- 1312 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ENGELLİLERE KARŞI GÖREVLERİMİZ ( İSLÂMİ AÇIDAN)
ENGELLİLERE KARŞI GÖREVLERİMİZ ( İSLAMİ AÇIDAN)
Yüce Allah, varlıklar içerisinde insanı değerli ve şerefli bir konumda yaratmıştır. Bu bakımdan insan, saygı ve hürmete layıktır. Bundan dolayıdır ki, yüce Allah her şeyi insanoğlunun emrine amade kılmış ve sayısız nimetler vermiştir. Nitekim bir Ayet-i Kerime’de : “ Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız.” (1) buyurmaktadır.
İnsan ya doğuştan veya ömrünün sonraki yıllarında bazı nimetlerden mahrum kalabilir. Mesela gözleri görmeyebilir, kulakları işitmeyebilir, ayağı veya kolu sakatlanabilir… Bu gibi durumlarda ona düşen görev sabredip gerçeği kabullenmek ve sahip olduğu diğer nimetleri en iyi şekilde değerlendirip şükretmelidir. Yoksa isyan etmek, hayata küsmek, insanlardan kaçmak, hem bir çözüm yolu değil hem de Allah’ın ve insanların nazarında küçülme olur.
Her insan, farklı bir yetenek ve değişik bir yapıda yaratılmıştır. Yüce Yaratıcı, böyle takdir etmiştir. Hiç kimsenin buna itiraz etmeye hakkı yoktur. Çünkü Yüce Allah, yoktan var ettiği her şeyi kendi hikmet ve takdirine göre yaratır. Fizîki engellilere destek olmak, dinimizin emrettiği bir görevdir. Yüce Allah, insanoğlunu gücünün yettiği işlerle sorumlu tutmuştur. Bunun için, özürlülerle ilgili özel hükümler koymuş, inananların her konuda birbirleriyle dayanışma içerisinde bulunmalarını emretmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) de engellilerle ilgilenmiş; onların yeteneklerini değerlendirmiş ve onlara yapabilecekleri çeşitli görevler vermiştir.
Ashabından görme engelli Abdullah İbn Ümm-i Mektum’u, kendileri Medine dışına çıktığı günlerde yerine vekil bırakmış olmasını bir örnek olarak hatırlatabiliriz. İnsan bedeninin bazı fonksiyonlarını yitirmiş olması, yani engelli olmak, insan için bir kusur sayılmaz. İnsanları fizikî durumlarına göre değerlendirmek veya ayıplamak, dinimizce günah sayılmıştır. Nitekim bu konuda Peygamberimiz (s.a.v.): “Bir kimsenin mü’min kardeşini (herhangi bir kusuru veya fizikî engeli sebebiyle) küçümsemesi günah olarak ona yeter”(2) buyurmuştur.
Hem unutmayalım ki, bu dünya hayatı bir imtihan yeridir. Ve yüce Allah hiç kimsenin dış görünüşüne, cinsiyetine, ırkına, makam ve mevkisine bakmaz. Sadece kullarının iman, ahlak ve davranışlarına bakar. Nitekim bir Ayet-i Kerime’de şöyle buyrulmaktadır: “ Allah katında en üstün olanınız, en çok takvalı olanınızdır.” (3)
Bilelim ki mü’minler birbirlerinin kardeşidir. Bu bakımdan Müslümanlar kendi aralarında birlik ve dayanışma içinde olmalı, darda kalmışların, acizlerin yardımına koşmalıdır. Engelli Müslümanlara destek olunmalı, onlara yapabilecekleri işler vererek hem onurları korunmalı, hem de düzenli bir gelire sahip kılarak , mutluluk içinde yaşamasına yardımcı olunmalıdır.
Konumu şu Ayet-i Kerime’lerin mealiyle bitiriyorum: “ Andolsun ki sizi biraz korku, açlık ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz… Sabredenleri müjdele!..
Onlar ki, kendilerine bir musibet eriştiği zaman “Muhakkak biz Allah’a aitiz ve muhakkak ancak O’na dönücüleriz!..” derler.
İşte Rablerinden bağışlanmalar ve merhametler hep onlaradır. Ve yalnızca onlar doğru yolu bulmuşlardır. (4)
1- Nahl Suresi, Ayet 18
2- Müslim, Birr, 2
3- Hucurat Suresi, Ayet 13
4- Bakara Suresi Ayet 155,156,157.