- 787 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kopkoyu Bir Karanlık...
Başını avuçlarının arasına almış, hissizce dalmıştı karşısındaki duvara. Uzun süre acıyla baş başa kaldı mı insan an gelir duymaz olurdu hiçbir acıyı, hiçbir sancıyı. O da an tam da bu durumdaydı işte. Başı avuçlarının arasında, bakışları karşısındaki duvara kilitlenmiş, öylece sessiz, öylece hissiz…
Neden sonra geldi kendine, saatlerdir orada öylece hareketsiz durduğunun farkına vardı. Kalktı, lavaboya doğru yollandı. Bir avuç dolusu soğuk suyu çarptı yüzüne, içinde olduğu karmaşadan uyanmak istercesine. Sonra bir avuç daha. Olmadı, uyanamadı o derin uykudan, gerçekler hala öylece duruyordu karşısında…
Kapıya yöneldi, portmantodan bir şeyler alıp geçirdi sırtına. Açtı kapıyı, yandı merdivenin otomatik ışığı, bir anda aydınlandı koridor dolusu karanlık. Bir dua mırıldandı o an içinden. ‘’Allah’ım benim içimi de kurtar karanlığından, aydınlık dolsun yüreğim.’’ Öyle yürektendi ki yakarışı, ettiği dua bir anlık da olsa içini ferahlattı…
Apartman kapısından çıktığında bomboş buldu sokak lambalarının gündüz gibi aydınlattığı caddeyi. Öyle ya herkes onun gibi dertli miydi ki gecenin bu vakti tenha olmasındı sokaklar. Bir kez daha kahretti o an yaşadığı hayata…
Ne yapacaktı onsuz? Su bakışlısının o dupduru bakışları olmadan nasıl anlamlanacaktı hayatı? Yoktu artık, sevdiği kulu olduğundan mıdır bilinmez Allah almıştı onu yanına. ‘’Kim bilir belki de beni izliyordur su bakışlım cennetten…’’ diye düşündü. Çeki düzen vermek istedi bir an kendine, vazgeçti sonra. Okkalı bir küfür savurdu yaşadığı hayata…
Titriyordu, havanın soğuk oluşu değildi onu titreten. Beyninin içinde onlarca düşünce kemirip duruyordu yüreğini.’’ Su bakışlım, nerdesin? ‘’ dedi. Cevabını binlerce kez bilerek ama bilmek istemeyerek…
Neden sonra fark etti, ayakları onu ilk tanıştıkları yere sürüklemişti. Gözleri doldu, içine gömmek istedi avaz avaz çığlıklarını, yapamadı. ‘’Neden? ‘’ diye haykırdı onunla tanıştığı günkü gibi güzelliğine inat şimdi kopkoyu bir karanlıktan ibaret olan denize karşı. Saatlerce ağladı sonra orda boğularak hıçkırıklara…
Sabaha karşı uyandığında fark etti hıçkırıkların onu esir alıp, yorgunluktan uykunun kucağına attığını. Güneş göstermeye başlamıştı ta karşılardan kızıllığını, martılar uçuşuyordu semada. Ve o fark etti o an onsuz yepyeni bir güne uyandığını ve ne kadar güzel olursa olsun o olmadan her güzelliğin kusurlu, eksik ve anlamsız olacağını…