- 705 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Savunma, biraz Suçlama Ve CAÐRIM
Nerden bileydim,çekip gideceğini. Suçlama beni.
Öyle hazırlıksız yakalandım ki,
benden uzaklara attığın adımlarının tenha yankılarına...
Kalakaldım,kendimden bile bensiz. Benden bile sensiz.
Gidiyordun ve ben, tüm gidenlerin ardındaki tüm kalanların tırnakları
kalbime saplanır haldeyken anlıyordum "eli kolu bağlı olmak"deyiminin
ne manaya geldiğini. Kana kana, kanaya kanaya anlıyordum.
Öyle hazırlıksız...
Ve öyle çaresiz haldeyken bıraktın ki beni, iki kişilik hayallerin ortasında...
Çıplak ayaklı yüreğini nereye saklayacağını bilemeden, bir o yokluğuna,
bir bu yokluğuna koşuşturan bir sevgiliydi ardında bıraktığın.
Ve gözlerine değmemiş bakışları taşıyan, o sevdiğin gözler aradı durdu sesini,
resimlerinin arasında. Gittin.
Bir mucize bekledim.
İnsanlar, olağandışı olarak niteledikleri bir olayın
gerçekliğine inanabilmek için, yine olağandışı olan herhangi bir şeyin
ihtiyacını duymuşlardır hep. Hala da duyarlar.
Ben de duydum. Gittiğine inanabilmek için, bir mucize bekledim.
Adı "döndüm! yanındayım!"olan bir mucize. Dönmedin.
Belki bu yüzden, aradan geçen, yürek saatine göre
katar katar zamana rağmen inanamıyorum gittiğine.
Ama biliyor musun; inanmamak engel değilmiş alışmaya.
Gidişine inanmak için bir mucize bekleyerek aminlediğim dualarıma verdiğim zaman,
dönmezliğine alıştırdı beni. Gel gör ki, gidişin içimde bulanık su, hala.
Ama alıştım "olmaz’lığına.
Yoksun.
"Üzülmek"bile anlam kaymasına uğradı içimde. Ya da gerçekliğine kavuştu.
Üzülmüyorum gittin diye. Ağlamak çocukça geliyor.
Gerçeğe yüz süremeyen hayalleri düşünüp, ufka dalmak da,
Yeşilçam filmlerinde izlediğim sahnelerden birisi gibi benim için.
Artık. Suçlayamazsın beni...
Sendin giden. Sensin.
Ve plansız da olsa ayak izlerini bana ters yönde bırakarak
yürüdüğün yola çıkışın, bunu istememiş olsan da,
beni sevmene rağmen-yani herşeye rağmen-kalmamış olsan da yanımda,
en derin yaraları sen taşıyor olsan da, belki asıl suçsuz sen olsan da,
"giden"kelimesi hep seni niteleyecek.
Sendin giden. Sensin. Sen olacaksın.
Sevgimi, başka gözlerin bakışlarına saklamamı söyleyen sendin, giderken.
"Üzülmem’, diyen de, o ağlamaklı cümlelerinde.
Suçlayamazsın beni, bir başka kişiye, başka bir tondan söylediğim
"seni çok seviyorum’larımda anımsamazsam seni.
Ben seni zaten hiç suçlamadım. Hiç suçlamıyorum.
İlerde bir gün suçlarım belki, desem, bunu umursama olasılığım,
bunu umursama olasılığın o güne kadar iyice ortadan kalkmış olacağı için,
gelecek zaman önemsiz bir ayrıntı.
"Gelecek zaman, önemsiz bir ayrıntı’...
Bir vakitler saatlerce kafa patlattığımız bu hayati konu, önemsiz bir ayrıntı.
İkimiz için de. Artık. Yani herşey olması gerektiği gibi.
Gördüğün gibi, yeni bişeyler katmamışız sevdanın kabul görmüş işleyişine.
Hani "hayır! bence öyle değil."deyip, karşı çıkmıştın ya, ben
"belki de sadece bir alışkanlıktık birbirimiz için"dediğimde...
Şimdi karşı çıkmayacağını sanıyorum.
Sözlerimin doğruluğu tam anlamıyla kanıtlandığından değil...
Sadece... Ben ne kadar alıştıysam "gitmiş Sen’e", sen de alışmışsındır.
Ve bunca alışmışlığın arasında, kaynayıp gitmiştir o sevdalı günler.
Bu yüzden yani. Sözlerimin doğruluğu kanıtlandığından değil.
Sadece bir sanı.
Bir gün...
O, herşeye rağmen gerçekleşmesini beklediğimiz gün...
Ellerimden tutan ellerine gizlice bırakacağım bir minik teşekkürüm olacak...
Arkadaş ellerine... Arkadaş ellerimden...
Tadı unutulmuş bir sevdanın anısına...
Bebek arkadaşlığımıza, bir doğum hediyesi niyetine...
Acemi, çaylak dostluğumuz, yabancılık hissinden kurtulsun diye...
Artık bir giden ve bir kalan’ın olması gerekmeyen, formunu değiştirip,
aşk’ı kardeşliğe terfi ettirmeye çabalayan bu ilişkiye ufak bir yardım olması dileğiyle...
Bir minik teşekkürüm olacak sana...
Arkadaş ellerimden...
Arkadaş ellerine...
Dilek Bolpasha
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.