- 2670 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DOSTLUK
İnsan bu kâinâta gözlerini açtığı an ilk önce sevgiyle tanışır; anne sevgisiyle... Daha sonra baba sevgisiyle... Büyüdükçe de, yine bu sevgilerin kollarında bir filiz gibi serpilir, zinde bir fidan hâline gelir.
Bu devrede o, sevginin derecesi ölçüsünde anne ve babasından gördüğü tüm hareketlere âşinâlık kazanır, onları benimser ve kendi üzerinde tatbîk eder.
Daha sonra gençlik yılları başladığında bu sevgi, etrafa doğru sudaki hâleler misâli yayılmaya başlar: Kardeş, arkadaş, zevc, zevce, ahbap ve akrabayı içine alır; baharı, çiçeği, kuşu ve semâsıyla bütün kâinâta uzanır... Sayısız dostluklara vesile olur.
Dostluklar ki, bir gencin şahsiyetini oluşturan akıl, ilim, irfan ve gönül alış-verişlerinde en mühim birer köprüdür. Bu aşamada onun dünyasına en fazla kim girmişse, artık o âlemi îmar eden de odur. Bir bakıma “Seven, sevdiğini sevgisi ölçüsünde taklit eder...” gerçeği yaşanır.
Ancak bu yaşayış, iyi ve kötü her şeyde geçerli olduğundan gencin hayatındaki iniş ve çıkışın sırlarını idrak etmek pek mühimdir. Mevlânâ Hazretleri bu hususa dikkat çekerek şöyle der:
“Gönül her dosttan bir gıda alır. Gönül her bilgiden bir mânevî zevk, bir safâ, bir arınma elde eder.”
“Her insanın şekli bir kâseye benzer. Göz de o kâsenin içini, mânâsını görür ve duyar. Buluştuğun herkesten mânevî bir gıda alırsın, mânevî bir şey yersin. Kavuştuğun her dosttan da bir şeyler alırsın.”
“Onun için dostlarına dikkat etmeli ve bilmelisin ki, münafıklarla dost olmanın uğursuzluğu, mümini de onlar gibi çirkinleştirir ve âsî kılar.”
Yâni muhabbeti, doğru kullanmak ve doğru kimselerle dostluk kurmak, en az sevgi kadar mühimdir.
Onun için de sevgiyi geçici şeylere hamletmemek, onu lâyık olana yönlendirmek lâzımdır. Hazret-i Mevlânâ, böyle davranmayı akıllılık alâmeti sayar ve şöyle der:
“Akıllı bir kimse, başka akıllı bir kişi ile dost olunca aralarındaki sevgi gün geçtikçe artar. Fakat nefsin aşağılık nefislerle tanışması, iyice bil ki her an sevgiyi azaltır. Çünkü nefsânî arzular peşinde koşan dostların nefsi, tanışmada bir maksat, bir fayda gözetir. Onu bulamayınca dostluğunu çabucak bozar.
Eğer dostunun yarın âhirette senden nefret etmesini istemez isen, bir akıllı kişi ile, bir akılla dost ol.”
Çünkü çirkin olan, seni ancak bir çirkine götürürken; güzel de, seni ancak güzel olana götürür.
Nitekim gençlikteki batış ve çıkışların yegâne sırrı, iyi veya kötü gerçek dostluklardır. Çünkü dost olarak kabul edilen kimseye duyulan sevgi ve muhabbet neticesinde, onun hâliyle hâllenme başlar ve bir güzel hâl, peşinden başka bir güzel hâli getirir. Ya da kötü bir hâl, diğer bir kötü hâle sürükler. Bunlar, bir silsile halinde devam edip gider. Sözü Hazret-i Mevlânâ’ya bırakıyorum:
“Bir akıl, başka bir akılla birleşirse, kötü iş işlemekten, kötü söz söylemekten kurtulur. Fakat nefs başka bir nefsle dost olursa, cüz’î akıl işsiz güçsüz kalır, bir iş göremez olur. Yalnız kaldığın ve danışacak bir akıl sahibi bulamadığın için, ümitsizliğe düşersen hakîkat güneşine mensup bir dostun, bir mürşidin gölgesi altına girersin. Yürü, çabucak kendine bir Hak dostu ara; böyle yaparsan Allâh senin dostun olur, yardımcın olur.”
“Evlâdım; her kimi Allâh tâlibi (Allâh’ı isteyen) görürsen, onun dostu ol, onun önünde saygı ile eğil! Allâh’ı isteyenlerin, Allâh dostu olanların komşusu olursan, sen de Hakk’ı isteyenlerden olursun, onların sâyesinde sen de nefis savaşını kazanırsın.”
Bu dünyada kurulan dostlukların da nefsânî gayeler için olmaması gerekir. Şayet dostluk nefsânî ise bunlar âhirette düşmanlığa dönüşecektir. Nitekim âyet-i kerîmede bu gerçek şöyle ifâde edilmektedir:
“O gün Allâh’a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dost olanlar (bile) birbirlerine düşman kesilirler.” (Zuhruf, 67)
Bütün bunların yanında dostluk kadar, dostluğu muhafaza etmek, yâni dostluk ölçüleri içinde yaşamak da çok önemlidir. Bu hususta da söz, daha doğrusu son sözler, yine Hazret-i Mevlânâ’nın:
“Dostlarla konuşurken, çok dikkatli ve ihtiyatlı hareket etmelidir. Çünkü söz vardır, keskin kılıç gibidir; dostluğu keser, öldürür. Kalbde tedavisi imkansız yaralar açar. Kalb bahçesindeki yeşillikleri, sevgi çiçeklerini kış mevsimi gibi öldürür.”
“Bir söz de vardır, ilkbahar mevsimi gibidir. Her tarafı süsler, güzelleştirir; sayısız yararlar sağlar.”
“Herhangi bir kişi doğru olmayanlarla kendini ölçer, onlarla dost olursa, eksikliğe düşer, aklı şaşırır kalır.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.