- 2030 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Şeytana Sattım Aşkımı
Perde perde işlenirken sensizlik hücrelerime umutlarım, kayıp şehirde kapkara güneşle kavga ediyor; aydınlık göstermedi diye. Eli yüzü parçalanmış, üstü başı kan revan içinde. Dudaklarından dökülen küfrün bini bir para… Görse ne olacak, ne değişecek sanki? Senden sonra bir ben daha olmayacak ki cehennem olası dünyada.
Patika yollarda düşe kalka yürüyorum şimdi ardıma bile bakmadan; ellerim çamurlu, dizlerim parçalanmış… ama biliyor musun hiç acımıyor canım, artık gözlerimden yaş da akmıyor çünkü saatler tende sensizliği vuruyor, çünkü zaman; vuslatı ölüme vuruyor… pusulamın ibresi ufuktaki karanlığı gösteriyor. Yüreğim bir meçhule doğru yol alıyor.
Bedelini ödüyorum seni bu kadar çok sevmenin. Çocukluğum, oluk oluk kanıyor. Kanamasın istiyorum, acı çekmesin artık. Ellerim ceplerimde sokakların avaresi olmuşken yüreğim, tertemiz çocukluğumu gömüyorum bastığın topraklara. Dudaklarımda anlamsız bir ıslık; bir çeşit cenaze marşı sanki… Saf tutan dağlar geçit vermiyor bana oysa her adımda silkeleniyordum senden; günahlarından arınan bir günahkar gibi.
Gecelerimdeki düşlerimi vuruyorum; ellerim katil oluyor. Kabusları çekip getiriyorum kör kuyulardan, yıldız niyetiyle serpiştiriyorum rüyalarıma. Kendime gün göstermemeye ant içiyorum.
Giderken ben, bütün anıları sana bırakıyorum. Boynumda, işlediğim günahların vebalini taşıyarak gidiyorum senden ya da gittiğimi zannediyorum…. Dilimde, sensizliğe bir niyet ve ben ölüme duruyorum; kıblem karanlık; ölen aşkıma secde ediyorum.
Giderken ben senden…
Yağmurlar düşüyor bedenime. İliklerime kadar ıslanıyorum, alıp sıksan bedenimi sen damlayacak her bir hücremden biliyorum ama yine de gidiyorum. Yalpalayarak yürüyorum bu dar sokakta; tıpkı bir ayyaş gibi. Üstüm başım sensizlik kokuyor oysa sen, buram buram ben kokuyordun. Galiba kendimi sende unuttum ben…
Ufukta bir tebessümle izlerken sen beni, olan oluyor. İlmek ilmek alıyorlar seni yüreğimden. Bedenimden kesip atılan her bir parçamda içimdeki senden bir şeyler koparıyorlar, lime lime dağıtıyorlar bendeki seni. Canımdan kopardıkları her bir can daha da direniyor seni onlar vermemek için. Prangalar vuruluyor ayaklarıma, mil çekiliyor gözlerime. Yüreğim sağır, zaman dilsiz oluveriyor birdenbire. Taşı bile sızlatan halim, sende ufacık bir sarsıntı bile yaratmıyor oysa gel beraber ölelim demiştim sana…
Ve ben…
Bütün güçsüzlüğümle direniyorum. Tuttuğum dallar ellerimde kalıyor, avuçlarım kanıyor… kaçmak istesem karanlık, gölge gibi peşimden geliyor. Tırmanmaya çalışıyorum kaderin yollarıma ördüğü ağları ama her defasında ayağıma çelme takan şeytana yeniliyorum. Gidişine yaktığım türkülerden kısılan sesim, sessiz harflerle avazı çıktığı kadar susuyor, rutubetli gözlerim boşluğa dalıp giderken ben artık korkmuyorum ve aşkımı teslim ediyorum.
Karanlığın eliydi,
Çığlıklarım geceye indi.
Aşkım bir kuytuya sindi.
Dokuz doğuran, iblisti.
Ve nihayet,
Sancıları dindi.
Ayyaş sokaklar bağrına basıyor, yüreğinden kovduğun aciz bedenimi. Karanlık geceler, koynuna alıyor yüreğimi; kirleniyor tertemiz aşkım karanlığın eliyle. İblisin tecavüzüyle aşkım paramparça olup yerlerde sürünürken ben, sürgün ediliyorum gay’ba. Alevler aralanıyor birden bire ve gecenin piçi peyda oluyor cehennemin ortasına. Ağlama sesleri, iblisin kulaklarında çınlıyor. Kulak tırmalayan bu ses susmuyor, susmak ne bilmiyor.
İşte bu yüzden kesiliyor çığlıklarım, hıçkırıklarım duyulmuyor. Sanki bu ses benim sesimi yutuyor… Oysa her gece yastıklara gömerdim başımı, kimseler duymasın diye sesimi. Ya karanlıkta ağlardım ya da bulutlara eşlik ederdim; kimseler görmesin gözyaşlarımı diye.
