalancı yıkmakla meşgul oldu kendi kalbindeki kırmızı, kiremitsiz, etten çatıyı. Ahh Ah !
Uykularımı kahrediyorsun. Zaten bedenim ruhumun peşinde habire dolanıp duruyor kederden. Sahi sen hiç çakıl taşları biriktirdin mi ?
Unutmuşum, hanidir soracaktım sana. Gitmeden sorayım bari dedim.Yaa..Hiç biriktirmedin demek ki...
Yazık, keşke biriktirseydin bak!
Benim çakıl taşlarıma...Ne kadar da çok! Gördün değil mi? Mavisi ,moru, pembesi ve daha bir çok renk... Bunları neden biriktirdiğimi söylememi ister misin?
Elbette söylerim . Senin bir gün gideceğini ve tek başıma kalacağımı biliyordum . Arkandan her ağlayışımda bir tanesini öpeceğim ve en uzak noktaya fırlatıp, atacağım.
Ancak o zaman seni uzaklaştıracağım gözlerimden, ellerimden ve...
Neyse, haydi şimdi git.Nasılsa işe yaramaz bu laflarım.Ancak zaman ziyanıdır çok konuşan dillerin.Sayfaları kapatırken kirlenmiş anılarımızın. Daha fazla konuşturma da git!Yokluğunda çaresizliğe değil de ,güçlü olmaya bakacağım.Aşkın kısa olanı makbuldur belki de...
Görmeden de yaşarız varsa kader ,kader kadar yaşarız aşkı bir daha başka yolcuları ağırladığımızda...Bomboş kalan bağrımız pas tutmadan gelirse ne ala o yolcular...Yoksa cennette bile aşkı yaşayamayacağız . Cehennemse belli zaten.Şuan yüreğim bir cehennem kuyusunda yanmakta nasılsa...
Oysa geldiğin zaman seni ne çok sevmiştim... Ama yazık ki bundan böyle sevmekten öte, yalnızca özleyeceğim ...
Gidişinden öpüyorum seni ey aşk güle güle...
***
Nurcan Talay