ZENGİN ATI
ZENGİN ATI
Güney’in sıcak şehri, bereketli toprakların, çalışkan insanları yoksuldur. Burada sabah ezanları çok erken okunur. Akşam ezanları ise çok daha geç. Burada gündüzler uzun, geceler oldukça kısadır. Ve buranın insanları çok uzun süreli çalışmasına rağmen yoksuldur.
Çukurova’sı ile ünlü bu şehir de pamuk ağaları ürünlerin işlenmesi için bir ayakları da şehirdedir. Çırçır, pamuk ipliği ve pamuklu dokumaların işlenmesi için fabrikalar kurmuşlardır. Göçerler ve ırgatlar da yerleşik yapama geçmişlerdir. Fabrikalarda işçilik yapmaktadırlar.
Zenginler, zengin mahallelerinde konaklarda ve lüks apartman dairelerinde oturmaktadır. İşçiler, memurlar, at arabacılar, küçük esnaflar varoşlar da gecekondularda oturmaktadır.
Varoşlardaki ev kadınları kalabalık olan aile nüfuslarına katkıda bulunmak için zengin evlerine temizliğe giderler. Giderken de en büyük çocuklarına küçük çocukların bırakırlar. Çocuklardan birini yanına alırlar. Bu yanına aldıkları çocuk, temizliğe gittiği evin çocuğu ile yaşıt olmalarına özen gösterirler. Bu çocukların bir görevi de zengin evinden verilen öteberiyi taşımakta annesine yardım etmekti.
Yılmaz ile Onat, anneleri komşu ve arkadaştır. Annelerin arkadaşlığı, komşuluğu bu iki çocuğu arkadaş yapmıştır. Yılmaz dokuz yaşlarında esmer, zayıf çelimsiz bir çocuktur. Onat ise onbir yaşında bir çocuktur. Yılmaz kadar zayıf çelimsiz değilse de fazla gürbüz sayılmaz.
İki kadın çocukları ile zengin evlerine temizliğe giderler. Buradaki işleri; Konak ve apartmanlarda çalışan kapıcı, bahçıvanlık işlerinde çalışan ahbapları bulurdu.
Sabahın erken saatinde çocukları ile geldikleri bu evlerde akşama kadar temizlik yaparlar. Bulaşıktan, çamaşıra, toz almaktan, yer silmeye kadar birçok işi yaparlar. Akşama o kadar yorgun olurlar ki, zenginlerin verdikleri eski giysi gibi öteberiyi taşıyamayıp, çocuklarına taşıtırlardı.
Yılmaz ile Onat ‘ın annelerinin temizledikleri evler birbirine oldukça yakındır. Anneleri “biz çalışırken siz de bahçe de oynayın” diye çocukları dışarıda bırakırdı.
Çocuklar da zengin çocuklarıyla çeşitli oyunlar oynarlar. Daha çokta atçılık oynarlardı. Bu zengin çocuklarının bir ayağı pamuk çiftlikleri de olduğu için at hiçte yapancı bir hayvan sayılmaz. Bura insanları çocuğundan yetişkinine kadar herkes atı sever. Çiftlikteki atları şehre getiremedikleri için şehirde at yerine, evlerinde çalışan kadınların çocuklarını at yaparlar. Şehirde atlar, at arabası ve faytonculukta kullanılır.
Zengin çocukları ile oynayan Yılmaz ve Onat, çocuklara at olurlar. Çocuklar söğüt ve kavak ağaçlarından bir dal parçasını bacakları arasına alır ve ata binmiş gibi bir duruş alırlar. Bir ipi; ya at gem’i gibi ağızlarına alır, ya da göğüslerinin üzerinden, kollarının altından geçirerek bir atın koşun takımı gibi yaparak, atçılık hazırlığı yapılır. Bazen bu işlere uçurma kuyruğu gibi süsler de yapılır.
Hazır olan bu atlar koşturulur. Çoğu zamanda yarıştırılır. Ve kan ter içinde kalırdı, bu çocuk atlar. Daha hızlı koşsunlar diye, söğüt ve kavak ağacının dalından yapılan kamçılarla kamçılanırlardı. Çocuklar da anneleri gibi yorgun ve bitkin olurlar. Evlerine varıpta, dinlenince unuturlardı.
Akşam olup, işleri biten anneler çocukları alıp evlerine giderken, zengin evlerinin mutfağından verilen yemek artıklarını evlerine götürür. Çocuklar yeyemezlik etmesinler diye, artık olduğunu saklarlardı. Ama büyükler bu durumu anlarlar ve iştahsız iştahsız yerken, çoğu kez de iştahla yiyen kardeşlerini izlerlerdi.
Günler bu şekil de sürer giderdi. Birgün Yılmaz’ın hasta olduğu bir zamanda. Yine atçılık oynuyorlardı. Yılmaz hasta olduğu için fazla koşamadan düştü. Yılmaz’ı koşturan çocuk, düşen Yılmaz’ı kamçısı ile dövdü. Yılmaz burnunu çeke çeke ağladı. Onat gelip, Yılmaz’ı yerden kaldırdı. Mendiliyle Yılmaz’ın gözyaşlarını sildi.
Yılmaz günlerce hasta yattı. Onat her gün Yılmaz’ı ziyaret ediyor. Yılmaz’ın ayağa kalkmasını dört gözle bekliyordu. Yılmaz hastalandığından beri yalnız kalmıştı. En iyi Yılmaz’la anlaşıyor ve Yılmaz’la oynuyordu. Yılmaz iyileşince Onat çok sevindi. Artık hep beraber oynayacaklardı. İki arkadaş o gün bir karara vardırlar. Artık hiçbir zaman zengin atı olmayacaklardı. Yemin ettiler bir daha her ikisi de zengin atı olmadılar.