- 2044 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
MERHAMET !
Bir ramazan günüydü. Eşimin yengesi bizi oruç açmak için evine davet etmişti. Kendisini çok severdim. Bembeyaz, pamuk gibi bir yüzü vardı. Yüreğinin güzelliği, yüzüne yansımıştı sanki.
O da beni çok severdi.Onun bakışlarından anlardım beni sevdiğini. Çocukları da çok severdi. Kendisinin bir kızı vardı. Tek çocuk olduğu için de aynı evde yaşıyorlardı. Ben, eşini yani Dayıyı tanıyamadım. Biz evlenmeden çok önce vefat etmiş. Evde, kızı, damadı ve torunları ile oturuyordu.
Sık sık gelirdi bize. Onu gelmesi beni sevindirir ve ona ne ikram edeceğimi bilemezdim. Rahat ettirmek için elimden geleni yapardım. Çoğu zaman da içlenir ve damadının yaptıklarını anlatır ve ağlardı. Hiçbir şey yapamazdık fakat onu dinlememiz bile yeterdi ona.
Oruçlu ve yaşlı haliyle yemekleri hazırlamıştı. Bizimle birlikte başka akrabalarını da çağırmıştı. Aynı zamanda bize de akraba olan insanlardı fakat ben çok fazla tanımıyordum. Eskiden, ramazan ayı daha farklıydı sanırım. Daha coşkulu geçerdi. Hiç yorulmazdık ya da yorulurduk da farkına varmazdık. O zamanlar, şimdiki gibi kaloriferli evlerde de oturmuyorduk. Buz gibi mutfakta yemek hazırlanır, bulaşıkları elimizde buz gibi su ile yıkardık.
Kapıda bizi gülen bir yüzle karşılamıştı. İki masa kurulmuştu. Sofralara oturduk. Ezanın okunmasını beklemeye başladık. Oturduğumuz sofrada eşimin akrabaları da vardı.
O sırada, beni çok üzen bir olaya şahit oldum. Eşimin, dayısının kızı, genç yaşta kanserden vefat etmiş. Onun iki tane çocuğu öksüz kalmış. Eşi de tekrar evlenmiş. Bir çocuk da ondan olmuş. Masada oturan konuklarda onlardı.
O akşama kadar bir iki defa karşılaşmış fakat sohbet etme fırsatım olmamıştı. Kızın ayağının aksadığını bile fark etmemiştim. On ya da on bir yaşlarındaydı. Yüzünde mahzun bir ifade vardı.
Ezan okundu ve yemeğe başlayacağız. Üvey anne kucağındaki bebeğini küçük kıza uzatarak,
“ Kardeşine bak sen. Sonra yersin Ümmühan. “ Dedi.
Kız,sesini çıkarmadan kardeşini aldı ve öbür odaya geçmek üzere hazırlandı. Hiç itiraz etmeden.
“ Ümmühan, sen oruçlu musun ? “ Dedim.
“ Evet, oruçluyum ama sonra yesem de olur “ Dedi bana.
O kadar dokunmuştu ki kadının o sözleri , hiç kimsenin işine karışmak istemeyen biri olmama rağmen, müdahale ettim.
“ Hayır Ümmühan, bebeği Annene veriyorsun. O, bebeğiyle de karnını doyurabilir pekala.Hiç bir yere gitmiyorsun.“
Küçük kız itiraz edecek oldu sonra vazgeçti. Üvey annesi bana bozuldu ama ses çıkarmadı. Eve gidince hırsını nasıl çıkardı bilemiyorum.
İçimi acıtmıştı o olay. Küçük yaşta anne sevgisinden yoksun kalmıştı. Ölüm, her faninin başına gelecek. Bugün hayattayız, yarına ya da beş dakika sonrasına hayatta kalacağımız belli değil. Kendime o soruyu sordum. “ Acaba, ben o kadının yerinde olsaydım, ben de mi aynı davranırdım “ Dedim ve arkasından da cevabımı verdim. “ Hayır, yapmazdım. “
O akşamdan sonra o kadınla bir daha hiç görüşmedim. Ümmühan ile de görüşemedim fakat ona dair haberleri aldım. Ümmühan, okuyarak hemşire olmuş ve özel bir hastanede çalışmaya başlamış. Ayaklarının üzerinde ve dimdik kalmak için başarmıştı sanırım.
Üvey Annesi ne durumda bilmiyorum. Kim bilir belki de yaşlanınca, bir yudum suyu Ümmühan verir ona. Allah büyük, hem de çok büyük. Kimin ne duruma düşeceğini, bir tek Allah bilir.
Yengemde birkaç yıl sonra vefat etti. Allah rahmet eylesin. Onu hiç unutmadım. Oturduğu ev, onun ölümünden sonra satıldı. Uzun bir süre evin önünden geçemedim. Onun ölümüyle, hatıraları da yok olmuştu sanki. Sadece gülen yüzü kalmıştı hatıralarımda.
YORUMLAR
çimi acıtmıştı o olay. Küçük yaşta anne sevgisinden yoksun kalmıştı. Ölüm, her faninin başına gelecek. Bugün hayattayız, yarına ya da beş dakika sonrasına hayatta kalacağımız belli değil. Kendime o soruyu sordum. “ Acaba, ben o kadının yerinde olsaydım, ben de mi aynı davranırdım “ Dedim ve arkasından da cevabımı verdim. “ Hayır, yapmazdım. “
.................
nice hikayeler var böyle.
paylaşmaya değerdi.
saygımla.