- 601 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Very important state
VERY IMPORTANT STATE
Bu aralar Yargıtay başsavcısının Ak Partiye yeni bir kapatma davası açma hazırlığında olduğunu duydum.
"Yakışır" dedikten sonra bir önceki kapatma davası sonrası kaleme aldığım yazıyı pişirip yayımlıyorum.
"Doğrusu ilk defadır yazacağım yazıya başlık bulmada zorlandım. Hayır, yani hangisi gider diye zorlandım, Yoksa çok şükür başlık bulma da sıkıntı yok... her hafta gözü kapalı başlık seçmek mümkün. Mesela ülkemize uygun rastgele 5 başlık söyleyelim:
"Laiklik ve Biz"
"Şeriat Tehlikesi"
"Kürt Sorunu Yoktur"
"Terör Bitecek Bahar Gelecek"
"Habis Urlular ve Demokrasi"
Ama bu sıcak, hatta yakıcı gelişmeye başlık bulmakta epeyce zorlandım. Düşündüm;
"En Büyük Ergenekon" mu desem
"Yeni Bir Halk Bulun" mu desem
"Çok Çok Derin’miş" mi desem
"Seçkinci İdeolojinin Hamalı" mı desem
"22 Temmuz Rövanşı" mı desem
"Utanıyorum" mu desem
"Gulé Memıre Demokrasi Té" mi desem
"Türkiye’nin Yarısı Gerici" mi desem
"Very Important State" mi desem
"Eré Aşm Vejyena Aşma Tari" mi desem
...
Yoksa hepsini mi diye çok düşündüm. En sonunda İngilizcesi daha karizma yapar! diye "Very Important State" de karar kıldım. Zira ülkemiz sıradan bir devlet/ülke değil. Çok özel bir devlet. Kürdüyle, diniyle, işçisiyle, alevlisiyle barışık!.. hele hele darbe ve hukukçularıyla! müstesna bir ülke...
Yargıtay başsavcısı Ak Parti hakkında temelli kapatılma davası açtı. Aralarında şimdilerde Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL’ün de bulunduğu 71 kişi hakkında da 5 yıl süreyle siyaset yasağı istendi. Şimdi bu haberin, bu olayın neresinden tutmak lazım bilmem ki?
Evet, başsavcı "laiklik karşıtı ’odak’ oldu" diye dava açtı.
Kime?
Ak Parti’ye,
Ak Parti kim?
Halkın yarısının oyunu almış parti,
Hangi yöntemle?
Açık, şeffaf ve demokratik seçimle
Nerede?
Türkiye’de
Türkiye...
Hukuk devleti, anayasal devlet...
Hadi gelin neresinden tutarsanız tutun. Elinizde kalmaz mı?
Tek kelimeyle A Y I P!
Türkiye rezil edilmek isteniyor.
Bunların umurunda değil millet, devlet.
Bunlar ülke ve halkın yararlarını düşünüyor değiller...
Ama işin aslı farklı,
İşin aslı iktidar mücadelesi,
İşin aslı bu "devlet ilerleyemez, bu devlet gelişemez, bu devlet huzur ve barış içinde yaşama ’lüksüne!’ sahip olamaz." anlayışının iktidar mücadelesidir...
İşin aslı "bu devlet küçük olsun, itibarsız olsun ama bizim olsun" anlayışının iktidar mücadelesidir.
Yapabilirlerse halka gitmemeyi mümkün kılsınlar. Halkı kapatsınlar. Büyükleri halka gidince yanlış yaptıklarını anlayıp açık oy, gizli tasnif yapmışlardı. Olmaya ki "halk dediğimiz ’güruh’ bir yanlış yapıp bize uzak ama halka yakın olanlara oy vererek iktidarımızı sıkıntıya soksun" diye telaşlanmışlardı.
Demokratik ülke olacaksın ama halkın tercihine saygı duymayacaksın... peh! "Türkish Democrasy" bu olsa gerek!..
Atatürk yaşasa eminim bunlara "İşte gaflet ve dalalet, hıyanet dediğim şey budur " diyecekti.
Neden mi?
Bakın dünya ilk duyduğunda neler dedi neler?
"SAVCI KENDİNİ KOMİK DURUMA DÜŞÜRDÜ"
Ria Ruijten-Oomen (AP Türkiye Raportörü): "Bu tamamıyla delilik. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. İnanamıyorum. Hayatımda bir devlet savcısının yapmak istediklerini icra etmek için siyaseti kullandığına şahitlik etmedim. ... Savcılar bu tür davalarla kendilerini komik duruma düşürüyor."
"ŞOKE OLDUM, BU DELİLİK"
Hannes Swoboda (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): "Bu delilik. Tamamıyla şoke oldum. Bu Türk insanının iradesine ve demokrasiye tamamen aykırı.
"TÜRK YARGISININ TARAFSIZ OLMADIĞININ GÖSTERGESİ"
Jan Marinus Wiersma (AP üyesi, Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): "Siyasi hayatımda böyle bir şey görmedim. Bu tamamıyla bir savcının siyasi bir müdahalesi."
"TÜRKİYE’NİN 21.YÜZYILA UYGUN HÂKİM SAVCILARA İHTİYACI VAR"
Joost Lagendijk (AP üyesi-Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı): "Şok içerisindeyim. Böyle bir davayı ciddiye almakta zorlanıyorum. Bir hâkim nasıl böyle bir sonuca ulaşabilir, anlayabilmiş değilim. Bu 21. yüzyıla uyum sağlayamayan eski bir zihniyeti temsil ediyor."[1]
İşte dünya böyle diyor, halimize acıyor, kimisi de kıs kıs gülüyor. Anlayacağınız madara olduk.
