- 734 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Fişlenenler ve fişleyenler
Geçenlerde Ankara’daydım aziz bir dostla sohbete dalmıştık. Söz BALYOZ harekâtına gelince "dur" dedi "sana önemli bir şey söyleyeyim" dikkat kesildim.
"Bu BALYOZ harekâtı 2003 tarihlidir", evet dedim.
"2003’te şimdi Başbakanlık müsteşarı olan Sayın Efkan ALA Batman valisi", evet deyip hayretimi gizlemeye çalıştım.
"Sayın ALA daha yeni vali olmuş" dedi, ee deyip hayretimi dışarı vurdum.
"Bak şimdi" dedi:
Sayın ALA Başbakanlık müsteşarı, yani devletin iki numaralı bürokratı. Onun için ne düşünüyorlardı ve ne oldu?
"Peki" diye devam eti;
"Onu görevden almak isteyenler nerede"?
Onlar emekli oldular dedim.
"Peki, halk nezdindeki yerleri" diye sordu, sustum.
"Bak Allah’ın işine" dedi, onlar hesap vermek için amuda kalkıp yeminlerle;
"Bizim niyetimiz darbe, sıkıyönetim değildi" diyorlar.
Sustum epeyce.
12 Eylül sonrası tutuklanmıştım. Artık özel sektörde dahi iş bulamayacağımı söylediler dönemin sıkıyönetim yetkilileri.
Onlar nerede ve ben bu sohbeti nerede gerçekleştiriyordum? diye geçirdim aklımdan.
Aziz dostum;
"Üstad, daldın nereleri geziyorsun" diye sordu. Ona 12 Eylül sonrası yaşadıklarımı düşündüğümü anlattım.
"Hatırlıyorsan yine böyle bir kış günüydü sabırsızlıkla beklediğim gün gelmişti ve bizim için o meşhur Diyarbakır kadayıfını alıp gelmiştiniz fakirhanemize. O daracık ama kutsanan evde tanışmıştık. Ben siyasal öğrencisiydim. Bir öğrenci evindeydik. Sohbet esnasında bana "kardeş yarın öbür gün okulu bitirip kaymakam, vali olacaksın nasıl bir idareci olmayı düşünüyorsun"? diye sormuştun. Yıl 1986 ve Rahmetli ÖZAL Başbakandı... " cevaben demiştim ki" diye devam etti aziz dost;
"Ben devlet memuru olmak istemiyorum. Sizi bu kadar mağdur eden devlet beni de hizmet etmekten mahrum eder demiştim. Bunun üzerine siz;
’Yapma, daha çok gençsin. Böyle karamsar bir yaklaşım içinde olma’ demiştin. Aradan yıllar geçmişti dostluğumuzun; 1992 yılının Mayısında okulunuzun bir programı vardı, Diyarbakır’da yine karşılaşıp program sonrası gece bana ömrümün en vazgeçemeyeceğim müjdesini verdin;
"Artık dostluğumuz ölümsüzleşmeli demiştiniz ve hayatımın en büyük sözünü, en harika yeminini, en doyumsuz sohbetini en inanılmaz paylaşımını yapmıştınız. Her dökülenden sonra yeniden yeşerdik ve şimdi dini, dili, ırkı, cinsiyeti, düşüncesi, toplumsal statüsü ne olursa olsun bütün insanların erdemli yaşamalarına katkı sunma derdindeyiz" diyerek sabaha kadar sohbet ettik.
Aziz dost;
"Şimdi deryada damla misali ’insanların (ayırım yapmadan) onurlu yaşamaları için’ koşturuyoruz. Yani diyorum ki;
Her kesin bir hesabı var. En iyi ve en doğru hesap ’insanlık’ merkez alınarak yapılan hesaptır" dedi.
Ben de;
Eyvallah, dedim.
Şimdi bakıyorum da hesapları Amed’den dönen MOSSAD’lar, hesabı BALYOZ gibi başlarına çarpanlar, hesapları "kıvrılmış bir yapraktan" dönenler...
Allah her şeye kadirdir. Yeter ki biz insanlık, yeryüzü halkı için çabalayalım.
Vesselam.
Not:
O sohbetin devamı gelecek ...