- 1286 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
ANKARA MACERALARIM (2)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sedat’ın kızı Elif ve oğlu Egemen’in sesleri geliyordu kulağıma.Sanıyorum onların sesine açmıştım gözümü.Başımı hafifçe kaldırıp,odaya bakındım.Evet Ankara’daydım,Sedat’larda .Karşı kanepede kızım yatıyordu.Perdesi kapalı pencereden gelen ışıkla aydınlanmıştı oda.Gördüğüm kadarı ile güne, güneşli başlıyorduk.Kızımı uyandırmamak için yavaşça yatağımdan kalkıp,kapıya yöneldim.Önce lavaboya gidip yüzümü yıkadım.Yanımda getirdiğim diş fırçam ile dişlerimi fırçaladıktan sonra koridora yöneldim.Elif karşıdan bağırarak geliyordu.
---Halam kalkmış,halam kalkmış.
(Sedat benden iki yaş küçük olmasına rağmen,geç evlendiği için daha Elif 4,Egemen 7 yaşında ve bana hala derler) Elif’i kucağıma alıp,seslerin geldiği mutfağa girdim.Bu evde hayat erken başlıyordu.Çiler,öğretmen olduğu ve seminerleri başladığı için,işe gitmeden erken kalkıp kahvaltıyı hazırlıyor,evi toparlıyor,bakıcının ve çocukların gün içindeki yiyeceklerini hazırlıyordu.
Nefis bir kahvaltının ardından,bakıcı gelmişti.Çiler ve Sedat evden çıktılar,çıkarken de;
---Abla,biz saat 17.00 de evde oluruz,gelince hep birlikte ev bakmaya çıkarız
dediler ve gittiler.Onların arkasından bir müddet sonra kızım da kalkıp kahvaltısını yaptıktan sonra,evi toparlayıp bol bol Elif’le ve Egemen’le oynadık.
Akşamüstü saat 17.30 sularında Sedat ve Çiler geldiler.Biraz dinlenip,bir şeyler yedikten sonra, ev aramak için yola düştük.Keçiören,Bahçelievler,Emek ve o zamanlar bilmediğim birçok semte gidip, emlakçılarla konuşup bir sürü eve baktık.Ama evler ya çok eski,ya çok yüksek katta,ya da bodrum katındaydı.Üç saati aşkın bir dolaşmadan sonra yorgun bir vaziyette eve döndük.
Ümitsizliğe kapılmaya başlamıştım artık.O güne kadar kimseye yük olmamış,kimseden bir şey istememiştim.Bize çok iyi bir ev sahipliği yaptıkları halde,ben yine de tedirgindim.Sedat ve Çiler’e yük oluyormuşuz gibi geliyordu bana.Sedat ;
---Abla,okula uzak ama Etimesgut veya Eryaman’dan bakalım evi,bize yakın olursunuz.Yakın olursanız irtibatımız daha fazla olur,sizinle daha fazla ilgilenebiliriz.
Dedi.Haklıydı da.Ev bulamadan ikinci günümüzü de bitirmiştik Ankara’da.
Cumartesi günü gelmişti, hafta tatili.Koskoca iki gün ev arayıp bulabilirdik.Kahvaltıdan sonra Sedat bizi Eryaman’a götürdü,gezdirdi.Çok güzel bir semtti.Merkeze uzaktı ama siteler halinde,her yeri yeşillik,her blok aralarında parklar ve çocuk oyun bahçeleri vardı.Evet,buradan ev tutmak için kararımızı vermiştik.Birkaç emlakçıya gidip,birkaç ev baktık.Depremi yaşadığımız için,aradan zaman geçmesine rağmen, hâlâ yüksek binalara giremiyor,eğer ev yüksek binalarda ise hiç bakmadan gidiyorduk.Nihayet bir emlakçı bulduk.İsmi Âlim…(Sonra telefonumdaki kaydından dolayı,kardeşime laf anlatana kadar canım çıkmıştı.Kim bu Ali’m? demişti kardeşim telefonuma bakıp,İsminin Ali değil Âlim olduğunu anlatmıştım ona gülerek.)
