TIRPAN VE İLK DERS(KAN İŞEMEK)
TIRPAN VE İLK DERS(KAN İŞEMEK)
Yaşım 12-13 şimdiye bakarsan çocuğum,o zamana bakarsan delikanlı sayılırım. Türkiye Kurtuluş savaşında bir çok insanını kaybetmiş öyle ki toprağı işleyecek ne hayvan nede yetişkin kişiler var. Bir çok yerde çifte çubuğa kadınlar gider onlar eker onlar biçer olmuşlar.Yeri gelmiş hayvanın yerine kendileri çifte koşulmuşlar.Türkiye bir tarım ülkesi ekmese aç kalacak.Ekip biçmek için o günün Türkiyesin de modern tarım araçları da yok olsa bile alacak para yok.En ucuz olan insan gücü.Buda her ailede çok evlilikler ve çok çocuk demektir.
İşte bizim ailede bu geleneğe uymuş tam sayısı belli olmamakla beraber babamın yaptığı iki evlilikten 20 den fazla çocuk olmuş ancak bunlardan 10 tanesi çeşitli nedenlerle ölmüş ve 4 ilk eşinden 6 sonraki eşinden olmak üzere 10 çocuk kalmış.
Bu çocukları yetiştirmek büyütmek karnını doyurmak o kadar kolay değil.Babam her doğanın rıskını Allah verir derdi.Aslında çok çocuk yapmasına belki kendisinin kimsesiz büyümesinin etkisi de olmuştur.Çünkü babam akrabalarının bir kısmını seferberlikte kaybetmiş.O zamanın koşullarında kim nerde kalmış,hangi cephede kaybolmuş belli değil.Kimi Yemene gidip gelmemiş ,sonu belli değil.Kimi Çanakkaleye gitmiş geri dönmemiş.Babam babasını tanıman annesi tarafından büyütülmüş.
Bu yüzden babam geniş bir aileye sahip olmayı,ne kadar kalabalık bir horanta olursa o kadar güçlü olacağını düşünürdü.Bu düşüncesi ilk zamanlarda da doğruda çıktı.
Bizim evde her zaman 100-130 civarında koyun keçi ,1-2 inek tabi o günün yük taşıma aracı 2 de eşek.Ayrıca üç ayrı yerde 25-30 dönüme yakın tarla,bağ ve bahçe.Bunların içinde yer alan ağaçların çoğu dut biraz elma[Ünlü Gürün elması (Tatoğ yada diğer adıyla Hönker-Hayvaniye-Karayaprak-Misket-Velatatlısı Vb)birazı kayısı(Kayısıların bir bölümü aş erik,bir bölümü de celep).
Yaz gelip dutlar olmaya başlayınca ilk olarak dibine dökülenler toplanacak kesinlikle bir tanesi bile yerde kalmayacak.Bunun için insan lazım,Davar bayram seyran dinlemez her gün yaylıma gidecek insan lazım,kuzular analarını emmemesi için ayrı yayılacak insan lazım,inek varsa sığıra katılacak insan lazım,eşekler yemlenecek insan lazım.Somun ekmek öyle herkes alamaz evde bu kadar i nsanı doyurmak için ekmek yapacak,yemek pişirecek insan lazım. Bağ bahçe sulanacak insan lazım.
İş te 1960-1970 yıllar bu koşuşturmalarla geçiyordu.Bir taraftan günlük işler yapılırken bir taraftan da kışa hazırlanmak gerekiyordu.Çünkü yaz çabucak gelip geçer insanlar ve hayvanlar ne bulursa yer ama eğer yeterli hazırlık yapmamışlarsa kışın açlık kapıda hazır beklerdi.Bunu iyi bilen Babam, Annem daha ilk günden işi sıkı tutar ona göre çalışırlardı.
Ev horantası için un,bulgur,düğülcek,yağ,gendime,pestikan,elma-erik dut kurusu,kavurgalık buğday gibi yiyecekler hazırlanırken ,hayvanlar içinde saman arpa,kes ,yonca ve çayır otları yazdan temin edilirdi.
Bizim tarlamız az olduğu için ekin çok ekemezdik.Ekip biçmek için takım taklavatımız da yoktu.Sanırım bir yada iki kez bir akrabamıza ektirdik.Harmanı öküz olmadığı için eşeklerle sürdük.Zavallı kulağı kesik eşek ne bilsin döven sürmesini.İkide bir durur basarsın çalı dikenini oda verir tekmeyi,ardından da bırakır dışkısını sapların üstüne. Dolayısı ile samanı ve otun büyük bir kısmını satın alırdık.
