- 820 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
ANILARIMDAN BİR GÜN
Bir gün acele bir işim vardı. Yetişmek için araçla gitmem lazım. Evin önünde araba var. Anahtar da var fakat onu kullanacak kimse yoktu. Eşimin de eve gelip beni götürmesi o anda mümkün değildi.
En sonunda bir taksiye atlayarak gideceğim yere gittim. Fakat kendime çok kızdım. Kendi cesaretsizliğime ve bu konuda, onca yıldır çaba sarf etmeme sinirlendim. Ben, biraz panik bir insanım. Daha açıkçası korkak sayılırım. Benim değiştiremediğim özelliklerimden bir tanesi.
Yıllar öncesindeki bir hatıram gözümün önüne geldi. Bundan yaklaşık on dokuz yıl önceydi. Kızım ya bir buçuk ya da iki yaşlarındaydı. Tam da tarihi hatırlamıyorum. Kurban bayramında, İstanbul’ da oturan görümcemler geldiler bayram nedeniyle. O zaman kayınpederim hayattaydı. Kurban seçimini, eşime bırakmaz kendisi yapardı. Kurban pazarından, yaşlı bir kurbanlık almıştı ve biz o kurbanın etlerini çiğneyebilmek için epey bir zorlamıştık dişlerimizi.O kadar güldük, o kadar konuştuk ki o konuda, aldığına pişman olmuştu. Bir daha da o bayramdan sonra yeltenmedi kurban seçimine.
Yemyeşildir Aladağlar dediğim yer. Çam ağaçlarının arasında, yemyeşil çimenler ve az ötesinde Mehmetçik çeşmesi adı verilen bu yerde o çeşmeden, buz gibi soğuk su çağıl çağıl akar. Az alt tarafında da gölet vardır.
İnsanlar bunaldıklarında ya da Pazar günlerinde oraya koşar ve doğanın tadını çıkarır. Oraya gittiğimizde, sabah kahvaltımızı yaptık. Arkasından da etrafı gezdik. O zaman eşimin yeğenleri daha ilkokul çağlarındaydı.
Kızımı Babaannesine teslim ederek, arabamıza bindik. Araba kullanmayı da çok istiyorum. Eşimden bana, araba kullanmasını öğretmesini istedim. Araba kullanan bayanlara hayranlıkla bakıyordum çünkü.
Beni kırmadı. Ben, direksiyona geçtim. Teknik olarak bir şeyler anlattı. O da yanımdaki koltuğa oturdu. O sırada, yeğenlerimiz de ,
“ Dayı ! Yenge ! Biz de gelebilir miyiz sizinle ? “
Onlar da bindiler arabaya. İçimde de bir tedirginlik var aslında ama itiraz da edemiyorum. İtiraz ettiğimde, onları istemediğimi düşüneceklerdi. Çimenlerin üstünde, bir o tarafa bir bu tarafa gidip geliyordum. Epey bir çalışmadan sonra toprak yola çıktım. Gayet de iyi gidiyorum. Kendimi o kadar kaptırmışım ki epey gittikten sonra virajlı bir yere geldik. O sırada, eşimde teypte çalmakta olan kaseti değiştirme telaşına düşmüş. Ben, virajı gördüğümde paniğe kapıldım. Direksiyonu yanlış yöne çevirince, bir takırtı ile sağ tarafa doğru gitti araba.
İşin ilginci, nasıl başarabildiysem, kocaman bir taşın üstüne çıkartmışım aracı. Arkada oturan çocuklar, korkudan ağlamaya başladılar.
Ben onlardan daha çok korkmuştum. Ağlamak istiyor fakat ağlayamıyordum. Allahtan, direksiyonu sağ tarafa kırmışım. Sol tarafa kırsam yolun alt tarafı uçurum. Bir taraftan da bunları düşünüyor ve şükrediyorum.
Arabadan, titreyen bacaklarımla indiğimde, hemen eşime kızmaya başladım.
“ Sen ne yapıyordun o sırada ? Beni yalnız bırakmasaydın ! Ne yapayım ben, televizyonda ben öyle gördüm. Bir o tarafa, bir bu tarafa çeviriyorlardı direksiyonu. Sen de kabahat. Sırası mıydı kaset değiştirmenin “
Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır gibi üste çıkmaya çalışıyorum. O da bana,
“ Arabayı kendi haline bıraksan, yolda dümdüz gider. Sen araba falan kullanamazsın. Az daha gidiyorduk hepimiz. “
Fırçayı yemiş, üstelik de çok korkmuştum. Sadece kendimiz olsak yine sorun yoktu. Yeğenlerimizin canı da bize emanetti.
Araba, kayanın üzerinde asılı kaldı bir müddet. Sonra yoldan geçen iri kıyım erkeklere rica etti eşim. Hep beraber arabayı indirdiler oradan. Araçta da bir hasar olmamıştı.
Sonra da o moral ile piknik yaptığımız yere gittik. Kızımı kucağıma aldım. Sevdim onu ve bağrıma bastım sıkıca. Bir kez daha anlamıştım yaşamanın değerini. Hayatın, sürprizlerle dolu olduğunu.
O günden sonra bir daha istemedim direksiyona geçmeyi ve kullanmayı. Hem cesaretim kırılmış, hem de bu işi başaramayacağımı anlamıştım. Başka bir canı tehlikeye atmaktansa, içimde uhde olan şeyleri yapmamak daha hayırlıydı belki de.