Feryadımın sukûta deydiği yerde, çıktı karanlık gökkuşağı. Ödediğim nasıl bir bedeldi ki şeytana bile kınalar yaktırmıştı. Nasıl bir bedeldi ki bu, tırnaklarımdan söküp alınmıştı canım. Ben nasıl da sevmiştim seni ya da sen nasıl sevmemiştin beni…
Kalmadı aşkımın mahremi.
Gecede aradı yüreğim,
Yarasına merhemi.
Billur kadehte içti;
Kendisine sunulan zehri.
Şimdi…
Sebebini bilmediğim bir sessizlik var içimde. Zamanın sancıları bitti… tarih tellallar saldı sokaklara; kırk gün kırk gece düğün dernek kuruldu. İblisin yaverleri şeytan(a) sofrasını kurdu. Arşa yükseldi arsız kutlamanın sesleri. Şeytan, adaklar adadı Tanrı’ya ve aşkımın masumiyetini kurban etti. Bir avuç ateşle kutsadı kundaktaki piçi.
Sen çektin benden gözlerini,
Yazdığın kara kaderi
Şeytan;
Kapkara etti.
Aşkımın diyeti,
Beni benden etti.
Belki kabulleniş belki iç çekiş; neyle tabir edeceğimi bile bilmiyorum henüz ama susasım var şimdi. Karanlığa teslimiyet var yüreğimde. Ölesim var içimde öylesine tutkulu, öylesine sıcak…
Ve saatler, ölüme vuslatı vurdu… şeytan, altın seccadede sundu bana kanatlarını ve ben de aşkımı, şeytana sattım…
Yazan: Faili Belli Ölü
Fail: O
Sanık: Aşk
Kullanılan Silah: Söz
Yer: Cehennem
Zaman: Ecel
Saat: Ölüme Çeyrek Kala
YORUMLAR
Bütün güçsüzlüğümle direniyorum. Tuttuğum dallar ellerimde kalıyor, avuçlarım kanıyor… kaçmak istesem karanlık, gölge gibi peşimden geliyor. Tırmanmaya çalışıyorum kaderin yollarıma ördüğü ağları ama her defasında ayağıma çelme takan şeytana yeniliyorum. Gidişine yaktığım türkülerden kısılan sesim, sessiz harflerle avazı çıktığı kadar susuyor, rutubetli gözlerim boşluğa dalıp giderken ben artık korkmuyorum ve aşkımı teslim ediyorum.
Gölgeler; hiç olmadık yerlerde hiç olmadık zamanlarda hortlarlar...En mahrem anlarda...Hiç kapanmayan bir gözdür an'lar...
Kapanmaz...Gece çekince üzerine zifiriliği beddua ede ede çıkar korkular; saklandıkları yerden.. Hala dil'de aynı ağır sözcük dolanır durur '' aşk ''
Yüreğine nazar değmesin...
sevgiyle...
efsun dalya
nereye çıkar
neden hep karanlık sonlar
ölüm nerde başlar
aşk nerde biter..
alın ellerimden aşkı
neydiği belirsiz bir efsun'la
bu can canan'dan gider...
sevgiyle...
Kurgu kendi içinde çok güçlü.
Düş vurunca el mi katil olur?
Söz sanatları güzel ama aşırılık var bence. Ve bu aşırılığa herkes kaçıyor.
Karışık duygular ve umutsuzlık.
Hatıralarda kalma.
Kendine eziyet etmek.
Bir aşkın nihai olarak ölüşünü kabullenmek.
Şiirler de başka bir lezzet vermiş.
Son parağraf yazıya güzel bir final yaptırmış. Gizli manalar var içinde.
Ne varki Şeytan satın değil teslim alır.
Güzeldi.
Kutlarım.
Selamlar.
efsun dalya
onur veriyorsunuz sayfama
ilgi ve özeninize çok teşekkür ederim...
efsun dalya
Şeytan teslim alırsa bu aşkı ben zarar vermiş olmam aşka
amacım kendi ellerimle öldürmek yarattığım ölümsüz aşkı...
tekrar teşekkür ederim...
hikaye örgüsü sağlam...
sonuçtaki bağlam çok değerli...
yazıcıyı düşündüm bu hikayeyi okurken,bana hayatın çokta içinde olmayan bir kadın profili verdi.
inatçı ama ürkek...
güçlü ama çekingen...
istediğini bilen ama almak için çok diretmeyen...
bilinmek isteyen...
sevgili efsun...
bu gizemli ruhunu bildim...
tabii bunlar bana yansıyanlar...
muhabbetle...
efsun dalya
bilmiyorum sebebini
çıkmaz sokaklarda
karanlık odalarda
bir çıkmaza sürükleniyor ruhum
sonum muamma...
vakit ayırıp beni okuduğun için çok teşekkür ederim...
sevgiyle...