EVRİMLEŞEN DÜŞÜNCELER
Dalkavuklardan oldum olası hoşlanmamışımdır.Ama bu sitede yazan bir arkadaştan dobralıkla edepsizliği karıştırmamak dersini biraz geç de olsa alanlardanım.Hiç kimseyi ,hiçbir şeyi beğenmemenin adının "kibir " olduğunu da yine burada yazan dostlardan öğrendim.
Kibirin kendini beğenmişlik olduğunu sanırdım.Ama sadece o mu?Kimseyi beğenmemek de kibir değil mi dostlar?"Büyüklük taslayan, kibirli ve küstah adam, tatsız ve sevimsiz olur; kibirli insanın itibari günden güne azalır" diyor bir bilge.Değerimizi azaltıp azaltmadığımız konusunda bir muhasebe yapmanın tam zamanıdır diye düşünüyorum.
Şöyle bir adam düşünün:Bir daire çizmiş,ortasında kendisi duruyor.Etrafını da mızraklarla çevirmiş.Ona yaklaşmaya çalışan herkese o mızraklar batıyor..Ve siz mızraklarınızı batırdığınız kimselere "Ben sizin iyiliğiniz için çalışıyorum " diyorsunuz . İnandırıcı olabilir misiniz?İnandırıcı olsanız bile insanlar sizi dinler mi?Sanmıyorum.Çünkü onların canını yaktınız.Canını yaktığınız halde size hala dostane duygular besleyenler için iki alternatif var.
1-Bu kalpler Mevlana’nın ,Yunus’un sevgi çeşmesinden kana kana içmiş arı dimağlardır.
2-Acı çekmekten zevk alan kimselerdir(tasavvufi manayı kastetmedim elbette,onlar zaten ilk maddenin içinde ).
"Bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir" altın prensibinden insanoğlu uzaklaşalı hayli zaman oldu.Önceleri "Nemrutlaşan" insanlardan bahsedilirken günümüzde " tanrılaşan " insanlardan bahsedilmiyor mu?Ne fark var peki aralarında geçen yüzyıllardan başka?Bilimin dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmesinden bahsetmiyorum.Bilimin kabahati yok.İnsanın yüzyıllar arasından geçip gelen egosundan bahsediyorum.Böyle bir durum karşısında insanın tekamül etmesinden ,evrimleşmesinden söz edilebilir mi(Fikri anlamda)? Kocaman bir hayır.Keşke evrimciler insanın fiziksel olarak evrimini araştıracaklarına egolarının evrimleşip evrimleşmediğini araştırsalardı demekten kendimi alamıyorum.
Bencillik,kendine takılıp kalma,kendini aşıp içinde yaşadığı toplumun hem özgür hem uyumlu bir ferdi olamama gibi özellikleri insanoğlu yüzyıllardır genleriyle aktarıyor.Fiziksel olarak bilmem ama zihinsel olarak evrimleş-e-miyor.
"Bütün iyilikler bilginin faydasıdır. Bilgi ile göğe dahi yol bulunur. " demişti bin yıl önce az önce kibir üzerine enfes bir değerlendirmesini aldığımız Yusuf Has Hacip. Gerçekten göğe yol buldu insanoğlu bilgiyle.Uzayın sınırlarını araştırıyor ,elini oralara götürmeye çalışıyor bugün.Peki bilgiyle bu kadar yükselen insanlığın ruhen de aynı yüksekliği yakaldığını söyleyebilir miyiz?Bencilliğini aşabildi mi?Küstahlığını dobralık saymayı...Kızdırıp haz almayı...Duymak isterdim okuyanların cevaplarını aynı atan yüreklerin enerjisini hissetmek için.
Tüm yazdıklarımızın hattası var değil mi dostlar?Mesela avcılık yapıyordu eskiden ademoğlu.Ama üç yüz bin foku ,belki daha fazla yunusu canice öldürmüyordu.Artık içinde taşıdığı duyguların en uç noktalarında yaşıyor insanlık.Uzayı keşfediyor ama kendi içinde gittikçe kayboluyor.His yoksulu,idealistlik yoksulu ,dostluk yoksulu bir ucube oluyor.
Ey insanoğlu!Sana yukarıdaki sözlerimle haksızlık ettiysem ,seni olmadığın gibi gösterdiysem,her bir suçlamam için özür dilerim.Ama değilse kendinin hocası olmanın tam zamanıdır.Ayağa kalk,diril tekrar içimizdeki insanlık!Göster ölmediğini.