- 491 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YOĞUN BAKIMLI GÜNLER...........
YOĞUN BAKIMLI GÜNLER……………….
Bir tekerlekli sandalyade başladı yoğunluk kavramının olduğu yaşam,bir şekilde bu yoğunluğu yaşamam gerekti,duygularım yoğundu,bedenim yoğundu,yalnızlıklarım yoğundu,özlemlerim yoğundu kısacası BEN YOĞUNDUM ve bu yoğunluğu yaşamam gerekti demek.
Geçmişte yaşadıklarımdan olsa gerek , hiç ama hiç sevmem Hastahane ortamlarını , ama şansa bakın işte , şimdi hastanedesin hemde yoğun bakımda . Biran bu şekilde düşündüm kendimce hiç ama hiç kabul etmediğim bir şey.Ne yaparsın başa gelen çekilir deyip işin iyi taraflarını görmeye çalışmam gerekiyordu eeee daha ölmemiştim ya ne yaparsın mecburiyetten.
Büyükçe bir kapı açıldı önümde ve sıra sıra yataklardan en dipte olanını bana ayırmışlardı,şöyle bir bakındım etrafıma,
Alllahhhhhhh bunlar hep hastaydı ………
Güldüm kendi kendime --- sanki kendi hasta değildi,hemde en yoğun hasta…
Hemşireler , gerekli ilaçları verdiler , öylesine bir özen öylesine bir sabır gösteriyorlardı ki ,kendimce biraz sevinmedim değil hani,eeeee uzun zamandır hasrettim bu duyguya İLGİNENİLMEK, ÖNEMSENMEK
Ne kadar güzel bir şeymiş Yarabbi.ÖZLEMİŞİM demek ki,eee kalp krizi geçirirken bile hastaneye yalnız giden biri için bu duygunun önemini siz düşünün artık.
Bir süre sonra,etrafımı incelemeye başladım,benle birlikte altı kişiydi aynı durumda olan,ancak karşımda yatan hasta,yaşam makinasına bağlanmıştı ve ara ara kalbi duruyordu,kalp ritminin takip edildiği makina sürekli hemşireler tarafından izleniyordu.
Oh kendime bir iş edinmiştim işte,karşımda ki hastayı takip edecektim,monitör alarm verdiğinde hemen bağıracaktım,hemşireleri uyaracaktım.Hemşirelerle Yavaş yavaş bir samimiyet oluşmaya başlamıştı zaten ,onlarda farkındaydılar zahmetsız bir hastaydım.Oflamayan,kapris yapmayan,kendince uğraşlar bulmakta olan bir hasta işte.Fakat laf aramızda,vucudum dinleniyordu ohhhh gazetemi okuyorum,kitabımı okuyorum,birde çay kahve servisi olsa,deyme keyfime beş yıldızlı otel de dinleniyormuşum gibi kendimi algılamaya başladım.
Karşımda ki hastayı takip etmem devam ediyordu,yazık kadın --- bırakın ben öleyim --- der gibi
Bir halde yatıyordu , sessizzzz hareketsizzzz.Ancak arada sırada derinden bir ses geliyordu horlama,oflama,hırıltı örneği.Sanki bu yaşama isyan eder gibi bir ses.
Ben yine takipte devam ediyordum,gazete ,kitap okurken bile bir şekilde o monitördeki sesi sayıyordum.----- dört-beş durdu Allaaaaaah hemşirehanımmmm koşun kalbi durdu.---
Bir telaş başlıyordu tabii ,işin ilginç tarafı hasta biraz kıpratıldımı kalp normale dönüyordu.
Artık hemşirelerle iyice senli benli olmuştum ki bazen bu durum akıl danışmalara kadar varmıştı.Mutsuz olduklarında gelip benle konuşuyorlardı ki bu konuşmalar genelde gece geç zamanlarda herkes uyduğu zamanlarda oluyordu.
Ohhhh ben çok güzel zaman geçiriyordum ki bir sabah anjiyo olacağımız söylendi,diğer hastalarda bir telaş bir telaş,bense karlı dağlardan serin bir vaziyette hazırdım.NE naz ne sızlanma hoş yapacak olsamda kim vardı ki cevremde sadece YALNIZIM BEN YALNIZIM şarkısıydı bana eşlik eden.
Evet sıra bana gelmişti,içeri alınmamla söylemekte olduğum şarkımı değiştirmek zorunda kaldım.İki tane pırıl pırıl genç asistan Loreen Mc Kennett , Kıtaro ve Demiss Russos eşliğinde beni karşıladılar.Eeee nede olsa bu müzik bir şekilde narkozluyordu insanı,uçuruyor bir yerlere götürüyordu.Şakalaşa,müzikten bahsederek geçen bir ameliyat sonrası ben neşe ile çıktım ameliyathaneden.
Sonuçmu, İki damar tıkalı ve Stend takılacaktı, ve benle birlikte üç kişiydik.
Hemen akabinde bir asistan geldi ve anjiyo olanlara dönerek tek tek durumlarını söyledi,genelde hepimizde aynı durumdaydık ve stend takılması gerekiyordu.Yalnız ;
----- arkadaşlar şuanda 2 cins stend var yerli yapım ki bunu Devlet karşılıyor , birde Yurt dışından gelen varki oda tanesi üçbinbeşyüz tl. ----- diye asistan bizlere toplu olarak açıklama yapıyordu.
Ben kafamdan bazı hesaplar yaparken , asistan yanıma geldi , ----siz neye karar verdiniz ? --- diye soruyu bana da yöneltti.
---- bu yerli stend in yürek içerisinde ömrü ne kadar ? ---
---- yaklaşık dört beş sene ---
---- tamam benimkisi yerli olsun -----
---- Bakın stend ömrü dört beş sene diyorsunuz, ben bu stendle dört sene giderim,şuan da 54 yaşındayım dört daha eder elli sekiz daha sonra oğlum şuanda ihtisas yapıyor,onun ihtisasının sonuna doğru tekrar bir kontrol olurum kalbimi tekrar yenilerim dört senede o giderse eder altmış iki altmış üç yeter bana ondan sonrasıda kar olur Allah kerim derim..----
Asistan bir süre uzun uzun bana baktı söyleyecek bir şey bulamamanın çaresizliğiyle kafasını salladı sadece ve ---- sizde haklısınız ----- demekle yetindi.
Gelenimin ve gidenimin olmadığının farkındaydı ve ben YALNIZLIĞIMLA baş başaydım fazla yaşayıpta ne yapacaktım ki………………….EMİN NAMIK BÜLBÜLOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.