- 1162 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İsmi Yok Bu Yazının
"ne çok içimizde kötülük besliyormuşuz, yıllardır o kadar doluymuşuz ki, patlayacak yeri ve zamanı bekliyormuşuz. Varsa-yoksa Türk insanı şöyledir, yok böyledir. Hep kendimizi kötüler olmuşuz. Avrupalının yaşantısını örnek almamayı kendimize eziklik görmeyi artık marifet sanmaya başlamışız! Yazık, çok yazık…”
Neden her fırsatta Türk toplumunu aşağılayıcı sözlerde bulunuyoruz, neden ha? Kötü düşünmekle, ne zaman iyi bir şeyler yapılmış ki… Hani “güzel düşünen, güzel görür; güzel gören, güzel düşünürdü” bu sözü söyleyen bir Avrupalımı sizce? Avrupalı denen o insansı yaratıklar, hangi milletten öğrenmişler oturup-kalkmayı… Daha önemlileri de var ama edebi yazdığımdan, anlatmak istemiyorum.
Yapmayın… Türk halkını her fırsatta dilinize dolayıp, lekelemeyin. Yok, gençlerimiz laf dinlemiyormuş, yok hırsızlık olayları artmış, yok sokaklarda eskisi gibi dolaşılmıyormuş. Bunlar az bile! Siz hiç ülke çıkarı için oy verdiniz mi? Her biriniz çıkarcı olup, partilerin peşinden koşmadınız mı? Bu ülke bu hale gelene kadar nerelerdeydiniz?
İstanbul bugünlerde Avrupa’nın kültür başkenti oldu. Bilinçlimi yapıldı yoksa Türkiye’nin rezilliğini dünya görsün diye mi, bilemiyorum. Ama biz bugünlerde ülkemizin kalbi olan İstanbul’a layık birey gibi yaşamalıyız. İçimizdekileri dışarı çıkartmalıyız artık! En güzel düşüncelerimizle sokaklarda özgürce dolaşabilmeliyiz. Soğuk kış günlerinde tenha yerlere sokak hayvanları için yiyecek bir şeyler bırakabilmeliyiz. Bir ekmeğe muhtaç çaresiz ailelere yardım edebilmeliyiz… Ama yapmıyoruz çünkü o kadar iyi yürekli insanlar değiliz!
Ne zenginimiz mütevazı davranıyor, ne de fakirimiz onurlu. Tabi bunun haricinde istisnalar yok mu, var hemde çok var. Açlıktan ölebilecek gazilerimizin olabileceği kadar çok hemde… Peki, neden biz her fırsatta tanımadığımız kişileri suçluyoruz? Eksik olan ne, neyi yanlış yapıyoruz ki… Çünkü yanlış yaşıyoruz. İyiye, güzele olan inancımız azalmış artık! Hayatı sorgulamıyoruz, kendi hayatımızı garanti altına almayı insanlık biliyoruz. Kaybettiğimizde suçu dünyaya atıyoruz, kazandığımızda kibirleniyoruz. Altı-üstü bir et birde kemikten ibaretiz. Zaman geçiyor, ölüme yaklaşıyoruz ve biz halen öleceğimize inanmayacak gibi, insanlığımızdan çalıyoruz!
Türk toplumunu bu hale getiren bizleriz. Birey olarak yaptığımız hataları, sorgulayacak insanlarımız azaldı. Haliyle insanların tepkileri de sabır taşına döndü. Tepkisiz insanın mezardaki insanlardan ne farkı olabilir ki? İşsizliği bu hale getirenlerden hesap mı soruyoruz. Kalbimize çöreklenen bu yılanlardan ne zaman kurtulacağız. Neden insan gibi ölmek varken, köle gibi yaşıyoruz. Farkında mısınız bilmem ama artık hayal bile kuramıyoruz; düşünme yeteneğimizi kaybetmek üzereyiz. Bunların tek sebebi, iyiye dair, her şeyin güzel olabileceğine dair olan umutlarımızın unutulmuş olması…
Ben Türk halkını sorgulayıcı, tepkisini gösterebilen, savaşlarda bile onuruyla savaşan bir halk olarak bilirdim. Babam bana “şerefli bir ülkede doğdun, çok şanslısın, Avrupalılar gibi mayası bozuk bir ülkede doğmadın” dediğinde kendimi Çakırcalı Mehmet efe gibi hissederdim. Dağa çıkıp vatan hainlerini öldüren, haksızlığa dur diyebilen dünyanın en cesur kalpli eşkıyası zannederdim. Ama o bile kanun dışı işlere bulaşarak ölüp gitmiştir. Ne tarihimize sahip çıkıyoruz ne de kendi ihtiraslarımıza… Varsa yoksa kötülemek, aşağılamak, kimliğimizi hiçe saymak…
Sahi biz neyi paylaşamıyoruz bu güzelim ülkemizde. Erdemli insan, hatalarını görüp, onları terk eden insan değil mi? Hayata mutlu gözlerle bakabilen, en çaresiz anında bile Allaha şükredebilen kul değil mi? Değil demi, bence de değil. Tam tersi, komşusunu kıskanan, halini hatırını sormayan, gözü hep yükseklerde, fakir-fukarayı görmeyen… İşte biz buyuz! Şimdi her şey tamamdır. Şimdi hep beraber kötü düşünen insanlar olduk. En azından dürüstçe söyleyebiliyoruz. Eskiden kötü yaşardık, şimdi Avrupalıdan da medeni yaşıyoruz! Çünkü satıyoruz insanlığımızı, onların bize yaptırmak istediklerini atalarımız yapmadılar diye; biz şimdi kendi ellerimizle onlar gibi olmak için yarışıyoruz.
