- 717 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
OYUNLAR VE OYUNCULAR
OYUNLAR VE OYUNCULAR
Dr. Sadık Özen
“Ergenekon’dan Balyoz Hareketi’ne”
Her gün yeni ve iğrenç bir senaryo yazılıyor
Akıl almaz yalanlar üretiliyor, iftiralar atılıyor
Şişirilmiş balonlar uçuruluyor göklere
Siyaset bulandırılıyor, halk tedirgin ediliyor
Orduya çamur atılıyor, askerler kışkırtılıyor
Her gün yeni bir oyun sergileniyor
Karşı Devrimciler atağa kalktılar,
Ellerinde balyozlar, vurdukça vuruyorlar
Yaptıkları şer eylemlere “Hareket” diyorlar
Ulu ağacı taa kökünden kesmek istiyorlar
Ne Allah korkusu kaldı bunlarda; ne din, ne de iman
Ne insanlık kaldı, ne ahlak ve ne de vicdan
Gündeme getirdikleri palavra ve yalanların
Hangisi daha büyük, bilinemez oldu.
Sap samana karıştı iyicene, aşk olsun seçebilene
Gerçekler rafa kaldırılıyor, doğrular unutturuluyor
Biri yazıyor yalanı, biri sahneye koyuyor, biri yönetiyor
Birileri de rol alıp oynuyor, elbirliğiyle millet kandırılmaya çalışılıyor
Öyle bir oyun ki bu; çalan da aynı, oynayan da
Yönetenler de aynı, yönetilenler de
İzleyenler ise şaşkın, gördüklerinden bir şey anlamıyor
Birileri ise bu tezgahtan alabildiğine nemalanıyor.
Şapur şupur, bal tutan parmaklarını yalıyor
Ama yine de doymuyor gözü, kendini yeni avantalara hazırlıyor
Öyle rezilane, öyle utanç verici bir durum ki bu;
Kimileri mutlu; gülüyor, eğleniyor, yılışıyor,
Atılan palavraları kendinden geçercesine alkışlıyor
Yardakçılık ediyor, yağ çekiyor, yalan söylüyor
Bu ortamdan daha da yararlanmanın ince hesaplarını yapıyor
Eğiliyor, küçülüyor, yalakalaşıyor, köpekleşiyor
Kimileri, bu düzenden ne koparırsa kar sayıyor
Efendisinin önünde taklalar atıyor, şaklabanlık yapıyor
Kendisinin bile kanacağı yalanlar uyduruyor
Gözlerinin içine bakarak, hamisinin yeni emirlerini bekliyor
Sahte tebessümlerle sırıtıyor, ağzından salyalar akıyor
Göbeğini kaşıyarak zaferini kutluyor ve parsasını topluyor
Bunlar; her türlü rahatı yerinde, keyifleri gıcırında olanlar;
Dışarıdan maaşa bağlanıp, astronomik aylık alanlar
Ya da içerden sırtları sıvazlanıp, önlerine kemik atılanlar,
Hak etmedikleri yerlere getirilip, mevki-makam sahibi yapılanlar
Üç kuruşluk çıkarları için yağ çekip yalakalık yapanlar
İçlerinde Allah korkusu olmayan, kuldan ise utanmayanlar
Öte yandaysa, ekmek parası bulamayanlar,
İşsiz-güçsüz, aç-sefil kalan ve de anaları ağlayanlar,
Feryatlarına kulak tıkanan, “Yan gelip yatıyorsun” diye azarlanan
Ve “Ananı da al git !” diye huzurdan kovulanlar
Kış ortasında üzerlerine tazyikli su sıkılan, biber gazı atılan
Sonra da “Merhamet gösterdik” diye pişmanlık duyulanlar
Hazretler, iyi ki tekelcilere acıyıp da merhamet göstermişler;
Aksi halde, demek ki onların üzerine benzin döküp yakabilirmişler
Ne kişilik, ne yetenek, ne feraset, ne adalet değil mi?
İşte, demokratik düşünce dediğin aynen böyle olmalı,
İnsan hakları, özgürlükler, sendikal haklar böyle anlaşılmalı
Sonra da “Demokratik Açılım” diye yaygara koparılmalı...
