- 1196 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZE DÖNMENİN SIRRINA ERMEK
75 küsür yıl yaşadım şu dünyada artık söyleyecek anlamlı bir şeyim var benimde...
Şunu bilmelisiniz ki....Zamanla öze dönmenin sırrını bilmek gerek...Önce doğum gerçekleşiyor zamanla büyüyor ve sonra yaşlanıveriyoruz.Gözümüzün önündeki o incecik sır peresini kaldırdığımızdaysa herşey alelade gözler önüne seriliyor.Henüz küçücük bir çocukken sergilediğimiz davranışları yaşlandığımızda tekrarlıyoruz, adeta çocuklaşıyoruz yeniden...Sonra topraklara bürünüyor toprak oluyoruz.Yani topraktan geliyor toprağa dönüyoruz....
İnsan aklımızla görüp hissedebildiğimiz herşeyin sonu geliyor.İnsan ölümü tadıyor birgün mutlaka eşya ise –son-u. En nihayetinde herşey yok oluyor zamanla.Bitmayen tükenmeyen tek birşey gösteremiyor insan şu dünyaya dair.
Binalar inşa ediyor insanoğlu, bakmaya kıyılamayan daireler yapıyor ama zaman onlarıda bir inşaat yığınına çevirmesini iyi biliyor.Bir bakıyorsunuz dünyanın en ünlü en güzel siması, bir süre sonra ne güzelliği kalıyor ne ünlülüğü...Düşündüğünüzde çevrenizde elle tutup gözünüzle gördüğünüz her ama herşeyin birgün hiçlik iksirinden yudumladığına şahit oluyorsunuz.Böylesine sahte bir dünyada neden yaşar insan neden çabalar durur birşeyler için demeden duramıyor insan...Elbette ki bu nizamı kurup bu düzeni sağlayan yüce adalet onuda düşünmüştür...
Aslında satranç üzerindeki piyonlar gibiyiz herbirimiz yada hergün gazetelerde yayımlanan o bulmacalardan hiçbir farkı yok hayatımızın...Önemli olan bazı kesimlerin dediği gibi geçici olan dünyayı sırf bu yüzden doya doya yaşamak değil, geçici olduğu için dikkatli dikkatli her bir sanisesini değerlendirerek yaşamaktır bence...Aslolan öze dönme sırrını bilmek, hiçlik iksirinin tadına hiç olmadan önce bakabilmek, yani yaşarken yok olmaktır...
Bir çok kişi bunları düşünmeye yanaşmadığından ve derinlere inerse boğulacağından korktuğundan olsa gerek hep yüzeysel yaşıyor.Hayatın anlamını, türlü türlü zevklerle türlü insanların hayatlarında arıyor...Ne yazık ki aldanıp duruyor, düşüp kalkıyor sendeliyor hayatta ve işin kötüsü birde bakıyor ki zaman kalmamış süre tükenmiş...Hiçlik gelmiş kapıya dayanmış...
Neden şu yalan dünyada olduğunu düşünen akıl, şüphesiz ki bunun bir sebebi olduğunu anlar.Karınca bile bir nedenden ötürü yaşamını sürdürüyorsa, bir amacı varsa eğer, insan denen o büyülü varlık nasıl olurda anlamsız, amaçsız yaşar hayatını.Nasıl olurda ‘’-zamanını iyi değerlendir gençsin gez toz, çucuktur büyüyünce zaten yapamaz, birdaha mı gelecen dünyaya-‘’ gibi aşılanmış zehirli düşüncelere aldanarak heba eder altın çağlarını...
Size hayatın anlamı nedir dendiğinde aklınıza ne yada kim geliyor bilmiyorum ama hayatın bir anlamı varsa oda aklını kullanmayı başarabilen bir insan için tektir.Hanginiz birgün uçup gideceğini bildiğiniz birşey için gayret sarfedersiniz?Kim kaybedeceğini bildiği birşey uğruna çalışır?Elbette mantıklı hiçbir insan sahte hayallere bel bağlamaz.Düşündüğünüzde dünyanın geçiciliğini yalanlayanınız yoktur hiç şüphesiz.Peki bu geçici dünya için bu kadar çabalamak niye?Birgün uçup giden, biten para uğruna yırtınmalarınız, solan güzelliğiniz adına bıçaklar altına yatmanız, küçücük olumsuzlukları büyütüp çığ gibi kendi hayatınızı yıkmanız nedendir?Elbette yaşamını sürdürmek için bazı gayretler göstermelidir insan ama ben asıl amacın hayatını en lüx şekilde sürdürmek zannedip çıldıran hayatına kıyanlardan bahsediyorum...İşte bu noktada gözünün önündeki perdeyi kaldırdığında görüyor insan hakikati.Tüm bu toplumsal bunalımların sebebi aslında tek.Bizim tek problemimiz, toplumca, dünyaca tek eksiğimiz yaşamın amacını bilmememiz.Doyuma ulaşamayan insanlarımız ise hep bir arayış içinde olduğundan bir türlü mutlu, huzurlu olamıyor...Yönlendiren, yol gösteren olmadığından –bulamadığımızdan- görmek istemediğimizden- hep çıkmazlarla dolu yollarda kaybolup duruyoruz...Kimi intahar yolunu seçiyor sebepsiz, kimi aklını yitiriyor bir çoğu ise bunalımdan bunalıma sürükleniyor...
75 yaşını doldurmuş ve hiçlik iksirinden yudumlamaya başlamış biri olarak size söyleyebileceğim....
Dünyayı yaşınızı doldurup geçip gideceğiniz bir yer olarak görmeyin asla.Şunu bilin ki bir amacı var herbirimizin.Bu amaç ne mi? Bu herkesin anlayamayacağı birşey.Bu ancak düşünmeye ve kabullenmeye cesaret edebilenlerin harcı, akıl sahiplerinin eşsiz hediyesi...
Hayatımın son yazısında size söyleyebileceğim son şey; hediyenizi mutlaka alın! Bir sanise daha boşa geçirmeden peşine düşün bu büyünün...
İyi şanslar!
-alıntı değildir-
Kübra OKUDAN