- 605 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BAKKAL AMCA TARİH OLMASIN
Akşam haberlerini seyrediyordum. Yine ekonomi haberleri, ardından birkaç haber daha geçti. Sıradaki haber mahalle bakkalları ile ilgiliydi.
Mahalle bakkalları… Hepimizin çocukluğunun geçtiği mekanlardı oralar. Bakımsız, küçük ve her şeyin üst üste olduğu yerler.Fakat çok büyük zevk verirdi bize. Oranın kendine has bir kokusu vardı sanki. Sarar sarmalardı küçücük yüreklerimizi. Oraya, her fırsatta gitmek için can atar ve bir bahane uydururduk.
Öyle çok paramızda olmazdı. Harçlık için verilen parayı aldığımız gibi koşarak giderdik. Bazen, paramız olmazdı. Arkadaşlarımızla paylaşırdık aldığımız gofretleri veya çitlediğimiz tuzlu çekirdekleri.
Çoğu zaman da annemiz gönderirdi bizi. Bakkal amca, aldığımız şeyleri kırışmış, parça parça olmuş defterine, kargacık burgacık yazılarıyla yazardı. Biz de öylece durup ona bakardık.Onlar, mahalle muhtarıydı sanki. İlk dostluklar, oralarda başlardı.
Aslında ben, hem bunları gözlemledim hem de onların hislerini taşıdım. On iki yaşlarında, bizim de bakkalımız oldu. Ara sokakta, küçük bir dükkandı. Dar bir yerdi. Ben, okuldan geldikten sonra bekliyordum orayı. Her müşteri girişinde, kalbim heyecanla çarpardı. Oturuyorsam, ayağa kalkardım. İsteklerini bekletmeden vermeye çalışırdım. Parayı dikkatli almaya çalışırdım. Bizim defterde, tıpkı anlattığım defterlerdendi.
Babam ve Dayım ortak açmışlardı. İkisi de Devlet Memuru olduğu için Annemin üzerine açılmıştı mükellefiyet kaydı. O zamanlar okullar, sabahçı ve öğlenci olmak üzere eğitim verirdi. Babam ve Dayım da öğretmen olduğu için biri sabahtan, biri öğleden sonra bekliyordu. Onlardan birinin işi olduğunda da ben giriyordum devreye.
Çocuktum, bazen sokaktaki çocuklarla oyun oynamak isterdim. Fakat sorumluluğumu bildiğim için onlarla oynayamazdım. Bir görev almıştım ve yerine getirmeliydim. Epey bir süre çıraklık yaptım o bakkal dükkanında.
Bana çok faydası olduğunu düşünüyorum. En azından, emeğin ne olduğunu öğrenmiştim orada. Sorumluluğu öğrenmiştim. Bir süre sonra da Dayımın sorumsuzlukları nedeniyle, kâr edemez hale gelmiş ve kapatmak zorunda kalmıştık. Bu arada da akraba ile ticaret yapılmayacağını öğrenmiştim vesileyle. Yabancı biriyle ortak olunmalı, yakın akraba ile ortak olunmamalıydı. Bu edindiğim tecrübeleri hiç aklımdan çıkar(a)madım.
Bakkal amcanın dükkanları kapatılmamalı.Onları tarihin sayfalarına gömmeyelim. Onlar, mahallenin ruhudur.En azından bizim kuşak için öyle….
YORUMLAR
Ülkenin bu gününde en çok ihtiyaç duyulan olay ; büyüğümüzün söylediğinin tam tersidir ! Yani küçük esnaflığın bitmesi değil artması gerekiyor. Çünkü bu kadar işsiz insan var ülkede. Küçük esnaflık azaldıkça işsiz sayısı artacak demektir. Üstelik o küçük esnafın verdiği vergilerden de haberi yok büyüğümüzün. Kendisi sağolsun ama, fazla yüksekte uçup, alttakileri görememeye başladı. Sadece kömür verip oy isterken görmeye alışmış olacak herhalde...
Fikret TEZAL tarafından 2/1/2010 10:09:45 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Nermin, ne demişler bilir misin? Birbirinle ye, iç ama; alışveriş etme! Bu sözün doğruluğunu insan akrabalarıyla bir iş yapınca daha iyi anlıyor. Bir zamanlar ben de yapmıştım ve anlayanlardanım...Güzel bir yazı ve güzel bir anlatım.
Tebrikler... sevgilerimle...