Hepinize helal olsun! Kapılarınıza beş tane kilit vurmayı önlem saymaya devam edin. Bundan elli yıl önce dedelerimiz evlerinin kapısını açık-bırakıp giderlermiş. Ne hırsızlık ne de başka bir şey olurmuş. Şimdi nerde… O zamanlar insanlık varmış, hani şimdilerde insan gibi yaşamak için çırpındığınız Avrupa birliğine girmek için çabalıyorsunuz ya… Ne yazsam, ne söylesem değişenin sadece zamanın olduğunu biliyorum. Yarın yine binlerce ahlak dışı olayları izleyeceğiz. Sakın ha tepki falan göstermeyin! Ne olur ne olmaz siz insansınız onların ne olduğu belli değil!
Türkiye’nin her tarafında ki toprakları iki metre kazsanız, sudan önce şehit kemikleri çıkar. Bak bunu unutmayın! Sizin öyle bu ülkeyi ve bu ülkedeki insanları aşağılamak, kötülemek gibi bir düşünceniz olamaz. Bu topraklar sıradan bir yer hiç değildir! Kendinizi toparlayın, çocuklarınıza örnek bir ebeveyn olun! Komşularınıza, akrabalarınıza sahip çıkın! İşsiz insanların haklı davalarına tepkisiz kalmayın!
Ve şunu asla unutmayın, kim olursa olsun önce sevin, sevilmeyi çok önemsemeyin! Seven yürek zaten sevilir eninde sonunda, bunu unutmayın! Bu topraklarda yaşadığınız için, kendinizi özel hissedin bence. En güzel günlere inşallah…
EMRE ONBEY
YORUMLAR
"1-Neden her fırsatta Türk toplumunu aşağılayıcı sözlerde bulunuyoruz, neden ha?"
"2-Ama yapmıyoruz çünkü o kadar iyi yürekli insanlar değiliz!",
"3- Çünkü satıyoruz insanlığımızı, onların bize yaptırmak istediklerini atalarımız yapmadılar diye;"
Sevgili Emre kardeşim;
Yazından alıntı yaptığım üç cümle içinde; birinci cümlende yargısız infazcıları yargısızlıkla yargılıyor, ikinci cümlende yağlı urganı yargısız yargılananların bonuna geçirip(tam yargılamadan) üçüncü cümlende ise altındaki tabureyi ayağınla tekmeleyip infazı gerçekleştiriyorsun yargınca.
Biraz karışık oldu değil mi, naçizane tavsiyem sende benim gibi yap ne gazete oku, ne televizyon seyret inan rahatlıyacaksın :)
Saygılar, selamlar
Ağyar tarafından 1/30/2010 10:00:13 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ve şunu asla unutmayın, kim olursa olsun önce sevin, sevilmeyi çok önemsemeyin! Seven yürek zaten sevilir eninde sonunda, bunu unutmayın! Bu topraklarda yaşadığınız için, kendinizi özel hissedin bence. En güzel günlere inşallah…
EMRE ONBEY
Biliyorum ki ne yazmışsan, neyi ele almışsan hep için yanmış, yüreğin kavrulmuştur sevgili Emre. Güzel gönlünle ve yüreğinle değindiğin konu Türkiye'min değişmeyen makus kaderi. Değişim yolunda fazla çaba göstermeyen tembel bir toplumuz ve biz o çuvaldızı batıracak ten bile bulamayacağız bir zaman sonra.
Dolu dolu bir anlatıydı yine.
Kalemine bin bereket.
Sevgimle.
emre_onbey
Sanırım, bardağın hep boş tarafına bakma ve cevremizde gördüğümüz aksaklıkların suçunu hep başkalarında arama gibi bir hastalığımız var. Kendi değerlerini, ecdadını hakir gören, sömürgeci batı hayranlığı hastalığımızda süreğen ise günümüzde de böyle yakınmalar görmekte normal...
Geçmişine taş atanın geleceğine gülle atarlar; Demiş Rahmetli Bahtiyar Vahapzade