- 887 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÜÇÜKLER Mİ BÜYÜYOR YOKSA, BİZ Mİ KÜÇÜLÜYORUZ ?
İki küçük kız çocuğunun geçen hafta içinde Bursa’da, okullarında arkadaşlarına vermeye çalıştığı dersi, milletçe alabildik mi acaba? Hani anlatmaya çalıştıkları dersi dinlemeyip, yaramazlıkları ile bu iki küçük kızımızı ve öğretmelerini üzen çocukların yerine kendinizi hiç koyabildiniz mi? onların maalesef çocuk olarak alamadıkları dersleri, büyükleri olarak bizler alabildik mi?
Sınıf başkanı sorumluluğu ile Havva, arkadaşlarına, bir şeyler anlatabilmek için çırpınıyor.”Ben çalışıp 100 alıyorum, siz de çalışın, sizde 100 alın. Olmazsa sizi de ben çalıştırayım” diye uğraşıyor. Bu sorumluluk anlayışı, büyüklerimizin ne kadarında var acaba? Hiç merak ettiniz mi?
Üstelik Havva’nın bir de yardımcısı var, Gizem, Gizem; inşaat işçisi bir babanın 6 çocuğundan biri. Başkanı olan Havva’ya yapılan muameleye, o da itiraz ediyor. Ailesinin yoksulluğunu, annesinin temizlik işleri yaparak, ailesine katkıda bulunduğunu, çalışmanın utanılacak bir şey olmadığını, 11 yaşındaki ablasının da annesine yardımcı olduğunu gururla ve heyecanla anlatıyor. Babasının inşaatta kazara elini kestiğini ve 5. Kattan düşerek ölüm tehlikesi anlattığını, bütün bunları bizler okuyup adam olalım diye yaptığını, heyecanla dile getiriyor. Bu nedenle babasının kazandığı paraları harcarken, ne kadar dikkatli olmaları gerektiğinin altını da iyice çiziyor. Çizmelerinin delik olmasına varıncaya kadar durumu dramatize edebiliyor.
Aferin bu çocuklara! Avuç kadar küçücük iki kız çocuğu bunlar. Tepkilerini ne de güzel dile getirip, kendilerini, düşüncelerini ifade edebilmişler.
Annemi, annelerimizi düşündüm sonra. Birçoğu bugün ebediyete çoktan intikal etmiştir bile. En büyük baskılarda dahi sabredip, baş eğmişlerdi. Yılmamışlardı. Okula gönderilmediklerinden çoğu ölümüne kadar, okuyup yazmadan da bihaberlerdi. Ama son nefeslerine kadar, ana ve babalarına da dua edip hizmetlerine koşarlardı. Yaptıklarından dolayı, onları suçlamak, akıllarına bile gelmezdi.
Oysa bugün, okullarımızdaki, kız öğrencilerimizin sayısının, ilköğretim okullarında, erkeklerden daha fazla olduğunu söylüyor araştırmacılarımız.
Öte yandan Bingöl’de, geçen Cuma günü, ara tatilde okumak için, kitap almak üzere şehre inen ve ceplerinde dolmuş parası 1,5 TL kalmadığından evlerine yürüyerek dönmek zorunda kalan ve bu nedenle suyu artmış Göynük Çayı üzerinden geçerken; sulara kapılıp, ırmak ta boğulan, iki küçük kızımızın sorumluluğunu acaba kim alacak? Hesabını kimler verecek?
Bu gün kızlarımız daha şanslı diye düşünüyorum. En azından annelerimizle mukayese ettiğimiz zaman. Ama o çocuklarımız için. Bunu maalesef söyleyemiyoruz.
Burası Türkiye. Burada biz büyükler, hep büyük meselelerle uğraşırız. O nedenle küçük meselelere ayıracak zamanımız genelde yoktur. Küçüklere de, düşüncelerine de fazla önem vermeyiz. O nedenle zaman zaman böyle yürek paralayıcı haberlerde, gündemimizden hiç eksik olmaz.
Tabii; bu meselelerin hangisi büyük, hangisi küçük, ona karar vermekte kolay değil.”Biz büyükler; her şeyin en iyisini, biz bilir, biz yaparız. Siz sadece bizim söylediklerimizi yapın, yeter”,deriz.
Dediğim dedik, çaldığım düdük mantığı, erkek egemen ataerkil aile yapısı ve yaz- boz tahtasına dönen “milli eğitim” anlayışı ile bugün geldiğimiz noktada maalesef burası. İster beğenin, ister beğenmeyin. Çocuklar bile bizim düşüncelerimizin üzerinden geçip gidiyorlar. Bu halimizle de artık, biz onlara değil, onlar bize örnek olacak hale geldiler diye düşünüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.