- 3271 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
Eski Köy Otobüsleri
Şehrimizde köylü pazarı, pazartesi ve perşembe günleri kurulur. Yaşım elliye dayandı, kendimi bildim bileli böyledir bu.
Haftanın iki günü pazara gelen minibüsler, köylerden aldıkları pazarcı köylüleri, satmak üzere getirecekleri yüklerle birlikte sabahın alaca karanlığında köylerden alır, erkenden şehir merkezindeki pazaryerine bırakır, günün bitiminde yine pazaryerine gelen minibüsler aynı yolcularını bu sefer değişik yüklerle; satılamayan ve geri götürülmek zorunda olan ürünlerle birlikte, köyde ihtiyaç duyulan ve mecburen şehirden temin edilen çay, şeker, tuz, gazyağı, ispirto, lüks fitili, kibrit, el feneri için pil gibi malzemeler ve ara sıra da şehirden sıkılıp köye gitmek isteyen misafirleri de alarak birlikte ağırlardı aracında.
Bazı köyler ayrıcalıklıydı o zamanlar. Ya da bana öyle gelirdi. Köylerin birçoğuna minibüs çalışırken; az sayıda da köye üstü tenteli, kasasına kalaslardan oturak yapılmış kamyonlar, nadiren de motoru önden çevirmeli, demir kolla harekete geçen otobüsler çalışırdı.
Bu otobüslerle yolculuk yapmak da bir ayrıcalık gibiydi sanki. Bir kere kamyona benzemiyorlardı. Tozlu yollarda ağzımıza burnumuza toz, kum dolmuyor, bozuk yollarda organlarımız yer değiştirmiyordu en azından. Hem yolculuk sırasında etrafımızı da seyredebiliyorduk. Ağaçları, çiçekleri, denizi…
Bu otobüsle yolculuk güzeldi güzel olmasına da, her güzel gibi onun da bir kusuru vardı. Rampalara tırmanırken biraz zorlanır, çoğu zaman da su kaynatıverir, yolun ortasında kalırdı.
Bilir misiniz aslında şoför dahil herkes böyle bir olayı dört gözle bekler, sanki çok üzülmüşler gibi “hay Allah, tam da zamanında su kaynattı meret” ya da “değiştir abi sen bu külüstürü” gibisinden yakınırlar, sonra herkes birer birer otobüsten aşağıya dökülür, hızla ağaç ve çalı diplerine doğru kayarlardı…
Sonrası malum…
İhtiyaçlar giderilir, “rahatlamış” olarak aracın yanına geri dönülürdü. Kimi sigara paketinden çıkardığı sigarasını yakar, kimi de tabakasından çıkardığı altın sarısı tütünü parlak sigara kağıdına sarar, yine diğer cebinden çıkardığı muhtar çakmağıyla hararetle yakar ve büyük bir keyifle parmaklarının arasına aldığı sigarayı dudaklarına götürerek, sanki kırk yıllık sevgilisine yeni kavuşmuş aşık edasıyla ya da son arzusunu yerine getiren idam mahkumu gibi dumanı özlemle içine çekerlerdi…
Bu arada motorun eksik olan suyu tamamlanır, motorun iyice soğuduğuna emin olduktan sonra, demir kol dikkatlice yuvasına oturtularak çevirmeye hazır hale getirilirdi. Özellikle biz çocuklar ilgiyle izlerdik bu hareketleri.
Metal kol önce yavaşça çevrilir, motorun verdiği homurtuya göre yeniden ve daha hızlı çevrilerek motorun harekete geçmesine çalışılırdı. Uzun bir uğraştan sonra motor çalışır, önce muavinin, sonra şoförün bağırmalarıyla herkes otobüsteki yerini alır, keyifli yolculuğumuz tekrar başlardı.
Bu otobüsün tek sevmediğim tarafı, doğruca bizim köye gitmeyip, anayoldan geçmesiydi. Mecburen köyümüzün yol kavşağında iner, yüklerimizle birlikte en az yarım saat sürecek yeni bir maceraya yol alırdık, bata çıka tarlalarda…
Her keyifli yolculuk gibi bunun da bir sonu, her sefanın olduğu gibi bunun da bir cefası vardı. Ama biz çoktan razıydık buna katlanmaya.
Ne de olsa hayata gözlerimi açtığım; doğduğum köy vardı yolun sonunda…
… ve bitiminde yine gideceğim köyüm.
Günay Özdemir
YORUMLAR
Bu otobüsün tek sevmediğim tarafı, doğruca bizim köye gitmeyip, anayoldan geçmesiydi. Mecburen köyümüzün yol kavşağında iner, yüklerimizle birlikte en az yarım saat sürecek yeni bir maceraya yol alırdık, bata çıka tarlalarda…
Her keyifli yolculuk gibi bunun da bir sonu, her sefanın olduğu gibi bunun da bir cefası vardı. Ama biz çoktan razıydık buna katlanmaya.