Bugünkü durumun küçük bir özeti bu yazılanlar
Söylenenlere benzer daha nice şeyler var
Karşı devrimciler ataklarını günden güne artıyor
Her gün ortaya yeni bir tezgah kuruluyor,
Bölücülüğü tetikleyen yeni planlar yapılıyor
Ayrılıkçı faaliyetler gittikçe etkinlik kazanıyor.
Aklına esen askerlere veryansın ediyor
Kötülüyor, küçük düşürüyor, aşağılamaya çalışıyor
Sonunda Genelkurmay Başkanı bu duruma isyan etti
Ayrılıkçı senaristleri bir güzel azarladı ve lanetledi
Ama hiçbir şey değişmedi, üstelik hava daha da sertleşti
Hiç kimse geri adım artmıyor, ortalık daha da bulanıyor.
Anayasa ve yasalardan korku kalmadı
Cumhuriyetin temel ilkeleri tartışılmaya başladı
Verilen mahkeme kararları bile uygulanmıyor
Herkes bildiğini okumaya devam ediyor
Anayasanın gereksizliğini ileri sürenler, hatta faso-fiso diyenler var.
Sonunun ne olacağı düşünülmüyor, işkembe-i kübradan atılıyor
Etnik köken tartışmaları ve demokratik açılım bile gerilerde kaldı
Bölücülük olgusu gittikçe yön değiştirdi ve yoğunlaştı
Cumhuriyetçilerle Karşı Devrimciler arasında mücadele arttı
Artık kimse kimseye tahammül edemiyor, iş büsbütün çığırından çıkıyor
Anayasanın son kullanma tarihi geçti, miyadı doldu diyenler çıktı ortaya
Halkı inandırmaya çalışıyorlar attıkları bu iğrenç palavraya.
Gerektiğinde anayasa da tartışılır, diğer yasalar da.
Ancak amaç iyi niyetli olmalı, nankörlük yapılmamalıdır
Yanlışları düzeltmek için yeni yanlışlar yapılamaz
Bugüne kadar yaşanan iyi şeyler bir çırpıda sökülüp atılamaz
Aksi halde işin içinde başka maksatlar aranır
Bir de bakarsın ki, cumhuriyet rejimi rafa kaldırılır
Anayasamız , Demokratik Laik Cumhuriyetimizin temeli ve teminatıdır
Devleti kuranlar, değişmez ilkeleri buraya koymuşlar, bunlara dokunulamaz demişler
Çünkü; devlet ile milleti bölünmez bir bütün olarak görmüşler
Şimdi ise devlet halkın özgürlüğünü kısıtlıyor diye yaygara koparılıyor
Devletin de özgürlüğünün olması gerektiği kaale bile alınmıyor.
Bölücülük faaliyetleri, işte bu zemin üzerine inşa edilmek isteniyor.
Ordumuza karşı amansız bir kötüleme kampanyası başlatılmış bulunuyor
1960 ve 80 önceleri yaşanan tüm olumsuzluklar görmezden geliniyor
Zorunlu olarak yapılmış ihtilaller, darbe ve cunta hareketi olarak niteleniyor
Kısa zamanda yeniden demokrasiye geçildiği görülmek istenmiyor,
Tam aksine, yeni kuşaklara, pireler deve yapılarak anlatılıyor
Orduya karşı kin ve nefret uyandırmak için halkımız kandırılıyor.
Amaç Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kötülemek ve etkisiz hale getirmektir
Bunun için, tertip üstüne tertip yapılarak ortalık karıştırılıyor
TBMM’nin korunması görevi bile askerlerden alınıyor
Ülke yönetimi, yavaş yavaş, Karşı Devrimci Medya’nın eline bırakılıyor
Koskoca Emekli Orgeneraller, torunları yaşındaki gazeteciler tarafından yargılanıyor
Bu durumu önlemesi gerekenler; bunları destekliyor, hatta utanmadan alkışlıyor.
İşte, şu anda ülkemizde oynanan oyunların rezalet perdesi
Artık bu konuda söylenecek söz kalmadı, nefesimiz tükendi
Ne tarihten ders alan var, ne geleceğinden kuşku duyan
Galiba insanların sağduyusu yok oldu, basireti bağlandı
Bizlere de kala kala, bizi bu durumdan kurtar diye Allah’a niyaz etmek kaldı
Sesimizi duy Ya Rabbi; bizleri ve vatanımızı tüm kötülüklerden koru !...