Bizi bir eve götürdü,5 katlıydı. Büyük bir sitenin,bir bloğunun 5. katı…Evi gezdik,şirin tam kızımla bana göreydi…2 oda 1 salon.5. kat olduğundan Eryaman ayaklarımızın altında gibiydi.Önce ürperdik ama zamanla alışacaktık,her şey istediğimiz gibi olmuyordu işte.
Âlim Bey’e 1.000 dolar depozito ve bir aylık kirayı verip,kira kontratını yapıp, anahtarı aldık nihayet…Yine Âlim bey’in yardımıyla, eve boya badana için işçiler bulduk,boyaları aldık.Bir hafta sonra boyacılar eve badana için geleceklerdi.Oh…Nihayet içim rahatlamıştı.Bütün yapılacaklar yola girmişti işte.Sedat ve Çiler’de sevinmişlerdi.Bu kadar yorgunluğa ve yorgunluğun ardından ev bulmanın sevincine yemeği hak etmiştik…Hep birlikte şık bir restoranda gidip kutlama yaptıktan sonra eve döndük…
Ertesi günü gönül rahatlığı ile memlekete dönebilirdik artık.Sedat ve Çiler gitmememiz konusunda çok ısrar etmelerine rağmen,gidip eşyaları toplamam gerektiğini söylediğimde bana hak verdiler.Güzel ve keyifli bir kahvaltının ardından,Çiler ve çocuklarla vedalaşıp,Sedat’la birlikte Aşti’ye gelmek için yola çıktık.Bir saat sonra biletimizi almış ve otobüsteydik artık.Otobüs Aşti’den uzaklaşırken Sedat’a camdan el sallayıp,Cuma günü tekrar görüşmek üzere ayrıldık.Evet Ankara’lı oluyorduk artık…
Biraz heyecan,biraz korku,biraz tedirginlik ve çok ça sevinç…Yani anlaşılmaz duygularla Ankara’dan şimdilik ayrılıyorduk… Sevgi ve saygılarımla.SEVGİ
YORUMLAR
usata kalem ankara simdi asvaltina kar dusmusdur usuyordur ahmet arifin dizeleri
hasretin nazlidir ankara
cok begendim yazinizi saygilar
Sevgi Salman
Bir konuyu anlatırken ona biçim vermek, herkesin harcı değil...Yazıyı sunabilme beceriniz ve uslubunuz çok daha yükseklere sizi taşıyacaktır...Bu sizin yazılarınızı ilk gördüğüm andan itibaren bende hissetiğim bir duyguydu...devam ediyor düşüncem...Yolunuz ve bahtınız açık olsun...
AZAP tarafından 2/6/2010 8:23:11 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Güzel, akıcı bir yazıydı. Bir de Ankara'lı olduğumdan daha bir keyifle okudum.
Günün yazısını ve sevgili yazarını tebrik ederim.
Sevgi Salman
güne düşen yazınızı kutluyorum.....güzel....dostlar olunca....zorluk nedirki.....saygılar
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Sevgi Salman
Günün yazısını ve yazarını kutlarım. Yazı akıcı ve samimi.
Tebrikler.... Sevgiler...
Sevgi Salman
güzel iç açıcı yazını okudum güzel anlatım ozaman buzaman ankaralı oldun yani ama eskişehiride seviyorum güzeldi ,,ankara macarası evle başladı ama bitmez daha inşallah zevkle okuyacağımız anılarda olur herhalde güzeldi bir roman okur gibi okudum zevkle kutlarım çok sıcak geldi bana devamını diliyorum segi ile sağlıcakla efendim,,,
Sevgi Salman
insanın içini ısıtan bir anı...
anlatım o kada rgüzelki insan okumuyor adeta yaşıyor.
hele hele ev arayıp evin temiziliği falan onca ayrıntıyı okumak
ve yazıya kıymet vermek başından geçenlerin bildiği bir şeydir...
devamını sabırsızlıkla bekliyoruz saygı değer yazarım...
her dem sevgi ve saygı.
Ahmet ÖRNEK tarafından 2/3/2010 2:56:01 AM zamanında düzenlenmiştir.