Ne de olsa hayata gözlerimi açtığım; doğduğum köy vardı yolun sonunda…
… ve bitiminde yine gideceğim köyüm.
Günay Özdemir KIYMETLİ HEMŞERİM YİNE YARAMA TUZ BİBER EKLEDİNİZ AH AH KÖYÜM AH KEŞKE ŞUAN ORADA OLSAKTA TOZUNU TOPRAĞINA KATLANSAK GURBETTE OLUNCA BEN KÖYÜMÜN KIYMETİNİ DAHA ÇOK ANLADIM.ULAŞIMI GÜÇTE OLSA KÖYÜMÜZ BİRCENNETTİR .GÜNAY HOCAM BİZDE OKULA GİDERKEN YARIMSAAT YOLU YÜRÜR VE BELEDİYEYE BİNERDİK TIKLIM TIKLIMDA OLSA BİNERDİK BAZENDE PAZARCI TEYZELERİN AMCALARIN BİNDİİ ARABAYLADA YOLCULUK YAPARDIK TAVUKLARIN BAĞIRMASI SÜTLERİN YOĞURTLARIN PEYNİRLERİN OLDUĞU BİR DOLU SEPETLERİN OLMASINA RAĞMEN ZEVKLİOLURDU HELE HELEDE CANDAN SOHBETLERİ BAMBAŞKA OLUYORDU. YÜREĞİNİZE SAĞLIK GÜZEL BİR HASRET DOLU YAZIYDI SAYGI VE SELAMLARIMLA ESENLİKLER DİLİYORUM
her yerde aynıydı........yokluk sıkıntının yanında......insanlık vardı......az şeylerle mutlu olunur kadir kıymet bilinirdi .....sevgili günay aynı otobüste yan yana oturuyorduk.....o kadar güzel bir anlatımki.....unuttuğumuz yılları hatırlattın....bu sayfadan uzak kalma harika yazıyorsun......kutluyorum... saygılar güzel insan.....
Saygideger dost. köylerde yasayanlara hep imrenmisimdir. Kiskanmisim onlarin bonköryüreklerini.
Esirgemeden elinden gelen her iyiligi yapar, cömerttir, ikramı çok sever... Sevgili dost,iyiki varsiniz, bu güzelligi bize ikram ettigin icin cok tesekkürler... Köylerimizde yasam daha bir kaliteli...
Zor geçse de daha bir güzeldi galiba o günler. Ya da biz yaşlılara güzel geliyor bu tür anılar. Benzerlerini yaşadık çoğumuz. Daha bir mutluyduk o günlerde. Ya da mutsuzluğumuzun bu gün olduğu kadar farkına varamıyorduk belki de. En azından daha kolay mutlu oluyorduk, daha doyumluyduk bizler. Teknolojinin tam gaz ilerlediği günümüzde, mutsuzluk ve doyumsuzluklar da hızla ilerliyor.
Orda bir köy var uzakta
Girmesek de gelmesek de
O köy bizim köyümüzdür
O köy bizim köyümüzdür
Köy diyince hep bu güzel okul şarkısı gelir aklıma değerli şairim, ben hiç köyde yaşamadım, ama çok köy gezdim ve hep özlem duydum şehrin keşmekeşinden uzakta güzel bir köyde yaşamaya, bambaşka bir havası vardır köy Otobüslerinin, Eskişehir'de Üniversite de okurken, kaldığım Otelin önünden, kasaba ve köylere pazar kurulan günlerde Otobüsler kalkardı, bir gün sırf merak yüzünden o otobüslerden birine sanıyorum Mihallıçık adlı bir yere yolculuk yaptım, yolculara değişik gelmiştim anladılar yabancı olduğumu, yanımdaki ile epeyce sohbet ettik ve o gece beni bırakmadılar bir gece misafir oldum köylerinde, sabah yapılan kahvaltıyı hiç unutamam, ertesi günü sanki askere yollar gibi uğurladılar beni, orada traktörün arkasında gezmenin bile tadı damağımda...Kutluyorum çok güzel bir köy hikayesi okudum ve gördünüz beni taaa nerelere götürdünüz, kimbilir benim gibi kaç kişiyi daha alıp götüreceksiniz o doyumsuz lezzete, saygılar yazan yüreğe....
Şimdi çıkacak sanki köy muhtarı Topalın Mehmet(topalmış dedesi),Kek iSeyin(bunun da dedesi çok partal atarmış),
Köyümüze araç ben 4-5 yaşındayken girmiş yolları da imece usulüyle köylü yapmış
Oralara götürdün motorun sesini okurken kulaklarımda hissettim
ve kafamı eğip
bende sizlerle beraber baktım döndüm
Ayşe teyze nin eriklerini çaldığımız günlere.
Özümdür Köyüm
Köyümdeki ısırgan otudur
Yüzümdeki çiller
Onları yıllar önce
köyümde bıraktım...
Abi süperdi....