- 1044 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Serseri Düşünceler 11
Çöl kadar susuzluğa
Bir damla suya hasretin tadını hiç tattınız mı? Ve bir damla suyun getirmiş olduğu sevinci yaşadınız mı bilmiyorum. O anda dünyaları verseler kabul etmezsiniz diye tahmin ediyorum.
Herşeyden değerlidir o an.
Ama nedendir kıymeti çok çabuk unutulur. Tıpkı hayatımızda yeralan bir çok değerler gibi. Mesela sevdiğimiz bir şey, değer verdiğimiz bir insan, sevdiğimiz, ailemiz ve dostlarımız... Yokluklarında aradıklarımız yanımızda olduğu zaman ne çabuk kaybediyor değerlerini...
Hele bide kaybettiğimiz gözyaşlarımızsa... ağlayamıyorsak... vay halimize...
Kaybolan değerlere kayıtsız kalıyorsak eğer... vay halimize...
Ruhumuzun ne parçalanmasını umursuz davranıyorsak eğer... vay halimize
Sorulacak hesabı düşünüyorumda...
Susuzluğa hasreti arıyorum bazan...
Çöl kadar susuzluğa sanırım daha sık ihtiyacımız var...
Kaldır gözlerini yerden ve bir damla suya dua et... yarın onsuz kalırsan ne yaparsın?
YORUMLAR
Suda yaşayan balık suyun kıymetini bilmez, sudan çıkarılınca suya kavuşmak için çırpınıp durur. İnsanlar da böyledir. Mevcut nimetlerin şükrünü hakkıyla bilemez, beterin beterini yaşamadıkça pek anlamaz.
Bir padişah acemi bir köle ile gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş, geminin mihnetini tatmamıştı. Ağlamaya, inlemeye başladı. Tir tir titriyordu. Avutmak için çok uğraştılar, ama bir türlü sakinleşmedi. Padişahın keyfi kaçtı. Herkes aciz bir vaziyetteyken gemide bulunan yaşlı bir adam padişahın huzuruna çıktı, 'Müsaade buyurursanız ben onu sustururum' dedi. Padişah da 'Lütfetmiş olursunuz' dedi. Yaşlı adam emretti, köleyi denize attılar. Köle birkaç kere suya battı çıktı. Sonra saçından yakaladılar, gemiden tarafa çektiler. Köle gemiye yaklaşınca iki eliyle dümene asıldı, oradan gemiye çıktı, bir köşede uslu uslu oturmaya başladı. Yaşlı adamın yaptığı iş padişahı hayrete düşürdü, 'Bu işteki hikmet nedir' diye sordu. Yaşlı adam cevap verdi: ''Köle evvelce suya batmayı tatmamıştı. Gemideki selâmetin kıymetini bilmiyordu. İşte huzur ve saadet de böyledir, bir felâkete duçar olmayan kimse, huzurun kıymetini bilemez."
Kıymet bilmek için kaybetmek mi gerek?
yüreğine sağlık arkadaşım...sevgi ve selam....
Sen(siz)lik
Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, “Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm.” demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: “Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?” Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş…
Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlayın. Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz; genellikle kişiyle performansı arasındaki farkı göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler, insanı sonsuza kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün. Sabırlı olun. Anlayış gösterin ve sevin.
tipki bunun gibi elimizdeki degerleri bir kere kaybettikmi geri gelmeme ihtimali ne kadar yüksek...
tesekkürler degerli yorumunuz icin...
selam ve dualarimla
Sen(siz)lik
tesekkürler degerli yorumunuz icin...
selam ve dualarimla