- 617 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çocukluğum Üzerine (2)
Benim çocukluğum “ışıklı çocukluktu”…İnsanları altın kalpli bir köyde geçti çocukluğum…Etrafımdaki, büyükler azarlama bilmezdi…Kalp kırma huyları yoktu…Sadece ilim söz konusu olunca dayak vardı.”Öğretmenin vurduğu yerde gül biter…”di…
O öğretmenlerin vurduğu yer acımazdı…O şefkat tokatları acıtmazdı.
Köylü çocuğuydum ben…Tozlu yollara ve tarlalara can verdim.
Yıldızlar altında oyunları
Bir taşı yastık yapmış uyumuş
Kuş sesleriyle beslenmiş uykuları
Köy çocukları ne güzel
Hayat verir köy çocukları tozlu yollara
Kırların papatyaları koyun güden çocuklar
Güneşe sevdalarını bilir misin onların
Kaç yağmur ıslattı onları
Ekinler gibi ıslanırlar
Sonra güneşe tutarlar bedenlerini...(Hamdi Oruç)
Köylü çocuğuydum ben.Uçurtmalarla gökleri heceledim…
Rüzgâr kayalara çarptı uçurtmamı
O uçurtma ile uçmuştu çocukluğum
Bir güzel çakım vardı düşmüştü tozlara
O çakı ile düşmüştü çocukluğum
Düştü kırıldı küçük aynam
O küçük aynada paramparça oldu çocukluğum
Başka ne aynam olmuştu ne uçurtmam ne çakım…
Dön bana sana aynalar alayım
Beğendiğin çakıyı
Beğendiğin uçurtmayı alayım çocukluğum .(Hamdi Oruç)
Benim çocukluğum “ışıklı çocukluktu”…
Yere düşen ekmeği öpüp başına koyan,Her Allahın günü yeni bir dua ezberleyen çocuklardık biz…Dert sadece fakirliktendi o günlerde…Ama ne fakirlik, acısı çocukların bile iliklerine kadar işlerdi …Oburluğun,israfın olmadığı,bir dilim ekmeğin beş kişiye pay edildiği günler…Fakirliğin baskısı ile işçi oldu çocuklar büyükler suçsuzdu…
Öğretmenlerimizi çok severdik…Görev ve sorumluluklarımızı bilirdik…Büyüklerimizi sayar,küçüklerimizi severdik…Büyüklerimizin de tek dertleri hayırlı nesil bırakmaktı…Üzerimizde titrenildi.
Büyüklerimizin her şeyleri bizim içindi…Okumamız, vatana -millete yararlı işler yapmamızdı tek dertleri…
Toplumda gönülleri yaralı çocuklar olmasın diye 20 –Kasım- 1989 da çocukların dertlerini dert bilen 193 ülke tarafından onaylanmış sözleşme ne güzel…”Işıklı çocukluk” her çocuğun hakkı…
Çocuklar ölebilir yarın,
hem de ne sıtmadan ne kuşpalazından
düşerek te değil kuyulara filân;
çocuklar ölebilir yarın,
çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında,
ne bir santim kemik, ne bir damla kan,
çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
arkalarında bir avuç kül bile değil
arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.( Nazım Hikmet)
Bir şiirimde çocukluğumun mutluluk verdiğini dile getirdim ve dile getirdim ki uçurtma gibi elden uçup gidiyor çocukluk da...
Gökte bir uçurtma çocukluğum
Bir gün baktım
Gökte bir uçurtma çocukluğum
Bir kuş gibi gökte...
Gökte bir uçurtma
İpini saldıkça süzülür
Rengarenk bir kuş olur
O benim uçurtmam
Uçurtmalar göklerde hep olsun
Gökte bir uçurtma çocukluğum
Sevinçten el çırpıyor çocuk
Uçurtma rüzğarın oyunlarını bozdukça
Uçurtma çocuğun elleri
Uçurtma küçük çocuğun gözleri...
Göklere yükselmiş çocuk
Uçurtmalar göklerde hep olsun
Gökte bir uçurtma çocukluğum
Uçurtmalar göklerde hep olsun
Çocukların göklerde olsun hep gözleri
Gökte bir uçurtma çocukluğum şimdi
Çocukluğum nerde demiştim bir gün
Uçurtmalara bakıp
Uçurtmalar çocukluğuma götürdü beni
Sen de anlarsın bir gün
Ey çocuk
Uçur uçurtmanı
Çırp ellerini bu gün
Şu uçurtma ellerindir
Gönlündür ey çocuk...
Hamdi Oruç