- 730 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AŞKLARIN EN YÜCESİ DEĞİL Mİ
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
HİÇ BİR BEKLENTİ OLMADAN SEVMEK
AŞKLARIN EN YÜCESİ DEĞİL Mİ
İlkokulu köyünde, ortaokulu ilçede bitirdi. İl merkezinde lise öğrenimini tamamladıktan sonra; Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine başladı.
İlk dönemlerde pek arkadaşı olmadı. Kendi kendini çok çirkin bulduğu için herhangi bir kız öğrenciye de selam vermeden bir yıl geçmişti.
İkinci sınıfta; kendisi gibi çirkin olan ve kimsenin selam vermediği bir kız öğrenci için “Bu da benim arkadaşım olsun, içimden kendi kendime ben de bu kızı seveyim, ama sevdiğimi o kız bile bilmesin.” Diyerek; o kızı kendi arkadaşı bildi. Ama bu bilgiyi sadece yüreği biliyordu.
Derken son sınıfa gelindi. Halen kimseye bir şey demeden; o kızı seviyordu. Sevgisini kız dahi kimse bilmiyordu. Sedasını hep yüreğiyle paylaşmıştı.
Son sınıfa gelinince bir sömestri tatili öncesi; kız ve erkek öğrenciler bir araya geldiler.
Her öğrenci kimi sevdiğini söylüyordu.
Bundan ses yoktu. Kız öğrencilerden de birisi kimi sevdiğini söylemiyordu.
Kız arkadaşları “Kimi sevdiğini söylemeyen.” Kız öğrencilerini konuşturmakta ve kimi sevdiğini söyletmekte kararlıydılar.
Kızı sor yağmuruna tutmuşlardı.
- Sevdiğin var mı?
-I srar etmeyin.
……
- Sevgilin burada mı?
- Üstüme gelmeyin.
- Adının baş harfini söyler misin?
Eleme yapmaya başlamışlardı…
Bu değil… Şu değil…
Ahmet değil, Hasan değil, Mehmet değil…
Dört kişi kalmıştı…
- Sevgilin seni onun sevdiğini biliyor mu?
- Hayır.
- Burada mı?
- Evet.
- Kaç yıldır onu seviyorsun?
- Okula başladığım günden beri.
Beri tarafta erkek öğrenciler kendi hallerinde sohbet ediyorlardı.
“Okulun en çirkin öğrencisiyim, ben de çirkin birini için için seveyim.” Diye düşünen ise;
bu sohbetle alakadâr bile olmuyordu.
Öyle ya; okulun en güzel kızı kendisi sevecek hali yoktu ya; üstüne üstlük bir de Ankara’nın en tanınmış ailesinin biricik kızı kalkıp da; hem çirkin, hem de sıradan birini sevecek hali yoktu herhalde…
Kızlar diğer köşede elemeye devam ediyordu.
Kala kala bir kişi kalmıştı…
-Hepsi birden durdular.
Birden bire bütün kızlar…. “Sevgililer aramıza hoş geldiniz.” Diye tempoya başladılar.
Fakat o an kız ayağa kalktı ve;
“Evet okula başladığım günden bu yana seni sevdim, sen beni görmedin. Oysa sınıfta yan tarafında oturdum hep. Sıramı hiç değişmedim. İki kere sıranı değiştirdin, ben de sana aykın sıraya gelip oturdum.” Diyerek ağlamaya başladı.
O ağlamaya başlayınca; o ana kadar hep suskun kalan “En çirkin öğrenci benim.” Diyen erkek öğrencide ağlamaya başladı.
Evde büyük bir sessizlik vardı. Herkes bu manzarayı izliyordu.
İkisi bir ayakta ve karşı karşıya duruyorlar. Elleri ellerine dokunmuyordu.
Okul bitti. Herkes diplomasını almıştı. Delikanlı durumu anasına açtı;
Anası “Oğlum biz kim, onlar kim, gel sen bu sevdadan vazgeç, ben üzülüyorum senin haline, bu olmayacak bir iş, ikinizin evliliği olmaz oğlum.” Demişti.
Başka etkenlerde araya girdi.
Delikanlı başkasıyla evlendi. İstanbul’da bir avukatlık bürosu açtı.
Çok ünlendi.
Siyasete girdi.
Memlekette tanınan bir isim oldu.
Kız Ankara’da avukatlık bürosu açtı.
Aradan yıllar geçti.
Avukat beyin Ankara’da işerli vardı. Ankara’ya gelince; O’nun telefonunu bulup telefon açtı. Kendisini tanıtacaktı ki;
“Evet daha selam verir vermez sen olduğunu bildim.” Diyordu avukat hanım.
Avukat bey; “Eğer sizce de uygun ise bir görüşebilir miyiz?” Dedi. Sesi titreyerek.
Sıhhiye köprüsü üstünde buluştular.
Biraz konuştular,
İkisinin de; gözlerinde nem vardı.
Avukat bey: “Çoluk çocuk nasıl.?” Diye sorunca
Avukat hanım. “Yüreğimde hep sen varsın, yüreğim seninle, yüreğim sende, aklım sendeyken, bana evliliği haram kıldım.” Diye cevap verdi.
…..
Yıllar yıllar önce Cebeci İstasyonunu hatırladılar…
Düşüncelerini birbirlerine söylemden, aynı şeyleri düşünüyorlardı.
Avukat bey bir elini avukat hanımın eline doğru uzattı. Fakat eli öyle kaldı.
Avukat hanım; avukat beyin adı ile “….. seni nasıl tandı isem öyle kal.” Dedi ve ağır adımlarla yürümeye başladı…
Avukat bey kalakalmıştı…
Avukat bey veda anı için diyor ki;
“Avukat hanımın o cümlesi ile titredim kendimi buldum. O hanımı hep sevdim, ama şunu diyeyim ki; O sevdasına ilelebet sadık kalan bir şaheser, ben ise; O’nun kadar güçlü değildim. O’nun gücü karşısında adeta eridim.”
AVUKAT HANIM HALEN ANKARA’DA AVUKATLIK YAPIYOR...
AVUKAT BEY İSTANBUL’DA AVUKATLIK YAPMIYOR HATIRALARI İLE BAŞ BAŞA YAŞIYOR...
BÖYLE BİR SEVDAYI KAÇ İNSANIMIZ YAŞAMIŞTIR…
HİÇ BİR BEKLENTİSİ OLMADAN İLELEBET SEVMEK…
SEVDALARIN VE AŞKLARIN EN YÜCESİ DEĞİL Mİ?