29 Ocak 2010
YORUMLAR
ANLAYANA NE MUTLU
Çalışanlar kazanır,
Anlayana ne mutlu.
Çalışmayan sızlanır,
Anlayana ne mutlu.
Dağların doruğu kar,
Her yolun bir sonu var,
Kin yolunun sonu nar,
Anlayana ne mutlu.
Sabırla biter dertler,
Biter tüm şikâyetler,
Aşkla coşar yiğitler,
Anlayana ne mutlu.
Faydalıdır yaklaşmak,
Kötüden uzaklaşmak,
Doğruyla kucaklaşmak,
Anlayana ne mutlu.
Güzel, eser okumak,
Yürekleri dokumak,
Bülbül gibi şakımak,
Anlayana ne mutlu.
İşin gitmesi rayda,
Dosta en büyük fayda
Fer yoktur şer olayda,
Anlayana ne mutlu.
İbadetler haz verir,
Münafıklar gaz verir,
Kibirliler poz verir,
Anlayana ne mutlu.
Şahin işin aslı şu,
Zevktir mertlere huşu,
Gönle konar can kuşu,
Anlayana ne mutlu.
Durdu ŞAHİN
sadikozen
sadikozen
Haticcay
Yakınmalarınızda haklısınız. Umarım tez hasret kaldığımız huzur ve refah ortamını yakalarız .
Saygılar
Çok ilginç! Böyle bir balyoz plan varlığı ilk ortaya çıktığında, Star tv de altında imzası olan zatı dinledim. Evet böyle bir plan hazırladık ama darbe değil tatbikattı dedi. Darbe planı olduğunu inkar etsede ilgili planı inkar edemedi. Askerlerimize eğitim için hazırladık böyle bir planı dediğini kulaklarımla duydum. Ama sonra çok azar işitmiş olacak ki daha sonraki katıldığı programlarda kem küm ederek planın içeriğini de inkar yollarına giti...
Darbe sevdalılalrı önce ortamını hazırlamıyı da pek güzel bilirler daha önceleride çok güzel bildikleri gibi ...Siz her ne kadar sevmediğiniz bir parti iktidarda diye darbe savunuculuğu, Güzide Ordumuzun içine sızmış acımasız cunta zihniyetin ayıklanmasını istemek yerine, kirli planlarının savunuculuğunu görev edinmiş olsanızda hiç bir şey değişmez; Gerçekler değişmez. Bu millet sandığınız kadar aptal değil! ve gerçeklerin bal gibi farkında. Ordu yıpratılıyor yaygaralarını da bırakın artık. Orduyu yıpratmaya çalışan asıl cunta zihniyeti ve savunucularıdır... Zihinleri bulandırmaya, sapla samanı karıştırmaya çalışanlar bu ülkeye sadece zarar verirler... Eğer niyetler buysa buyrun devam edin...
ÜZÜMKARASI tarafından 1/31/2010 12:25:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
Merhaba muhterem dost. Gene yollar kesişti.
Yazını dikkatle okudum.
Kendi içinde tutarlı. Şekil olarak yorum yapmayacağım. Şiirle nesir arası bir şey.
Mantık güçlü.
Niyet iyi.
Kenan Evren mi yazmış diye bakasım geldi....:)
Daha önceden yazdığınız itidalli yazıları bildiğim için iyi niyetinizi sorgulamak değildir amacım. Böyle bir şeye hakkım da olamaz. Lakin pek çok ağır şüpheli vakaya bile çok iyimser bakıyorsunuz. Yargıda olup, pek çok delile istinaden açılan davalara kurgu gözü ile bakıyor lanse ediyorsun. Ya yanılıyorsan. Mahkemeler neticelenir de gerçeklerle ters düştüğün ortaya çıkarsa ne olacak?
Haklı olduğunuz konularda olabilir. Ama biraz daha temkinli konuşmak gerekmez mi?
İnsanların basireti bağlanmadı.