Nasip ! Bende bu korkak yürek olduktan sonra yapamayacağım kesin. Ne yapayım ben de rüyalarımda kullanıyorum arabayı. Her yere gidiyorum. Dünyanın öbür ucuna bile… )))
YORUMLAR
sevgili Nermin, yazını okuyunca benim araba kullanmam aklıma geldi. Ehliyetimi yeni almıştım. Arabayı ben kullanarak köydeki kardeşime gidiyorduk. Kardeşimin evine dar bir sokaktan dönülüyordu. Ben biraz geniş dönünce oğlum ve eşim hemen direksiyona yapıştılar. Aslında ben gayet güzel dönmüştüm. Neymiş efendim, ben hocanın evine muska yaptırmaya giriyormuşum. Hem de arabayla:))) Kısmen kurtardığım ev, üfürükçünün eviydi.
Güzel bir anı. tebrikler... sevgiler...
ÇOK GÜZELDİ NERMİN HANIM SİZDE KENDİMİ BULDUM 25 YILLIK EHLİYETİM VAR AMA CESARETİM OLMADIĞI VE ÇABUK PANİK OLDUĞUM İÇİN BEN DE KULLANMIYORUM ÜSTELİK SİZİN YAŞADIĞINIZ KÖTÜ TECRÜBEYİ BİLE YAŞAMADIM .AMA BİLİNÇLİ BİR KİŞİ OLARAK BU KONUDA ÖZGÜVENİM OLMADIĞI İÇİN KENDİME YASAKLADIM VE TIPKI SİZİN GİBİ KULLANANLARA HAYRANLIKLA BAKIYOR RÜYALARIMDA KULLANIYORUM .AMA TRAFİKTE ÖYLE ÇOK HATA YAPANLARI GÖRÜYORUM Kİ BAZAN KENDİME HAKSIZLIK ETTİĞİMİ ANLIYORUM .HERŞEYE RAĞMEN NE KENDİ HAYATIMI NE DE BAŞKALARININ HAYATINI TEHLİKEYE ATAMAM .HERKES BİZİM GİBİ DÜŞÜNSE BUNCA İNSAN ÖLMEZDİ TRAFİK KAZASINDAN DEĞİL Mİ ? SELAM SEVGİ VE SAYGILAR SİZE KUTLARIM GÜZEL YAZINIZ İÇİN .
Elliyedi yaşındaki eniştem de sarhoşken araba kullanıp kaza yaptığı için bir daha kullanmaya cesaret edemiyor arabasını. sürekli arkadaşı şoförlük ediyor ona. İnsanın cesareti bir defa kırılmayagörsün. ben de bir kaç kaza yaptım ama kullanmaya devam ettim. Korkuların üzerine gitmek, hatalardan ders çıkartmak gerekiyor bence. Yani dikkatli olmak gerektiğini, araba kullanmanın hayatî önemi olduğunu unutmamak fakat yine de kullanmaktan korkmamak gerektiğini bilmemiz gerekiyor.
Güne yazınızla başlamıştım , not eklemeye fırsat bulamamıştım.
Eski çalıştığım yerde müdürüm: Şöförlük kocadan,ağabeyden öğrenilmez.Sözlü/Nişanlı/Sevgili den öğrenilir demişti.
Hem gülmüş,hem hak vermiştik.(Şimdi kurslar var,direksiyon hocaları var.)
Eşimin 1989 yılından ehliyeti var.Pek çok yerde araç kullandı.Otobanda,yanyollarda.
En son o da... kaldırıma çıktı.Suçlusu yine ben oldum.
Bir defasında da,frene basmak yerine,önündeki yayalara eliyle ve sinirli biçimde:"Çekil,çekil!" işareti yaptı.
Bu anımızı hatırlatmam bile yasak.
Eşimle çıkıyorken ehliyetimiz vardı, arabamız yoktu.Arabamız olduğunda ben artık "koca" olmuştum.(Kurtadam gibi bişi)
Güzel kaleme alınmış bir anı.Zevkle okudum.
Selam,saygı.
kurtoviç tarafından 1/29/2010 10:25:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yüzümde tebessümle okudum yazınızı. İlk deneyimler demek ki hep böyle oluyormuş. Ben de hafif yağmurlu bir havada eşimden rica minnet almıştım direksiyonu ve resmen çamur çukurunun içinde stop ettirmiştim aracı. Ee ben o sırada yolu takip etmek yerine silecekleri takibe başlamıştım; suçsuzdum yani. :))
Sabah sabah gülümsettiniz yazınızla teşekkürler.
O günden sonra bir daha istemedim direksiyona geçmeyi ve kullanmayı. Hem cesaretim kırılmış, hem de bu işi başaramayacağımı anlamıştım. Başka bir canı tehlikeye atmaktansa, içimde uhde olan şeyleri yapmamak daha hayırlıydı
Bence araba sürmeye devam etmeliydiniz...Erken pes etmişsiniz...Bir kaç denemeden sonra korkunuzu yenip öğrenecektiniz...Neyse büyük geçmiş olsun...Allah sizleri bizlere bağışlamış...Kutlarım...Sevgilerimle selamlar...
yani yazıyıı okurken o kadar güldüm ki...aklıma benim de eşime araba kullanma egitimlerim geldi..
o da kaldırıma cıkarmıstı arabayı ve lastigi gümletmişti...cok yaşayın emi....saglıcakla ve esen kalın...