MHP bozuk saat gibi olmaya devam etmeli. Nasıl ki bozuk saat 24 saat olan günlük ömründe en fazla veya sadece 2 (iki) kez doğruyu gösteriyorsa o da öyle sadece işine geldiğinde doğruyu göstermeli. Yani MHP bekleyip kendine düşen et ve kemiği almalı...
Bence CHP de duruşunu muhafaza etmeli. Tutarlı, erdemli! Ve de ümit var olmalıdır.
Ne yani? Onlarca yıl ülkenin, milletin huzurunu kaçır, halkın kararına saygı duyma; şimdi tam tersi davranıp ülke ve milletin refah ve huzurunu ister tutum ve davranış içinde bulun... olmaz, olmamalı "oldurmamalı"... CHP duruşunu korumalı, milletin esenliğini (her zaman olduğu gibi) boş vermeli ve "gule memıre bahar te" stranımızı ezberleyip günde beş vakit orkestra eşliğinde söylemeli. Tabii 10. yıl marşını da ihmal etmemeli...
Bütün bunlar yetmiyor ise;
Bu halkı, bu halkın, toplumun kararını beğenmiyorsanız;
En iyisi mi? devlet kendine başka bir halk seçsin!
Sakın bu girişimle Ergenekon için bir mesaj veriliyor olmasın?
Ya da Kürt meselesine adım atmaya hazırlanan Ak Partiye "sakın ha!" diye gözdağı olmasın?
Öteden beri kavga Fundamentalist Kemalistlerle halk arasında olmuştur. Tabii direkt olarak halkla her zaman uğraşılamayacağı için halkın tercihlerine, halkın değerlerine, inançlarına, geleneklerine ve halkın seçtiklerine saldırırlar. Yani hesaplarını halkın tercihleri üzerinden görüyorlar.
Sn Başsavcı bir de yumurtlamış (biraz ’cılk’ ama yumurta işte):
"Ben ’şeriat gelmesin diye’ dava açtım!" demiş sayın başsavcı... (Diyarbakırlılar bu durumlarda "berde bıne te arde" diyorlar ama biz demeyelim)
Şeriat derken neyi kastettiğinizi siz de bilmiyorsunuz. İşte o şeriatın gelmesini şahsen istemiyorum, gelir mi gelmez mi onu da bilmem... amma velakin bildiğim bir şey var ki sizin totaliter yönetim anlayışınızın sonu çok yakın. Sizin ilkel siyasi düşünce tarzınızın sonu belki yarından da yakın... sizin hukuki olmayan ithamlarınızın suyu ısınmıştır. Antidemokratik, ceberut, totaliter, primitif ve çağdışı yaklaşımlarla ülke yönetilemez, yönetemezsiniz. Daha demokrat, daha barışçıl, insan haklarına, düşünce ve inancına daha saygılı, dili, dini, ırkı sebebiyle ayrı ve gayrılıkların olmayacağı yönetim anlayışı hâkim olacak ülkemize. Bu böyle biline...
Halkın %70 küsurunun oyuyla seçilen saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah GÜL’e 5 yıl siyasi yasak öyle mi? Hukuktan hareketle dava aç(a)madınız. Hukuku emellerinize araç kılıp dava açtınız. Peki, bu halkın size dava açabileceğini hiç düşünmediniz mi? ’zamanımızı, istikrarımızı, irademizi hiçe saydınız ve ayrıca ülkemizin uluslararası şerefini, onurunu, itibarını yerle yeksan ettiniz’ diye dava açacağını düşünmediniz mi?
Biliyorum düşünmediniz, sadece ve sadece Ergenekoncuları ve menfaatlerinizi düşünürsünüz. Ama çok geç kaldınız. 22 Temmuz 2007 seçimlerini yaptırmayacaktınız. Çoook geç kaldınız çok..." demiştik;
Fena da olmamış yani.
YORUMLAR
Güzel bir yazı dostum.
Lakin bir yeri kafama hiç yatmadı. Sanırım maksadını aşan bir cümle.
"Yani MHP bekleyip kendine düşen et ve kemiği almalı..."
Çirkin geldi bana. Dilediğince nemalansın. diyebilirdiniz.
Burayı düzeltmen yada aydınlatman gerekir zannındayım.
Saygı ve selamlar.
Ahmet AY 21
Saygı ve selamlar.
genel olarak parti kapatma demokrasiye ters bi kavram olarak kabul ediliyor bunun Akp ile bir ilgisi yok... üstelik Avrupalı bizim için her zaman düşünebileceği en insancıl şeyleri düşünmüştür bunu hiçbir şey değiştirmez... önemli değil kısacası...
bir baba gider din kültürü zorunlu ders olmaktan çıksın diye AİHM' e dava açar sonra çocuğunun İngilizce dersinden aldığı notlarla gururlanır... biz neyin peşindeyiz halk olarak onun kararını vermemiz lazım... herkesin inancı kendini bağlar doğru ama dinin malzeme edilmişliği yeter artık...
Ahmet AY 21
Elbette ki partiler demokrasilerde sandıkta kapatılmalıdır.
Ayrıca dinin "malzeme" edilişine prim vermemeliyiz.