Gerçek neyse çıksın ortaya istiyor.
Devlet sırrı, ordu sırrı, meclis sırrı, örtülü ödenek, İstihbarat yasağı, Emniyete ait gizli belge, vs. vs. Zaten açıkta bir şey yok ki Ülkemizde.
Emin olun ordumu sizin kadar seviyorum. Leke bile kalsın istemiyorum. Bu da aklanmaktan geçer.
Bölücülükle ilgili görüşlerimi de biliyorsunuz. Benim düsturum İslam kardeşliğidir.
Fikirlerimiz uyuşmasa da güzel yazıydı.
Tebrik ederim.
Selamlar. Saygılar.
sadikozen
Size yanıt vermekte geciktim. Zira çok yoğun bir çalışma ortamındayım. Öncelikle nazik uslubunuz için teşekkür ederim. Ben yollarımızın kesiştiği kanaatinde değilim. Çünkü kavşaklar aynı zamanda kesisma noktasıdırlar. Bir gün birbirimizi daha iyi anlayacağımıza aynı kavşakta buluşacağımıza inanıyorum. Daha doğrusu inanmak istiyorum.
Yazdıklarımın edebi niteliği konusundabenim de belirli bir fikrim yok. Bu konuda herhangi bir iddiam da bulunmuyor. Benim için önemli olan fikirlerimin ve duygularımın iyi ifade edilebilmesi.
Görüşlerimi ileri sürerken doğacak sonuçlara hazır olduğumu söylemeliyim. "Kargadan korkan darı ekmez" diye bir atasözümüz var. Aynı zamanda ben kadreci biriyim. Keşke her şey güzel sonuçlansa da ben aldanmış olsam. İnan, ülkem açısından böyle olmasını dilerim.
Karanlıkta kalmış bütün olayların aydınlanmasını ve gerçeklerin ortaya çıkasını ben de çok isterim. Ama ne yazık ki, bazı çıkarcı ve bölücüler tarafından halkımız kandırılıyor ve düzmece senaryolar üretilerek toplum huzursuz ediliyor. Bu duruma sön vermesi gerekenler ise sadece kendi çıkarları ve siyasi hesaplarla zaman geçiriyorlar. Keşke kişilerin ve kurumların üstündeki bütün lekeler kalksa da gerçekler ortaya çıksa. Devlete ait sırlar dışında hiçbir şey gizli kalmasa, faili meçhul cinayetleri işleyenlerin kim oldukları anlaşılsa ce cezalarını çekseler. Keşke ulusal birliğimizi sağlayacak önlemler alınsa. İç ve dış düşmanlarımızın kimler olduklarını ve ne yapmak istediklerini anlayabilsek ve onlara karşı birleşebilsek. Keşke devletimizin çıkarlarının ne olduğunda birleşebilsek. Keşke sorunlarımızı birbirimizi kırmadan ve incitmeden tartışabilsek. Keşke insanlarımızarasında eşitlik sağlanabilse, bütün ayrılıkçı fikirler ortadan kalkabilse. Keşke iktidar ile muhalefet ülke sorunlarının çözülmesinde elele verebilselere ve birklikte çalışabilseler. Keşke siyasi partiler yasası ve seçim yasası gerçek demokrasiye uygun hale gelebilse ve lider sultası kalksa. Keşke kafamızdaki bütün kuşkulardan kurtulup geleceğimize güvenle bakabilsek. Keşke Keşke cumhuriyetimizin temel ilkelerine, Atatürk İlke ve Devrimlerine, Laiklik İlkesine hep birlikte sahip çıkabilsek. Keşke ülkemizde etnik köken ve inanç tartışması olmasa ve herkes birbiirine kötü gözle bakmasa. Keşke hepimiz gerçekten kardeş olabilsek.
Sevgili Tatlıtürk, her "keşke" nin bizi birbirimize biraz daha yaklaştıracağına ve bir kavşakta buluşacağımıza işte bu nedenle inanmak istiyorum.
İnan bana bu temennilerimde hiçbir zorlama ve yapaylık söz konusu değildir. Hepsi de yüreğimin içtenlikli sesidir. Sevgilerle yanaklarınızdan öpüyor, iyi günler diliyorum.