Babam Tıhmınöğünden bir tarlanın çayırını almış.Tırpanla biçilecek şimdiki gibi balya aleti de yok toplanıp kalıçla burma yapılacak.Bu çayırı biçmeye insan lazım.O zamanlar Allah Rahmet eylesin Aşağı Telinden Yiğit lakapıyla anılır Topal Memet iyi tırpan sallıyor diye babam ona gitmiş anlaşmışlar çayır kaç dönüm bilmiyorum.Ama bir ucundan bakınca diğer tarafta tırpan sallayan Mehmet amca karıca gibi gözüküyor.
Bu ot bir kişinin biçmesi ile biteceğe benzemiyor.
Bende Mehmet amcaya yemek götürüyorum.Biçtiklerini de tırmıkla burma yapmak için topluyorum.Mehmet amca sürekli bu işi yaptığı için belirli bir disiplin içinde çalışıyor.Arada bir tırpanı çekiçliyor,masat atıyor.Elinin tersi ile akan terini siliyor.Bir ara kafasını kaldırdı güneş tam tepemizde öğlen olmuş ben bir namaz kılayım az sonra gelirim dedi.Tırpanı biçilen otların altına koydu tarlanın altında sakin sakin akan (ırmak)Tohma suyunun kenarına vardı .Avuç avuç suyu alıp güneşten yanmış yüzüne boynuna sürdü.Abdestini aldı daha ilerde bulunan kavak ağaçlarının altına namazını kılmaya gitti.
Ben biraz otları topladım ama aklım hep tırpanda o zamana kadar ot biçmemişim.İçimden tırpanı alıp otu biçmek bir an önce bitirmek geçiyor.Sonunda içimden gelen ses galip geldi etrafıma baktım kimse yok.Mehmet amcada namaz kılıyor.Tırpanı aldım şöyle bir iki salladım baktım oluyor.Başladım biçmeye.Öyle bir dalmışım ki Mehmet amcanın namazı kılıp geldiğini ve beni gözlediğinin farkında bile olmadım.Tapılın başına varmışım.Bir den kolay gele oğlum sesine döndüm ki Mehmet amca.Yaptığım ayıpmış gibi utandım.Başımı öne eğdim.Tırpanı olduğum yere bıraktım.
Mehmet amca kaldığı yerden yine kendi bildiğince biçmeye başladı.Bense kafama koymuştum.Yeni bir tırpan aldıracağım babama ve bende ot biçeceğim.Eve döndüm babama anlattım.Sen biçemezsin,Tırpan sallamak kolay değil dedi.
Baktım babam almayacak bende komşulara gidip babam biraz ot biçecekte tırpan istiyor dedim. Tırpanı aldım ve ahıra sakladım.Ertesi gün Mehmet amcanın yemeğini aldım ahırdan tırpanı da vurdum sırtıma vardım çayıra.Mehmet amcaya kolay gelsin dedim.Yemeğini verdim.Bende çayır biçeceğim seninle dedim.Tırpanı aldı çekiçledi,masatladı şöyle bir eliyle keskin olup olmadığını kontrol ettikten sonra verdi.Dikkatli ol bu şakaya gelmez dedi.
Başladık Mehmet amca önde bende arkada otu biçmeye.O tecrübesini kullanıyor bense cahilliğin verdiği gücü.Ben Allah ne verdi ise yükleniyorum Mehmet amcaya yetişiyorum o bir yolunu bulup beni durduruyor.İki tapıl o hızla biçtik.Ama Mehmet amcanın bu işten rahatsız olduğu anlaşılıyor fakat sesini çıkartmıyordu.
Zaman ilerliyordu, güneş tepemize dikilmiş ve çayırın nemi ve koku boğucu bir hal almıştı.Üçüncü tapılı yarısına yaklaşıyoruz ben arkadan sıkıştıryorum.Birden Mehmet amca tırpanı elinden kaldırdı yere fırlattı ,uzun olan bacağının üstünde yükselerek” ulan eşşoğlu eşek ben buraya ölmeye gelmedim,al ne halin varsa gör “dedi.
Ben o bağırmaya hemen tırpanı attığım gibi ırmağa doğru koşmaya başladım.Suyun kenarında durdum geri dönüp baktığımda o öylece duruyordu kımıldamadan.Tam o sırada burnumdan ılık bir damlanın önce dudaklarıma oradan da elime damladığın hissettim.Sonra bu damlalar çoğalmıştı.Evet burnumdan kan boşalıyordu.
Beni uzaktan gören Mehmet amca sekerek yanıma doğru geldi.Burnumun kanadığını görünce korkma gel yüzüne biraz su sürelim dedi.Irmağın kenarına götürdü yüzümü yıkadı.İlerde bulunan kavak ağaçlarının gölgesine yürüdük beraberce.Burnumun kanamsı durmuştu.Ancak üstüm başım kan olmuştu.
Uzun süren sessizliğin ardından “bak oğlum bu sana ders olsun,büyüklerimiz tırpan öyle bir şey dikkat etmesen insana kan işetir derlerdi,sen burun kanaması ile kurtuldun”dedi.
Ekrem MADENLİ
26.01.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.