- 702 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GOBİD
GOBİD
..eğer ankara’ya gitmemiş olsaydım bugün çengelköy’e inerdim kar yağışı altındaki istanbul’un bir daha görülmesi mümkün olmayan şahane manzarasını seyre koyulurdum buradan boğaz köprüsü ve ardındaki Sarayburnu-topkapı sarayı Ayasofya-sultan ahmed-eminönü –süleymaniye camilerinin harika görünümlerini doyasıya içime çekerdim boğazın esrarlı kokusunu da ekerek bütün İstanbul silüeti öylesine büyüleyici gelirdi ki saatlerce bakabilir bundan yorulmazdı insan ben de öyle yapardım kar ve İstanbul sis ve İstanbul boğaz ve İstanbul her yönden sükun-huzur-dinlendiricilik hissedecektim sanki kardan bir şehrin karşısındaymışım gibi sevinecektim yerden aldığım karları boğazın suyuna attıkça kim bilir neler hissedecektim cesaret edip kimsenin çıkmadığı bu soğuk bu karlı hava sahilleri sessizliğe terk etmişti kendi kendime söylenmiş olurdum yaşasın İstanbul bana kaldı beylerbeyi-kuzguncuk hattına kadar yürürdüm kar yağışının bana vereceği tatlı huzuru derinden hissederek oradan üsküdar’a geçecektim şemsi paşa cami ve salacak boyu kar altında yürüyecek dilimden düşürmediğim şarkıyı arka arkaya okuyacaktım “..her yerde kar vaarrr…kalbim senin bu geceeee…” ve şarkımı salep içmek isteğim kesecekti kız kulesinin tam karşısında salep içecek gözüm martıların telaşına çığlıklarına takılacaktı vapurların önünden arkasından uçuşup duran martıların sevimlilikleri kar ve istanbul’un cazibesine cazibe kattığını düşünecektim muhakkak ki .. şimdi ankara’dayım ve ne kar ne boğaz ne de martılar var ne kadar sıkıcı beni yazmaya sevk edecek ne bulabilirim burada keşke kar yağıyor olsaydı hiç olmazsa kar ile barışık sevdamı burada devam ettirebilirdim öğleden sonra çıkan güneşe güvenerek kendimi ulus-hacı bayram semtine atıyorum beni buraya sürükleyen hem hacı bayram ve onun temsil ettiği İslam medeniyetinin engin hoşgörü sevgisinin göstergesi olan camiye bitişik jüstinyen tapınağının bugüne kadar gelen tarihsel kalıntıları ve Müslüman insan profilinin medeniyetler inşa eden sürecinin bugün bile peşimizi bırakmayan güzel ahlak kimliğidir kendimi burada derin bir huzura bırakıyorum ve gobid…evet Ankara yıllarımın biricik yiyeceği beni buraya sık sık çeken etkenlerden biri de gobid’tir…gobid yuvarlak pide ekmeği arasına katı yumurta dilimlerine ince kıyılmış soğanlar domates dilimleri maydonoz yeşil biber minik turşular ve baharat serpiştirilerek gayet nefisçe lezzetçe açlığı en iyi doyuran bir besin değme lüks lokantalara gitmekten daha fazlasını yemiş hissederdim aramam netice verdi öyle özlemişim ki iki tane üst üste yediğime şaşırmadı gobidçi çünkü yaptığı gobid diğer satıcılarınkinden çok daha kaliteli lezzetli olduğunu söyledi ( ..gerçi ben özlediğimden ve çok acıkmış olmamdan yemiştim..) gobid’in özellikle pide ekmek arası oluşunun verdiği ibir sıcaklık var ayrıca arada olan besin maddelerinin çeşitliliği salata türü oluşu ilginç ve çekici kılmakta gobidi nedense ankara’ya her gelişimde bu gobid isteğimi gerçekleştirir böylece rahatlarım ..döner yemek aklıma gelmez gobid her türlü et-balık türü menüleri bana unutturmuştur..ankara güneşli ve kar yağışından uzak o bildik kuru soğuğu ile akşama hazırlanıyor caddeler kalabalık duraklar hınca hınç metro tüneline inerken korsan kitapçılara rastlıyorum durur muyum tane 5 ytl.den yine üç kitap aldım bu kez ayşe kulin-şafak tayyar ve elif şafak okuyacağım hava iyice soğumuştu metrodan indiğimde yürüdüğüm yol 10 dk.çekiyor hayli üşümüştüm gobid’in lezzeti midem ve dudaklarım da gezinirken aldığım kitapları bir hafta içinde okuyup bitirebilir miyim diye kendimle inatlaşıyordum …
mustafa kaya
26.01.2010 / Ankara -batıkent
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.