- 565 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 57
Ertesi sabah, erken bir saatte dinlenmiş olarak uyanmıştı Nihal. Yattığı yataktan, mis gibi kokular gelmeye başlamıştı burnuna. Emel Hanım’ ın yattığı yatağa bakınca, yatağında olmadığını gördü. Kahvaltı hazırlıyor olmalıydı. Kalktı, elini yüzünü yıkadı ve üzerini değiştirdikten sonra mutfağa yöneldi. Emel hanım, büyük bir zevkle, mırıldandığı şarkı eşliğinde hazırladığı yiyecekleri masaya taşıyordu bir taraftan.
Yüzünden mutlu olduğu anlaşılıyordu. Yıllarca içinde biriken evlat hasreti yerini mutluluğa bırakmıştı sanki. Arkasına geldi ve bir süre izledi onu. Fark etmemişti bile arkasında durduğunu.
“ Günaydın Anne ! Ne zaman kalktınız siz ? “
“ Günaydın güzel kızım ! Erken yatmıştık, uykumu da alınca, erkenden kalktım. Çocuklarıma güzel bir kahvaltı hazırlayayım dedim. Nihal, işe gidecek misin bugün ? “
“ Sağ ol Annem ! Evet, gideceğim. İznim bitti. Biraz sonra çıkmam lazım ama. Tarık kalktı mı ? İçerde yoktu. “
“ Tüh ! Keşke beraber vakit geçirebilseydik. Neyse, akşamları birlikte oluruz. Yok, yavrum uyuyor herhalde. İstersen uyandırıver sana zahmet. “
“ Tamam Anneciğim. “
Odanın önüne geldiğinde, kapalı olan kapıyı tıklattı. İçeriden sesini duyunca kapıyı yavaşça araladı. Tarık, uyanmış ve gülümseyerek ona bakıyordu.
“ Günaydın Tarık. Kahvaltıya kalkacak mısın ? “
“ Günaydın sevgilim. Seni karşımda bu saatte görmek çok güzel. Sabahları seni hep karşımda görmek istiyorum. Önce rüyadayım sandım. Güzel bir rüya ama. İçinde senin olduğun her şey çok güzel. Canımmmmm, seni çok seviyorum. “
“ Ben de seni çok seviyorum sevgilim. “
Yatağından zıplayarak kalktı ve Nihal’ in yanağına bir öpücük kondurdu yaramaz çocuklar gibi sonra da banyoya doğru yöneldi.
Nihal, masaya oturmuş ve herkesin oturmasını bekliyordu. Tarık’ ın gelmesiyle, çaylarını ve kahvaltılarını yapmaya başladılar. Kahvaltıdan hemen sonra Nihal, işine gitmek üzere yola çıktı.
Kahvaltı sofrasında epey bir sohbet etti ana oğul. Tarık’ ın aklına kızı düştü aniden. Hemen telefonuna sarıldı ve Canan’ ı aradı. Onunla görüştükten sonra kızının gelmesini sabırsızlıkla beklemeye başladı.
Aradan bir saat geçtikten sonra kapı çalındı. Heyecanla kapıya koştu Tarık. Kapıyı açtığında karşısında eski eşi Canan ile kucağındaki kızını gördü.
“ Hoş geldiniz Canan. O benim kızım gelmiş. Melikem kızımmmmmmmm, Çok özledim ben seni. “
“ Hoş bulduk Tarık. Geçmiş olsun. Nasılsın şimdi ? İyi görünüyorsun. “
“ İçeri gelsene Canan, iyiyim şükür. “
“ Gelmeyeyim Tarık, benim biraz işim var. Melike’ yi bırakayım. Her şeyi çantanın içinde. Kaç saat sonra geleyim almaya? “
“ Canan, eğer mümkünse bu gece kalabilir mi Melike. Yarın ben seni ararım ya da getiririm. “
“ Tabii ki kalabilir Tarık. Sen yarın ararsın ben gelirim almaya. O ikimizin çocuğu. Seni çok özledi zaten. Hasret giderin. Yemek yemeğe başladı. Yemek seçmiyor. Biraz huysuzlanabilir ama. “
“ Sağ ol Canan “
Elini uzattı Melike’ yi almak için fakat Melike uzak duruyor ve Annesine sarılıyordu. Bir taraftan da dikkatli bir şekilde bakıyordu Babasına. Sonra da aniden ona doğru ellerini uzattı alması için. Kucağına aldı ve sıkıca sarıldı. Kokusunu içine çekti. Kapıyı kapattıktan sonra içeriye girdi.
İçeriye girdiğinde Melek Hanım da mutfaktan çıkmış ve orada o şekilde kalmıştı. Oğlunun kucağındaki bebeğe bakıyor, bir taraftan da gözyaşlarını tutamıyordu. Yıllar sonra babaanneliği de tatmış oluyordu. Melike, etrafını inceliyordu bir taraftan. O sırada Tarık’ a baktı ve
“ Baba! “
DEVAM EDECEK