- 522 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
EY AŞK NEREDESİN ? 54
Murat’ ın Doktor olmasındaki en büyük neden, başından geçen bir olaydı. Maddi durumları çok iyi sayılmazdı Murat’ ın ailesinin. Kıt kanaat geçinmeye çalışıyorlardı. İstanbul gibi bir şehirde yaşamanın zorlukları da eklenince, hayatta kalma mücadelesi bir kat daha ağır geliyordu. İki çocuğun okul masrafları da eklenince, çalışmayan bir eş ve iki çocuğun bakımı kolay bir şey değildi. Bunalıyordu babası. Gece uykuları kaçıyordu. Yine de kendinden daha kötü durumdakileri gördüğünde, şükretmeden edemiyordu. Allah’ da yardım ediyordu onlara.
Bir gün Anneleri Emine Hanım, aniden hastalandı. Aybaşına yetecek kadar parası kalmıştı cebinde Mehmet Bey’ in . Borç alacak kimsesi de yoktu. İstese de isteyeceği kişilerinde ondan farkı yoktu. Emine Hanım, çok acı çekiyordu.
Hemen en yakındaki Devlet hastanesine götürdüler. Muayene sırasını beklerken, ağrıdan duramıyordu. Gözlerinden inen yaşlar, çektiği acının göstergesiydi. Hiçbir şey yapamıyorlar, onun için üzülüyorlardı.
Özel muayenehaneye gitmeleri durumunda, hemen muayene olacak ve sonuç belli olacaktı. Muayene parasını veremeyecek olmaları zorlaştırıyordu. Annesi acı çekerken karar verdi Murat Doktor olmaya.
O, onlar gibi yapmayacak, herkese yardım edecek ve dualarını alacaktı. Annesine saatler sonra bakmışlardı. Fakat o saatler içinde çektiği acı yanına kalmıştı.
Çok çalıştı. Kaybedecek, bir saniyesi dahi yoktu. Hastanede, kendine verdiği sözü tutmalıydı. O zamanlar dershaneler fazla yoktu. Olsa da onun gidecek parası yoktu. Sadece kendi çabası ile ulaşacaktı hayaline. Gerektiğinde, sabahlara kadar çalıştı. Uyku uyumadı. Tıp Fakültesini kazandığında, çok sevindi. Hayalinin gerçekleşmesinin ilk adımını atmıştı. Bu kez de “ Nasıl okuyacağım “ Diye düşünmeye başlamıştı.
Diplomasını aldığında da boşuna endişelendiğini düşünmüştü. O, Doktordu artık. Hipokrat yeminine, meslek hayatı boyunca uyacak ve insanlara güler yüzlü bir şekilde tedavi edecek, onlara şifa verecekti.
Aradan geçen yıllar boyunca da verdiği sözü tutmuştu. Muayenehane de açmıştı ilk başta. Diğer Doktorlar gibi. Özellikle fakir insanlardan muayene ücreti almamıştı. Aldığı kişilerden gelen para da vergi borçlarına dahi yetmediği için en sonunda, muayeneyi kapatmak zorunda kalmıştı.
Zamanının çoğunu hastanede geçiriyordu. Hastaları ile ilgilenmek, onların ümitle bakan gözlerini gördükçe, mutlu hissediyordu kendini. Geç evlenmişti. İki çocuğu olmuştu ard arda. Onlarla bile çoğu zaman ilgilenemiyor, fedakar olan eşi üstleniyordu onların bakımıyla ve sorunlarıyla. Hiç de şikayet etmezdi. Murat’ ın mesleğini ne kadar çok sevdiğini biliyordu çünkü.
Odaya girdiğinde, hasta yatağında yatan Tarık’ a baktı bir süre. Çok gençti. Yüzünde endişe ve hüzün gizliydi sanki.
“ Nasılsınız Tarık Bey, size müjdeli bir haberim var. Ben, çok sevindim. Hem sizin adınıza, hem kendi adıma. “
Emel hanım ile Tarık, heyecanla yüzüne baktılar. Gözlerinde umut belirmişti. Emel Hanım, heyecanla,
“ Uydu mu Doktor Bey, ne olur söyleyin. “
“ Evet, sizinle uyum sağladı. İnşallah, hayırlısı ile oğlunuz sağlığına kavuşacak. Hadi gözümüz aydın.”
O heyecan ve sevinçle, Doktora sarıldılar ve gözyaşlarına boğuldular.
DEVAM EDECEK.
YORUMLAR
Bu site olmasaydı sizler gibi değerli yazar kardeşlerimi nasıl tanırdım
kalemleriniz çok güzel.kimlermi
mesela emine ,türkan ,ayhan,aysu,komutan ve aklıma şimd getiremediğim iki üç kişi daha hepsini okuma fırsatım olmuyorsasa bu saydıklarımın kalemi yetiyor zaten...
bu sayfalardan tanıdım nermin hanımıda ellerinize sağlık çok güzel romanlar yazacak yetenekte yazarlarsınız
başarılarının devamı temennimdir.......................
..............................saygımla